İkinci Gezi Ne Zaman?
Geçtiğimiz günlerde tartıştığım bir CHP’li, İl Başkanları Canan Kaftancıoğlu’nun “Ya seçimle ya da başka türlü gidecekler!” yollu lâfının ikinci kısmında “darbe tehdidi” olmadığını öne sürdü.
“Peki ya darbeden başka hangi anlama gelir bu?” diye sordum…
“Mesela istifayla gidecekler!” dedi.
Bu baklanın ağızdan çıkma anı mıydı, yoksa durumu kurtarmak için öylesine edilmiş bir lâf mıydı, bilemem.
Amma velâkin kafaların ardında böyle bir şeyin olduğunu bilirim.
Bu köşede defalarca “İkinci Gezi” uyarısında bulunduğum malûmunuzdur.
Bunun hazırlıkları yapılıyor.
Bir CHP, iki de HDP’li vekilin vekilliklerinin kesinleşmiş cezalarından dolayı düşürülmesinin ardından, bir HDP’li Vekil’in "Amerika'da olanlardan korkun. Gezi'yi hatırlayın ve yeni bir geziyi bekleyin. Ama yeni Gezi eskisi gibi olmayacak." sözleriyle dile getirdiği tehdit, hayli vakittir gündeme getirmeye çalıştığımız “İkinci Gezi”nin işaret fişeğidir!..
“Yeni Gezi Eskisi Gibi Olmayacak” cümlesi, “Eskiden çok vandallık yapıldı, ambulanslar, otobüsler yakıldı, bu sefer çok daha demokratik, estetik yönü çok daha fazla öne çıkan bir Gezi’ye şahit olacaksınız!” anlamına gelmiyor şüphesiz.
Ve tabii, O Vekil, öyle bir anda sinirlenip “kendi kafasına göre” lâflar etmiş de değil.
Bir hazırlığın habercisi; plânlı, programlı…
Bu konuşma gündeme düşer düşmez, özellikle Ak Partililerden “Hele bir denesinler, bu sefer biz de o günkü gibi davranmayız!” yollu tepkiler gelse de…
İkinci Gezi Kalkışması’nın ülkeye faturası birincisinden de ağır olur.
Zira…
Ülke, “pandemi”nin şokunu atlatmaya, yaralarını sarmaya çalışıyor.
Bütün dikkatimizi, dünyayı alt üst eden bu süreci en az hasarla atlatmaya, piyasayı çalıştırmaya, çarkları işler hale getirmeye tahsis etmemiz gerekirken ortalığı “savaş alanı”na döndürecek bir kalkışmaya…
“Varsın olsun, hele denesinler” diye bakılamaz.
Gerilimin had safhada olduğu, tezgâhların birbirini takip ettiği bu süreçte, yapılması gereken bu türden “illegal faaliyet hazırlıklarına” karşı “Devlet Aklı”nı kullanmaktır.
Öte yandan…
Eli kalem tutanlara, ekranlardan topluma hitap edebilme imkânı olanlara düşen de…
“Kutuplaşma”yı, “gerilimi” arttıracak tavır ve sözlerden uzak durmaktır.
“Hele denesinler, bak gör o zaman ne oluyor!” yollu yaklaşımlara hiç gerek yoktur, icap ettiğinde gereken elbette yapılır ama bugün için yapılması gereken, mümkün olduğunca fazla insanımızı ülke üzerine oynanan oyunlar hakkında bilinçlendirmeye çalışmaktır.
Gençler heyecan aramayı, macera peşinde koşmayı severler.
Onlara, bu ülkede gençleri macera peşinde koşturanlara hiçbir şey olmadığını,
Bütün zararı, saf ve temiz gençlerin gördüğünü yakın tarihten misallerle ve güzelce anlatmak gerekiyor.
“Fayda etmez” demeyiniz, ben denedim, bazı heyecanlı gençleri işin bu yönünü de düşünmeye davet ettim, faydalı oldu.
Herkesin, özellikle de “toplumun önünde olanların” çok daha fazla dikkatli olması gereken günlerden geçiyoruz.
Bizde her yaz sıcak geçiyor artık ama bu yaz biraz daha sıcak olacak gibi.
Sonbaharımız da “yaz” gibi olacak anlaşılan!..