İkinci Abdülhamid'in Kalkınma Hamlesi
Yakın tarihimizle ilgili neşredilen yeni kitaplarda, hakikatler artık rahatlıkla yazılıyor. Zafer Bilgi’nin kaleme aldığı Abdülhamid’in Kalkınma Hamlesi, bir devri bütün gerçekleriyle aydınlatıyor.
Bizde düne kadar belki de dünyada eşi menendi olmayan bir
anlayış hâkimdi. Tarih kitaplarımızda, altı asırlık muhteşem devleti ve
medeniyeti kurmuş ecdadımız karalanıyor, kötüleniyordu. Şükürler olsun ki bu
garip anlayış yok oldu. Şimdi sadece ‘dinazor’ diyebileceğimiz birkaç eski yazıcı,
köhnemiş gazetelerinde II.Abdülhamid’e çatıyor ama artık kimse onları ciddiye
almıyor, aksine herkes gülüp geçiyor. Onlar da boş ve kof iddialarının çürüdüğünü
ve kimseyi inandıramadıklarını apaçık görüyorlar.
Osmanlı Devleti’nin Büyük
Hakanı
Tarihçi yazar Zafer Bilgi’nin kaleme aldığı Modern Türkiye’nin Gizli Mimarı Abdülhamid’in Kalkınma Hamlesi, esaslı bir araştırma olarak tarihsever okuyucuların önüne çıktı. Eserde II. Abdülhamid’in gerçekleştirdiği hizmetler, kurduğu müesseseler, hüküm sürdüğü devirdeki kalkınma, yatırım ve icraatlar, bütün teferruatıyla gözler önüne seriliyor. Yakın tarihimizin üstüne serpilen toz bulutunu kaldıran Bilgi, gerçekleri okurlarıyla paylaşıyor. Bilindiği gibi Osmanlı Devleti’nin son büyük hakanı Abdülhamid Han, sadece siyasi dehasıyla değil yaptığı yatırımlarla da unutulmayacak büyük hizmetlerde bulunmuştur. Bugün bile onun kurduğu müesseselerin faaliyet gösterdiğini görmek hakikaten çok anlamlı ve düşündürücü. Padişah, göz kamaştırıcı kalkınma hamleleriyle, Osmanlı’nın en zayıf döneminde bile dünya siyasetinde söz sahibi olmaya devam etmişti.
Hasta adam yaftasını
parçaladı
Askerî, sanayi, ticaret, sağlık,
bayındırlık, ulaşım ve haberleşme, eğitim-kültür ve kamu alanlarında yaptığı
öncü kalkınma hamleleriyle Osmanlı’ya haksız ve kasıtlı olarak yapıştırılmak
istenen “Hasta Adam” yaftasını parçalayıp atan II. Abdülhamid, Osmanlı’nın
dünya siyasetinde aktif rol oynayan son hükümdarı olarak hafızalarda ve
gönüllerde yer aldı. Büyük emek verilen kitapta, durdurulan Osmanlı
medeniyetinin son büyük hakanının kalkınma hamleleri araştırılıyor ve kurmak
istediği sistem üzerinde etraflıca duruluyor. Eserde, muazzam projelerin
bugünkü Türkiye’ye katkıları incelenirken padişahın kurduğu müesseselerin
Cumhuriyetin temellerini teşkil ettiğine vurgu yapılıyor.
Projeleri ile yarına ışık tutturdu
Türkiye’nin bugünkü kilit
konumundaki kurumlarının onun yadigârı olduğuna işaret ediliyor. ‘Ulu Hakan’
Sultan Abdülhamid’in ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin gizli mimarlarından’ olduğu tespitini
yapan yazar, okuyucuyu dev projeleriyle padişahın hayatına ve hizmetlerine
doğru uzun ve donanımlı bir yolculuğa çıkarıyor. Altı bölümden meydana gelen
eserin önsözünde yazar, dünün dinamiklerinden esinlenerek yarına ışık tutmaya
çalıştığını belirtirken ana hatlarıyla ağırlık verdiği hususları şöyle
sıralıyor: “Son cihanşümul padişah Sultan Abdülhamid’in kurduğu kurumları ve
kalkınma projeleri. Projelerin kalkınma hamlelerinin yapılma amaçları. Sultan
Abdülhamid’in bütün bu atılımlarla hangi hedeflere ulaşmaya çalıştığı. Sultanın
inşa ettirdiği kurumların yeni kurulan Türkiye’ye nasıl devşirilerek geldiğini
ve bugünün modern Türkiye’sine etkisi.”
Ona sevgim daha da büyüdü
Kitabı okuduğumda padişahın
hizmetlerine olan hayranlığım artarken ona saygım ve sevgim daha da büyüdü.
Zira cihanşümul bir devleti 33 sene kudretle ve adaletle ayakta tutabilmişti. Belgelik
fotoğraflarla donatılan kitabın bu konuda peşin hükümlü olanlara doğru yolu
göstereceğine inanıyorum. Sizi, Mihrabad Yayınları’nda editörlüğünü yaptığım bu
son kitabın arka kapak yazısıyla baş başa bırakıyorum:
Kalkınma hamlelerinin mucidi
“II. Abdülhamid Han, olağanüstü
kalkınma hamleleriyle, Osmanlı’nın en zayıf anında dünyada söz sahibi olmasını
sağlamıştı. Dünyadaki ilk torpido atan denizaltı, zırhlı gemiler, savunma
sanayii gibi askerî alandaki hamleleri, Ticaret ve Sanayi Odası, Ziraat Bankası
gibi ticaret hamleleri, hastaneler ve tıp fakülteleri gibi sağlık alanındaki
hamleleri unutulmaz. Demiryolu, telgraf ve telsiz istasyonları gibi ulaşım ve
haberleşme hamleleri, binlerce okul ve üniversite ile çağa uygun eğitim ve
kültür hamleleri; iplik, kâğıt, çimento, cam ve silah fabrikaları gibi sanayi
hamleleri, elektrik ve hava gazı gibi enerji hamleleri onun gerçekleştirdiği
kalkınma hamlelerinden yalnızca birkaçıdır.
Türkiye’nin gizli mimarlarındandı
Osmanlı II. Abdülhamid döneminde
ekonomide önemli büyüme gerçekleştirmiş ve dünyada en hızlı büyüyen
ekonomilerin ilk 10’unda yer almayı başarmıştı. Onun kurduğu kurumlar bugünkü
cumhuriyetin temellerini teşkil etmişti. O Türkiye Cumhuriyeti’nin gizli
mimarlarından biriydi. Eğer durdurulmasaydı tüp geçit projesi ve Boğaz köprüsü
çoktan yapılmış olacak, haritalarını çıkarttığı petrol yataklarından enerji
fışkıracak, Türkiye’yi dünya liginde en ön sıralarda taşıyacaktı.
İngiliz tarihçi Arnold Joseph
Toynbee’nin Osmanlı ile ilgili olarak şu müthiş tespiti manidardır: ‘Osmanlı
yıkılmış bir devlet değil, durdurulmuş bir medeniyettir. Önündeki tarihî
engeller kaldırılırsa, durdurulduğu yerden yürüyüşüne devam edecektir.”
Ruhun derin yaraları
Prof. Dr. Kemal Sayar
sohbetlerini dinlediğim, kitaplarını okuduğum değerli bir yazar. Gerek
yazılarında gerekse televizyon konuşmalarında modern hayatın insana olan
olumsuz etkilerine dikkat çeken Sayar, Ruhun
Derin Yaraları isimli yeni kitabında herkese sakinliği ve “yavaşlamayı”
tavsiye ediyor. Yazar, hız ve haz’dan oluşan yaşama biçiminin insanlara
dayatıldığı günümüzde, okuyucularını kalbin ve vicdanın sesini duymaya
çağırıyor. Eskilerin deyimiyle “teenni” ile hareket etmenin daha doğru
olacağını hatırlatıyor. Sorgulamadan yana olan Kemal Sayar, kendimize şu
soruları yöneltmemizi istiyor: “Hayatın şamatası dindiğinde sana anlam verecek
olan şey nedir? Öncelik saydıkların gerçekten de öne alman gerekenler miymiş?
Madem şimdi makam ve para peşine koşmak anlamsız, o hâlde hayatına değer veren
ne kaldı?” Okuyucuları salim kafayla düşünmeye sevk edecek önemli bir kitap.
Kimsesizlik ve Yalnızlık
Yalnızlık ve Umut
da Prof. Dr. Erol Göka’nın eseri. Kitapta modern dünyanın acı açmazları
sorgulanıyor. Yalnızlıkla birlikte yabancılaşma, can sıkıntısı ve mutsuzluk
üzerinde duruluyor. Göka, insanın yine umutla ayakta durabileceğini okura
hatırlatırken günümüzdeki “yalnızlık” kavramına da açıklık getiriyor ve şu
soruların cevabını veriyor: “Yalnızlık her yönüyle kaçınılması gereken bir hâl
mi? Yoksa iyi tarafları da mevcut mu? Kimsesizlik ile yalnızlık aynı şey mi?
Yalnızlığın değişik türevleri var mı? Herkesin yalnızlık deneyimi aynı mı?
Duygusal yalnızlık ve toplumsal yalnızlık farklı mı? Peki, ‘umut’ tüm bunların
neresinde konumlanıyor?” Koronavirüs’ün insanları evlerine hapsettiği ve
bazılarını tedirgin ettiği günümüzde tam da okunması gereken sakinleştirici bir
eser.
Kâbusname bilindiği gibi Keykâvus Bin İskender’in asırların ötesinden günümüze süzülüp gelen bir nasihat kitabı ve öğütler demeti. Devlet yönetimi, toplum kuralları, aile hayatı, çocuk terbiyesi, tasavvuf ve edebiyat… Bunlarla birlikte başka konuların ele alındığı eser, zevkle okunuyor.
Çerağ Aşk Ateşini Yakanlar, Güven Ada’nın kitabı. Asya ortalarından Anadolu’ya uzanan aydınlanma hikâyemiz… Eser insanoğlunun yoluna ışık tutuyor, meçhullerine cevap veriyor, ‘aşk ateşi’ne ise bir kıvılcım çakıyor. Hoca Ahmed Yesevî, Hacı Bektâş-ı Veli, Tapduk Emre, Yunus Emre, Nasreddin Hoca, Mevlâna, Hacı Bayram-ı Veli ile diğer rehberlerin aydınlattığı erdemli yollar… Bu dört eser de Kapı Yayınları arasında çıktı.