Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Ağustos 2020

İkinci Abdülhamid'in Kalkınma Hamlesi

Yakın tarihimizle ilgili neşredilen yeni kitaplarda, hakikatler artık rahatlıkla yazılıyor. Zafer Bilgi’nin kaleme aldığı Abdülhamid’in Kalkınma Hamlesi, bir devri bütün gerçekleriyle aydınlatıyor.

Bizde düne kadar belki de dünyada eşi menendi olmayan bir anlayış hâkimdi. Tarih kitaplarımızda, altı asırlık muhteşem devleti ve medeniyeti kurmuş ecdadımız karalanıyor, kötüleniyordu. Şükürler olsun ki bu garip anlayış yok oldu. Şimdi sadece ‘dinazor’ diyebileceğimiz birkaç eski yazıcı, köhnemiş gazetelerinde II.Abdülhamid’e çatıyor ama artık kimse onları ciddiye almıyor, aksine herkes gülüp geçiyor. Onlar da boş ve kof iddialarının çürüdüğünü ve kimseyi inandıramadıklarını apaçık görüyorlar.

Osmanlı Devleti’nin Büyük Hakanı


Tarihçi yazar Zafer Bilgi’nin kaleme aldığı Modern Türkiye’nin Gizli Mimarı Abdülhamid’in Kalkınma Hamlesi, esaslı bir araştırma olarak tarihsever okuyucuların önüne çıktı. Eserde II. Abdülhamid’in gerçekleştirdiği hizmetler, kurduğu müesseseler, hüküm sürdüğü devirdeki kalkınma, yatırım ve icraatlar, bütün teferruatıyla gözler önüne seriliyor. Yakın tarihimizin üstüne serpilen toz bulutunu kaldıran Bilgi, gerçekleri okurlarıyla paylaşıyor. Bilindiği gibi Osmanlı Devleti’nin son büyük hakanı Abdülhamid Han, sadece siyasi dehasıyla değil yaptığı yatırımlarla da unutulmayacak büyük hizmetlerde bulunmuştur. Bugün bile onun kurduğu müesseselerin faaliyet gösterdiğini görmek hakikaten çok anlamlı ve düşündürücü. Padişah, göz kamaştırıcı kalkınma hamleleriyle, Osmanlı’nın en zayıf döneminde bile dünya siyasetinde söz sahibi olmaya devam etmişti.

Hasta adam yaftasını parçaladı

Askerî, sanayi, ticaret, sağlık, bayındırlık, ulaşım ve haberleşme, eğitim-kültür ve kamu alanlarında yaptığı öncü kalkınma hamleleriyle Osmanlı’ya haksız ve kasıtlı olarak yapıştırılmak istenen “Hasta Adam” yaftasını parçalayıp atan II. Abdülhamid, Osmanlı’nın dünya siyasetinde aktif rol oynayan son hükümdarı olarak hafızalarda ve gönüllerde yer aldı. Büyük emek verilen kitapta, durdurulan Osmanlı medeniyetinin son büyük hakanının kalkınma hamleleri araştırılıyor ve kurmak istediği sistem üzerinde etraflıca duruluyor. Eserde, muazzam projelerin bugünkü Türkiye’ye katkıları incelenirken padişahın kurduğu müesseselerin Cumhuriyetin temellerini teşkil ettiğine vurgu yapılıyor.

Projeleri ile yarına ışık tutturdu

Türkiye’nin bugünkü kilit konumundaki kurumlarının onun yadigârı olduğuna işaret ediliyor. ‘Ulu Hakan’ Sultan Abdülhamid’in ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin gizli mimarlarından’ olduğu tespitini yapan yazar, okuyucuyu dev projeleriyle padişahın hayatına ve hizmetlerine doğru uzun ve donanımlı bir yolculuğa çıkarıyor. Altı bölümden meydana gelen eserin önsözünde yazar, dünün dinamiklerinden esinlenerek yarına ışık tutmaya çalıştığını belirtirken ana hatlarıyla ağırlık verdiği hususları şöyle sıralıyor: “Son cihanşümul padişah Sultan Abdülhamid’in kurduğu kurumları ve kalkınma projeleri. Projelerin kalkınma hamlelerinin yapılma amaçları. Sultan Abdülhamid’in bütün bu atılımlarla hangi hedeflere ulaşmaya çalıştığı. Sultanın inşa ettirdiği kurumların yeni kurulan Türkiye’ye nasıl devşirilerek geldiğini ve bugünün modern Türkiye’sine etkisi.”

Ona sevgim daha da büyüdü

Kitabı okuduğumda padişahın hizmetlerine olan hayranlığım artarken ona saygım ve sevgim daha da büyüdü. Zira cihanşümul bir devleti 33 sene kudretle ve adaletle ayakta tutabilmişti. Belgelik fotoğraflarla donatılan kitabın bu konuda peşin hükümlü olanlara doğru yolu göstereceğine inanıyorum. Sizi, Mihrabad Yayınları’nda editörlüğünü yaptığım bu son kitabın arka kapak yazısıyla baş başa bırakıyorum:

Kalkınma hamlelerinin mucidi

“II. Abdülhamid Han, olağanüstü kalkınma hamleleriyle, Osmanlı’nın en zayıf anında dünyada söz sahibi olmasını sağlamıştı. Dünyadaki ilk torpido atan denizaltı, zırhlı gemiler, savunma sanayii gibi askerî alandaki hamleleri, Ticaret ve Sanayi Odası, Ziraat Bankası gibi ticaret hamleleri, hastaneler ve tıp fakülteleri gibi sağlık alanındaki hamleleri unutulmaz. Demiryolu, telgraf ve telsiz istasyonları gibi ulaşım ve haberleşme hamleleri, binlerce okul ve üniversite ile çağa uygun eğitim ve kültür hamleleri; iplik, kâğıt, çimento, cam ve silah fabrikaları gibi sanayi hamleleri, elektrik ve hava gazı gibi enerji hamleleri onun gerçekleştirdiği kalkınma hamlelerinden yalnızca birkaçıdır.

Türkiye’nin gizli mimarlarındandı

Osmanlı II. Abdülhamid döneminde ekonomide önemli büyüme gerçekleştirmiş ve dünyada en hızlı büyüyen ekonomilerin ilk 10’unda yer almayı başarmıştı. Onun kurduğu kurumlar bugünkü cumhuriyetin temellerini teşkil etmişti. O Türkiye Cumhuriyeti’nin gizli mimarlarından biriydi. Eğer durdurulmasaydı tüp geçit projesi ve Boğaz köprüsü çoktan yapılmış olacak, haritalarını çıkarttığı petrol yataklarından enerji fışkıracak, Türkiye’yi dünya liginde en ön sıralarda taşıyacaktı.

İngiliz tarihçi Arnold Joseph Toynbee’nin Osmanlı ile ilgili olarak şu müthiş tespiti manidardır: ‘Osmanlı yıkılmış bir devlet değil, durdurulmuş bir medeniyettir. Önündeki tarihî engeller kaldırılırsa, durdurulduğu yerden yürüyüşüne devam edecektir.”

Ruhun derin yaraları

Prof. Dr. Kemal Sayar sohbetlerini dinlediğim, kitaplarını okuduğum değerli bir yazar. Gerek yazılarında gerekse televizyon konuşmalarında modern hayatın insana olan olumsuz etkilerine dikkat çeken Sayar, Ruhun Derin Yaraları isimli yeni kitabında herkese sakinliği ve “yavaşlamayı” tavsiye ediyor. Yazar, hız ve haz’dan oluşan yaşama biçiminin insanlara dayatıldığı günümüzde, okuyucularını kalbin ve vicdanın sesini duymaya çağırıyor. Eskilerin deyimiyle “teenni” ile hareket etmenin daha doğru olacağını hatırlatıyor. Sorgulamadan yana olan Kemal Sayar, kendimize şu soruları yöneltmemizi istiyor: “Hayatın şamatası dindiğinde sana anlam verecek olan şey nedir? Öncelik saydıkların gerçekten de öne alman gerekenler miymiş? Madem şimdi makam ve para peşine koşmak anlamsız, o hâlde hayatına değer veren ne kaldı?” Okuyucuları salim kafayla düşünmeye sevk edecek önemli bir kitap.

Kimsesizlik ve Yalnızlık

Yalnızlık ve Umut da Prof. Dr. Erol Göka’nın eseri. Kitapta modern dünyanın acı açmazları sorgulanıyor. Yalnızlıkla birlikte yabancılaşma, can sıkıntısı ve mutsuzluk üzerinde duruluyor. Göka, insanın yine umutla ayakta durabileceğini okura hatırlatırken günümüzdeki “yalnızlık” kavramına da açıklık getiriyor ve şu soruların cevabını veriyor: “Yalnızlık her yönüyle kaçınılması gereken bir hâl mi? Yoksa iyi tarafları da mevcut mu? Kimsesizlik ile yalnızlık aynı şey mi? Yalnızlığın değişik türevleri var mı? Herkesin yalnızlık deneyimi aynı mı? Duygusal yalnızlık ve toplumsal yalnızlık farklı mı? Peki, ‘umut’ tüm bunların neresinde konumlanıyor?” Koronavirüs’ün insanları evlerine hapsettiği ve bazılarını tedirgin ettiği günümüzde tam da okunması gereken sakinleştirici bir eser.

Kâbusname bilindiği gibi Keykâvus Bin İskender’in asırların ötesinden günümüze süzülüp gelen bir nasihat kitabı ve öğütler demeti. Devlet yönetimi, toplum kuralları, aile hayatı, çocuk terbiyesi, tasavvuf ve edebiyat… Bunlarla birlikte başka konuların ele alındığı eser, zevkle okunuyor.

Çerağ Aşk Ateşini Yakanlar, Güven Ada’nın kitabı. Asya ortalarından Anadolu’ya uzanan aydınlanma hikâyemiz… Eser insanoğlunun yoluna ışık tutuyor, meçhullerine cevap veriyor, ‘aşk ateşi’ne ise bir kıvılcım çakıyor. Hoca Ahmed Yesevî, Hacı Bektâş-ı Veli, Tapduk Emre, Yunus Emre, Nasreddin Hoca, Mevlâna, Hacı Bayram-ı Veli ile diğer rehberlerin aydınlattığı erdemli yollar… Bu dört eser de Kapı Yayınları arasında çıktı.