İki Yol Açıcı Üzerine
Türkiye Yazarlar Birliği denilince akla gelen ilk isim şüphesiz D. Mehmet Doğan’dır. Doğan’ı İmam Hatip yıllarımda “Batılılaşma İhaneti” isimli kitabıyla tanıdım. Dahası neredeyse tüm Türkiye onu bu eseriyle tanıdı sanırım. Onun bir diğer özelliği ise dil üzerine yaptığı çalışmaları neticesinde “Doğan Büyük Türkçe Sözlük” adıyla sözlük sahibi olmasıdır. Onun siyasi ve sosyal tarih üzerine farklı bir bakış açısıyla ele aldığı kitapları ve makaleleri de kültür dünyamızda önemli bir yere sahiptir.
D. Mehmet Doğan’ın bir diğer
özelliği de Cumhuriyet dönemi fikir adamlarından Nureddin Topçu’nun rahle-i
tedrisinden geçmiş olmasıdır. Doğan, Topçu’nun çıkardığı Hareket dergisinin son
dönemlerinde dergi kadrosunda hatta tabiri caiz ise mutfağında da bulunmuştur.
Nureddin Topçu hakkında kitap yazmış olması ve onun hakkında konferanslar
vermekte olması hocanın hususiyetleri arasında yer alan diğer önemli
özellikleridir. Hatta Mehmet Doğan’ın isminin başındaki “D.” kısaltması da ona
merhum Topçu tarafından verilmiştir.
Üstad Doğan’ın “İki Yol Açıcı”
kitabı, içeriği bakımından Türkiye’de ilk belki de tek olma özelliğini halen
korumaktadır. Bu kitapta; Necip Fazıl ve Nureddin Topçu hayatları ve
mücadeleleri ile mukayeseli olarak anlatılmış. Tefekkür dünyamızda iki önemli
damarı temsil eden Topçu ve Necip Fazıl, Doğan’ın da ifadeleriyle iki yol
açıcıdır. Bu ismin seçilmesi ve kitaba verilmiş olması da tesadüfi değildir. Geçmişle
tüm irtibatın koparılması adına yapılan yıkımlar, yeni neslin önünde dağlar
kesafetinde bir enkaz yığını gibi dururken, bu enkazı delip geçmişe yol açmak
ve kök ile gövdeyi buluşturmak adına çabalayan bu iki isme “yol açıcı”dan daha
anlamlı bir isim bulunmazdı sanırım.
Kitabın tamamını
değerlendirdiğimizde, şüphesiz ilk olarak bu iki mücadele adamının ortak
özellikleri göze çarpacaktır. Her iki isim yurt dışında tahsil yapmış, yurda
döndükten sonra her ikisi de Nakşi şeyhleri (Abdulhakim Arvasi ve Abdulaziz
Bekkine) ile tanışmış ve bu tanışma neticesinde mücadelelerini dini ve milli mecrada
vermişlerdir.
Ancak Topçu siyasete uzak
dururken Necip Fazıl belki resmen bir siyaset adamı olmasa da siyasi alanda da
mücadele etmiş bir fikir ve aksiyon adamı olmuştur. Onun 1943 yılından
neredeyse ölümüne kadar çıkardığı Büyük Doğu dergisi (raporları da bu çerçevede
değerlendirirsek) Türk siyasi tarihinin en cevval dergilerinden birisi
olmuştur. Bu yüzden birçok kere kapatılan, toplatılan bu dergi, zamanın iktidarlarının
korkulu rüyası olmuştur.
Topçu’nun Hareket dergisi ise
daha çok fikri ağırlığı ile fikir dünyamızda yerini almış müstesna bir
dergidir.
Kitaptaki yazılar her ne kadar Doğan’ın
farklı zamanlarda neşrettiği yazılarından oluşsa da kitap hazırlanırken
bütünlük oluşturması amacıyla yeniden elden geçirilmiş.
Kitabın “Sunuş” bölümünde,
Cumhuriyetin ilk yıllarında “Sebilürreşad” dergisinin kapatılmasıyla matbuat
âleminde dini düşüncenin ancak 1939’da “Hareket” dergisi ve 1943’te “Büyük
Doğu” dergilerinin yayın hayatına girmesi ile neşriyatta yer aldığı
belirtilmekte.
“Giriş” bölümünde Doğan; “Cumhuriyet
döneminin şartlarında fikir, fiil ve tavırlarıyla genç nesilleri
şekillendiren, kültürel alandan siyasî alana kadar geniş bir yelpazede iz bırakan
aslî karakterler arasında, doğum sırasına göre, H. Nihal Atsız (Ocak 1905),
Necip Fazıl Kısakürek (Mayıs 1905) ve Nureddin Topçu (1909) önemli yer tutar.”
denilmekte. Ayrıca Topçu ve Necip
Fazıl’ın benzer hususiyetleri anlatılmakta. Hatta bu bölümde “Hareket”
dergisinin yayın hayatına ara verdiği dönemlerde Topçu’nun “Maarif Davamız” gibi
önemli yazılarını “Büyük Doğu” dergisinde yazdığı da bahsedilmekte. Hatta Nihal
Atsız’ın da “Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferleri” isimli otuz sayılık bir seriyi
Büyük Doğu’da yazdığını da bu bölümde öğreniyoruz.
Kitabın birinci bölümünde
Nureddin Topçu, geniş bir biçimde ele alınmış. Hatta bu kısım Topçu’yu tanımak
isteyenler için bir kılavuz olma özelliğinde. Bu bölümü okuduğumda “keşke hoca,
Nureddin Topçu hakkında müstakil bir eser neşretse” diye düşünmedim değil. Zira
Topçu’yu yeni neslin ta olarak tanıdığını sanmıyorum.
Kitabın ikinci bölümünde Necip
mücadelesiyle ve tatlı bir üslupla anlatılmış.
D. Mehmet Doğan’ı okumaya devam
edeceğiz. Bir başka yazımızda da “Kelimelerin Seyir Defteri”ni yazmaya
niyetlendik.
Üstada sağlıklı ve uzun ömürler ve
nice eserler dileyerek yazımızı noktalayalım.