Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Temmuz 2013

İki Yazarımız

Bereket ve mağfiret ayı mübarek Ramazan'ımızı hala "Gezi kepazeliğini" gündemde tutarak gölgelemek isteyenler var. Suriye'deki, Doğu Türkistan'daki, Mısır'daki Müslüman kardeşlerimizin acılarını hissedemeyen yarı aydınlar var. Vandallığa bahane, saldırganlığa gerçekçe üretmeye çalışan kalem sahipleri mevcut. Onlara sosyoloji hocası Prof. Dr. Hüsamettin Arslan'ın "Gezi Parkı'nda herkes vardı ama halk yoktu." sözünü hatırlatarak konuyu kapatacağım. Zira oyunu, tezgahı ve gerçeği bütün milletimiz gördü, bazı inatçılar hariç.

Şiir, hikaye, roman ve deneme yazmış iki değerli edebiyatçımızdan söz edeceğim bugün. Önce "Şairin Duası"ndan birkaç mısra okuyalım isterseniz: "Kahinler büyücüler girememiş kanıma / Şeytan büsbütün çelememiş aklımı / Garip bir sezgiyle dolanmışım / Dilimde esrar hazinelerinin anahtarları / Kızıl tüylü deveyle Ukaz Panayırı'nda / Son Peygamber'i mırıldanmışım". Mustafa Miyasoğlu'na ait şiir, şöyle sona eriyor: "Şiirdir beni sana yaklaştıran / Ben ki gün doğarken kuş seslerine / Gün batarken sürülere bağlanmışım / Hercai menekşelerle güllere / Ne oyunlar oynamışım / Şükür yanmamışım"

Mustafa Miyasoğlu ağabeyimiz Bağcılar Medipol Hastahanesi'nde yatıyor. Şerif Aydemir'le birlikte ziyaretine gittik. Ailesinin ve doktorların şefkat kanatları altında tedavisi devam ediyor. Biz müminler Cenab-ı Allah'ın kullarına hastalıkla birlikte şifa da verdiğine inananlardanız. Rabbimizin bir sıfatı da "Şafi"dir, şifa verir. Bunun için dualarımız Mustafa Miyasoğlu Hoca içindir. Geçen Vahap Akbaş'la birlikteydik. "Necip Fazıl Armağanı'nı yeniden yayımlayacaktı, benden ısrarla yazı istiyordu." dedi. Evet Miyasoğlu Hocanın en önemli vasfı teşvik edici yönüdür. Yazdığı gibi yazdırmayı da sevmesidir. Farklı türdeki eserlerinden bazıları şöyle:Devrim Otomobili, Edebiyat Sohbetleri, Kaybolmuş Günler, Muhacir, Dede Korkut Kitabı, Güzel Ölüm, Kültür Hayatımız, Pancur, Bir Aşk Serüveni, Şiirler, Ziya Osman Saba, Edebiyat Geleneği, Geçmiş Zaman Aynası, Bir Gülü Andıkça, Devlet ve Zihniyet, Sanat ve Edebiyat Konuşmaları.

Sanat ve Edebiyat Konuşmaları'nda Miyasoğlu ile yaptığım röportajlar var. Hoca, 18 Ekim 1986 tarihinde Dersimiz Edebiyat'a aldığım mülakatta, bazı sol yazarların 'sağ edebiyat'a çarpık bakışını reddediyor ve şöyle diyordu: "Herkes kendi işine baksın ve hariçten gazel okumasın. İslamu00ee edebiyat da, sağ edebiyat da teorisi ve eserleriyle onu yok sayanları ilgilendirmez."

Hurşit İlbeyi iyi bir romancı. Uzun zamandır göremediğimiz bu has edebiyat adamını hatırlamamak vefasızlık olur. Kimdir Hurşit İlbeyi? Genç edebiyatçılar ve okuyucular için kısaca tanıtayım.

Türkistanlı bir aileye mensup olarak 1963 yılında Ceylanpınar'da dünyaya geldi. Temel eğitiminden sonra kitap ve dergi yayıncılığı sektöründe çalıştı. 1990 yılında "Yalnız Değilsiniz" filminin gösterimini organize etti. Bazı film senaryolarını, TV dizilerini ve tiyatro oyunlarını kaleme aldı. "Sam Amca'nın Kulübesi" radyo tiyatrosu Atlas Gösteri Senaryo Yarışması'nda, "Berzah" senaryosu Esra Film 1994 Senaryo Yarışması'nda,Mavera Yolcusu romanı ise, Tuzla Belediyesi 1999 Roman Yarışması'nda mansiyon aldı. Kaptan-ı Deryadergisini yayınladı. Birleşik Dağıtım'da çalışırken, Türkiye'nin ve dünyanın muhtelif yerlerini gezdi. Yerelden evrensele açılan "Toplumsal Gerçekçilik" duyarlılığıyla yazdığı romanlarıyla; Akdeniz, Ortadoğu ve Ortaasya kültürüyle beslenen yeni edebiyatımızın dünya toplumlarını kuşatan güçlü bir konuma yükselmesini hedefledi. Romanları Umut Emekle Büyür, Berzah, Irmaklar Denize Akar, Yitik Ülkenin İnsanları ve Mavera Yolcusu'dur. Yazar, 2002 yılında çıkardığı Kızkulesi gazetesinin yayımına son verdi. Veda yazısı sitemkar ve dokunaklıydı: "Gazeteler de insanlar gibi canlıdır. Doğar, yaşar ve ölür. 2002 yılından beri yayınlanan ve ücretsiz dağıtılan, 5 çocuklu bir ailenin geçim kaynağı olan Kızkulesi gazetesi, son zamanlarda yeterli reklam alamaması nedeniyle yayınına son verdi. 5 yıl süreyle yayınlanan gazetemiz, haberlerine ücretsiz yer verilen yerel yönetimlerden, kültürel ve ticaru00ee kuruluşlardan gereken desteği alamadı. Hayattayken hiçbir kurum yetkilisi ve sözde dostları tarafından bir kez olsun ziyaret edilmeyen Kızkulesi gazetesinin cenazesi, Vicdan Mezarlığı'nda sessizce toprağa verilmiştir. Cenazeye çelenk gönderilmemesi ve taziye ziyareti yapılmaması rica olunur."

Romancılar Konuşuyor'da "Anadolu'nun sahici yazarı" diye tanımladığım İlbeyi'ne göre "Yazar, varoluş hikmetini anlatmalı"ydı. Sanatalemi.net'e verdiği röportajda ise şöyle diyordu: "Edebiyat, hayatı olduğu gibi yansıtmaktır."