İki Kahraman
Bu hafta iki değerli abide şahsiyet, Cumhuriyet devrinin büyük alimlerinden Bediüzzaman Said Nursi'nin iki kıymetli talebesi ard arda ebedu00ee aleme göçtü. Önce Mehmed Kırkıncı Hoca, sonra Said Özdemir Ağabey. İkisi de ömürlerini iman Kur'an davasına vakfetmiş, gençlerin Risale-i Nur eserleriyle yetiştirilmesine hayatlarını hasretmiş ideal, mefkure adamıydı.
Erzurum merkeze bağlı Güllüce Köyü'nde 1928 yılında doğan Mehmed Kırkıncı, 24 Şubat 2016 tarihinde Hakka yürüdü. 1955 yılında Bediüzzaman Said Nursi ile Isparta'da tanışmıştı. Erzurum'da dinu00ee hizmetlerde bulundu ve binlerce talebe yetiştirdi. Türkiye genelinde sevilen ve sayılan bir kanaat önderiydi. Zafer Yayınları'ndan çıkan eserleri arasında Alevilik Nedir, Siyasette Ölçü, İslam'da Birlik, Nükteler, Kader Nedir?, Ruh Nedir? Nasıl Aldanıyorlar?, Hikmet Pırıltıları, Bediüzzaman'ı Nasıl Tanıdım?, Fikir Damlaları, Gönül Damlaları, İnsan Millet Devlet, Peygamber Efendimiz, İslam Birliği ve Yavuz Sultan Selim, İstikamet, Ölümün Gerçek Yüzü de bulunuyor.
O, Türkiye'nin sevilen ve hürmet edilen alimlerindendi. Erzurumluların gözbebeğiydi. Kırkıncı Hoca'yı, dört yıl önce Cağaloğlu'nda ESKADER'in düzenlediği "Babıali Sohbetleri"nde dinlemiştik. Mekan Timaş Kitapkahve, tarih 4 Ekim 2012'ydi. O akşam etkileyici konuşmasında bir çok mevzuyu anlatmış, bilhassa millet-devlet bütünlüğünden, İslam kardeşliğinden, Türkiye'mize ve devlet adamlarımıza sahip çıkmamız gerektiğinden bahsetmişti. Örnek bir İslam alimi olan Hoca, büyük bir dikkatle takip edilen o feyizli sohbetinin ardından eserlerini dinleyicilere imzalamıştı. O gün şöyle demişti: "Bizim tarihimiz gibi hiçbir tarih yoktur. Sahabeden sonra İslamiyet'e en çok hizmet eden bu necip millettir. Abbasiler'den beri İslam'a hizmet ediyoruz. Selçuklular Haçlı seferleri sırasında Ulu Camiler yapmışlardır. 600 senelik muhteşem bir Osmanlı devlet kurduk. Çok büyük kahramanlar, adamlar yetişti."
Her zaman kendisine müracaat edilen, fikirlerine değer verilen müstesna bir rehberdi. Erzurum'da meşhur Kümbet Medresesi'nde binlerce talebe yetiştirmişti. Bunların aralarında Şener Dilek, Ahmet Akgündüz ve Alaattin Başar gibi profesörler de bulunuyor. Vefatından sonra şair Gaybu00ee ona tarih düşürdü: "Fenadan bekaya eyledi rıhlet, / Ne güzel insandı Kırkıncı Mehmed..." Ekrem Kılıç'ın tarihi ise şöyle: "u00c2lim, haku00eem, salih, ehl-i himmet, / Etmişdi altmış yıl N'ur'a hizmet; / Bir (leyl-i vasl) çıksın, yaz ki taru00eeh: / (Vah! Etdi Mehmed Kırkıncı rıhlet!)"
Said Özdemir de Ankara'da 27 Şubat 2016 tarihinde 88 yaşında ilahu00ee davete icabet etti. Eşi Rahime Hanım bir hafta önce ebedu00ee yolculuğa çıkmıştı. İbrahim Hakkı Hazretleri'nin Hocası olan İsmail Fakirullah'ın ahfadından olan merhumun hayatından biraz bahsedelim. 1927 yılında Siirt Tillo'da doğdu. 8 yaşında ailesi ile birlikte Ankara'ya geldi. Tahsilini tamamladı. Diyanet'in açtığı imtihana girdi, kazandı ve memuriyete başladı. Ancak kendisini yetiştirmeye devam etti. İslamu00ee derslerden fıkıh, tefsir, kelam dersleri aldı, hitabete ehemmiyet verdi. Önce vaiz sonra gezici vaiz olarak Diyanet kadrosunda yer aldı. İşe başvururken o günkü Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki ile görüşür. Bunu daha sonra şöyle anlatacaktır: "Ahmet Hamdi Akseki'yle 1950'de görüşmemizde beni bizzat imtihan etti. Bana 'Kur'an radyolarda okunmaya başladı. Bunu herkes dinliyor. Pavyonlar ve daha da kötü yerlerde de açılacak. Bu caiz olur mu?' diye sordu. Ben de kendisine 'Kur'an'ın oralarda okunması kutsiyetine zarar vermez, aksine oralarda dinleyen günahkar kişiler: 'Biz ne yapıyoruz? Ne haldeyiz? Kur'an okunuyor, ne olacak bizim sonumuz?' deyip kendilerini toparlayabilirler' dedim. Suallerine verdiğim cevaplar hoşuna gitmiş olacak ki beni memur olarak işe aldı."
1955 yılında ziyaret ettiği Bediüzzaman Said Nursi'den şöyle bir iltifat alır: "70 senedir Tillo'dan bir yardımcı bekliyordum. Cenab-ı Allah seni bana gönderdi." Üstada bağlanır, ömrünü artık iman ve Kur'an hizmetine, eserlerin neşrine adar.Bir görüşmede Said Özdemir Üstad'a, "Ben Hicaz'a gitmek istiyorum." der. Üstad, "Niye?" diye sorar. O da, "Efendim, memleketin halini görüyorsunuz. Gittikçe daha fenalaşacak. Orada olsam çocuklarım da kurtulur, ben de." der. Üstad, "Kardeşim, ben orada olsam buraya gelirdim. u00c2lem-i İslam kapısının kilidi Türkiye'dir. Bu kilit açılınca alem-i İslam'ın kilidi açılacak. Buradan gitmek, harpten kaçmak gibidir. Harpten kaçmak kebairdendir. Buradan gitmek için izin yok." der.1956 yılından itibaren İhlas Nur Neşriyat adı altında, Üstadın izni ve teşvikleriyle risaleleri basar. Eserlerin tanınmasına hizmet eder. Hakkında 25 kere dava açılır, 9 defa hapis yatar. Bir gün İzmir Çeşme'de görevli iken odasına zehirli yılan bile atılır, ancak Allah'ın inayetiyle kurtulur. Ankara'daki meşhur Ulucanlar Cezaevi'ne en çok girenlerdendir.
Mehmed Kırkıncı ve Said Özdemir mübarek, şuurlu müminlerdi. İkisi de yüce devletimizin, aziz milletimizin yanında yer aldılar. Her türlü fitneye karşı dik durdular. Allah rahmet eylesin. Kabirleri nur, mekanları cennet olsun. Ailelerine, talebelerine, sevenlerine başsağlığı diliyorum. Türkiye'mizin, İslam aleminin başı sağ olsun.