İki güzel haslet
“Haramdan uzak durmak, helâl
ve güzel olmayan söz ve davranışlardan sakınmak” anlamında mastar
olan iffet ve “utanma, çekinme; tövbe, vazgeçiş” vb.
anlamlara gelen hayâ Yüce Allah’ın insanoğluna fıtraten
verdiği iki güzel haslettir. Bu hasletlerle kuşanan kişinin şahsiyeti
değerlenir, yaratılışı gibi yaşayışı da güzel olur. Bu hasletlerle donanan
toplumun şeref, izzet, nesil, namus ve haysiyeti muhafaza altına alınır ve o
toplum ahlaklı bir toplum olur.
“Her dinin bir ahlâkı vardır,
İslâm’ın ahlâkı da hayâdır” (İbn Mâce, “Zühd”, 17; el-Muvaṭṭaʾ,
“Ḥüsnü’l-ḫuluḳ”, 9) buyuran Peygamberimiz “Ya rabbi! Senden hidayet, takva
ve iffet diliyorum” (Müsned, I, 389, 439) duasıyla bize örnek olmuştur.
İslâm toplumlarında bir özdeyiş
haline gelmiş “Hayâ imandandır” anlamındaki hadis (Buhârî, “Îmân”, 16;
“Edeb”, 77; Müslim, “Îmân”, 57-59) hayanın önemini, “Allah, yoksul olmasına
rağmen iffetini korumaya çalışan mümin kulunu sever” (İbn Mâce, “Zühd”, 5)
hadisi de iffetin önemini ortaya koymaktadır.
Gazali faziletleri hayâ,
mahcubiyet, müsamaha, sabır, cömertlik, işleri güzellikle ölçüp tartma, güler
yüzlü ve tatlı dilli olma, kolaylaştırıcı olma, düzenlilik, güzel görünüş,
kanaat, ağır başlılık, günahtan çekinme, yardımlaşma, kibarlık şeklinde sayar.
Kur’an-ı Kerim ve hadislerde
belirtilen şekle göre Müslüman önce iman etmeli, ardından dinin kurallarına
riayet etmeli ve sonra iffet, hayâ, edep, züht, kanaat gibi faziletlerle
donanmalı, ardından günah sayılan tutum ve davranışlardan uzak durmalıdır. Kişi
öncelikle iffeti ruhi bir meleke haline getirmeli, ardından yeme içme ve cinsi
arzularını disiplin altına almalıdır. Böylelikle ruhunu terbiye edebilir. İffet
bir anlamda nefsi hayvanî zevklerden korumak olduğundan bu erdem kanaat, züht,
gönül zenginliği, cömertlik gibi erdemlerin esası sayılır. İffetten yoksun olmak
bütün güzelliklerden mahrum kalmak demektir. Bedeni hazlara ve nefsani
aşırılıklara ilgi duymaktan kurtarılmış bir ruhi yapıya sahip olmak iffetli
olmakla olur. Bu kalbin iffeti sayılır. Eli, dili, gözü, kulağı ve genel olarak
bütün bedeni ahlaka aykırı davranışlardan uzak tutmak ise iffetin zirvesidir.
İffet özgürlüktür aslında.
Tutkulardan kurtulmaktır. Şehvet köleliğinden kurtulmaktır. Mevki tutkusundan
kurtulmaktır. Haya hayırdır, iyilik getirir. Peygamberin sünnetindendir. Ömür
havf ve recâ arasında tazim ve haya içinde geçer. Bunların en üstünü ise
hayadır ve hayanın tesiriyle yapılan ameldir. “Allah’tan hakkıyla hayâ
ediniz” hadisi insanın duyu organlarını, aklını ve bedenini günahlardan
koruması, ahireti isteyerek dünyanın geçici ziynetlerini terk etmesi gerektiğini
ifade eder.
Bir kadını
da en değerli kılan hususu iffetidir. Erkeklerin haya ve iffeti güzeldir. Fakat
kadınların haya ve iffeti ondan daha güzeldir diye nakleder İbn Hacer Aşkalani.
Ahmed b. Hambel’den rivayetle Peygamber Efendimiz “Bir kadın beş vakit
namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, iffetini korur, bir de kocasına itaat
ederse, ona ‘Haydi, cennetin hangi kapısından istersen gir’ denilir.”
Buyurmaktadır.
“Edebsizlik ve çirkin söz
girdiği şeyi çirkinleştirir. Haya ise içinde bulunduğu ortamı güzelleştirir.”
(Tirmizi, Birr, 47) diye buyurmaktadır Peygamber Efendimiz. “Bütün
elbiseleri gördüm; iffet ve hayadan daha iyi elbise görmedim” der Hz. Ömer.
Sevgili peygamberimiz (a.s.) “Siz bana altı şeyi garanti edin, ben de size
cennete girmeyi garanti edeyim” buyurduktan sonra bu altı şeyin içinde “Allah’ın
yasakladığı günahlardan uzak durarak iffetinizi koruyun” maddesini sayar.
“Allah’ım! Senden hidayet,
takva, iffet ve gönül zenginliği isteriz.” (Müslüm, Zikir, 72.)