Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Temmuz 2022

İki bin yirmi iki

Hayatın, dünyanın, kendisinin nereye gittiğini önemsemeyen günümüz insanının çağında yaşıyoruz. İlginç bir kısırdöngü yaşıyoruz. Dünyanın inanılmaz derecede küçülmesi ve bu küçük dünya içinde insanın kaybolması, insanın kendisini kaybetmesi, kendine ulaşmak için çaba göstermemesi, daha doğrusu insanın kaybolduğunun farkında bile olmaması, bunun farkında olanın bunu önemsememesi. Yıl 2022, bunu kaydetmekte fayda var, çünkü her şeyin kayıt altına alındığı ama neredeyse hiçbir şeyin önemsenmediği, her kaydın hemencecik unutulduğu yıl. Her ânını kayıt altına alıp, her ânını herkesle paylaşıp hayatından zevk almayan, ama acayip mutluluk duyuyormuş hissiyatı vermiş gibi yaşamak. Felaketler asrı. Bunalımda olmayan varsa, bunalımda olanlar tarafından anormal görülüyor. Normal yaşama gayretinde olanın bunu başaramadığı dem. Sahte gülücüklerin desibeli hiç bu kadar yüksek olmamıştı. Para belki her dem bu kadar kıymetliydi ama para hiçbir zaman bu biçim ‘‘tanrılaştırılmamıştı.’’ Genetiği değiştirilmiş denilen şey aslında fıtratın bozulmasıydı. Bütün kötülüklerin topluca tavan yaptığı bu çağı anlayabilmek, anlatabilmek, aktarabilmek çok zor. İnsan kendine bile isyan ediyor. Kendisini mutlu etmek için her şeyi mubah görürken insan nasıl ulaşabilir saadete. Sınırların olmadığı, hudutların yıkıldığı, her şeyin herkese meşru görüldüğü bu zaman dilimini tarife kelimeler bulunmaz, işte buna ‘ahir zaman’ tabiri yakışıyor. Ölümden çok korkup ölümü umursamayan, değerleri bu kadar değersizleştiren, ahlakı tedavülden kaldıran, manayı zerre-i miskal önemsemeyen, kul hakkı tabirini yıkıp geçen o çağ işte bu çağ. Şatafatsız, gösterişsiz, kibirsiz yaşayamayan insan hangi insan. İnsani melekelerini formatlayıp, farkında ya da farkında olmadan zombi alametleriyle donanan bu donanımsız canlı-yaratık kim, koca bir KİM.

Hayat akıyor, doğum-ölüm döngüsü değişmiyor. Değişim de değişmiyor, lakin insan tarifsiz bir hızla değişiyor, fıtrat değişimine uğruyor. Daha fazla lüks, daha fazla ‘ben’, daha fazla pragmatist olan günümüz insanı bencilliğin Nirvana’sını yaşıyor. Bu tespitler arttırılabilir. Ya çare. Çare ne? Durup, ansızın durmak, durup düşünmek, uyurken bile durmayan beyni bir an için durdurabilmek. Bize ne olduğunu fark etmeliyiz. Ne kadar ileri gittiğimizin farkına varmalıyız. Sanki bizim değilmiş gibi hunharca harcadığımız ömrümüzün ne kadar boş eylemlerle tükendiğini görmeliyiz. Daha sakin, daha doğal, daha gösterişsiz, daha içli, daha hisli, daha mahrem hayatlar yaşamamız gerektiğini keşfetmekten başka çaremizin olmadığını görmeliyiz. O kadar hızlı yaşıyoruz ki bir bakıyoruz herkes ölmüş, bir bakıyoruz ki doğum ölümle buluşuyor, hayatın içinde yaşanılanlara bakarsanız herkesin hayatı roman ama hepimizin hayatı manasız, ‘madde tanrıları’ çağında hiçbirimiz hayatın anlam arayışında değiliz. İşte bu bir intihardır. Durup kendimize kendimizi anlatmalıyız, adım adım, milim milim.

‘‘Bir ben var benden içeri’’ , ‘‘kendini bilen rabbini bilir’’ kendini bilmeyenler deminde insan aranıyor, kendisini bu kadar basite indirgeyen ‘‘yaratılmışların en şereflisi’’ olan aranıyor. 2022 daha manidar bir başlangıç olsun mu ömrümüzün akıbetine.