Dolar (USD)
35.25
Euro (EUR)
36.82
Gram Altın
2962.89
BIST 100
9600.64
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Eylül 2016

İki ayrı sistemin, iki ayrı dünyanın savaşı bu!

34 yaşındaki Nathan Rothschild; 1811 yılında Amerika'yı şu sözlerle tehdit eder; "Ya bizim arzu ettiğimiz bankacılık tüzüğü geçirilecek ya da ABD kendisini hiç görmediği şekilde kanlı bir savaşın içinde bulacak!"

Çok geçmedi bir yıl sonra İngiltere'yi de Amerika'yı da aynı bankerlerin finanse ettiği İngiliz Amerikan savaşı patlak verdi. Aynı bankerler/faiz lobisi Fransa ve İngiltere arasında yaşanan meşhur Waterloo Savaşı'nı da finanse etmişti. Lincoln, ABD Merkez Bankası'nın kuruluşuna karşı çıktığı için daha doğrusu dolar basma yetkisinin bir ailenin eline verilmesine razı gelmediği için öldürüldü. Tetiği çeken kiralık katil Jim Walker o anda şöyle haykırıyordu; "Sic semper tyrannis!" Thus always to tyrants! Bütün diktatörlerin sonu böyle olur! Çünkü Lincoln faiz lobisi tarafından diktatör ilan edilmişti. Bakın söz konusu küresel sistem olunca baronlar, Lincoln, Lula da Silva, Abdülhamid, Erdoğan ayrımı yapmıyor!

İzleyenler bilir,1976 yapımı Network/Şebeke adlı filmde şöyle bir replik vardır; "Millet diye bir şey yok, insan diye bir şey yok. Birbirinin içine girmiş, etkileşim halinde ulus üstü para sistemi var.Holdingler var. Biz varız!"

Gelelim yakın tarihe

Geçin bunları, o dönemler bitti diyorsanız biraz daha ilerleyelim. 1. Dünya Savaşı'ndan sonra bölgedeki İngiliz ve Fransız hakimiyetine karşı ABD'nin de devreye girerek Irak petrolleri üzerinde yaptıkları taksimata bir bakalım. Irak petrolleri 1958 ihtilaline kadar %23,75 eşit hisseyle ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda arasında paylaşıldı. %5 hisse de anlaşmaya aracılık eden petrol baronu Caloste Gülbekyan'a ayrıldı. Irak'a da %0 hisse! 14 Temmuz 1958'de Irak'ta baş gösteren ihtilal neticesinde ertesi günü ABD 20 bin askerini Lübnan kıyılarına, İngiltere ise 6.600 askerini Ürdün'e indirmişti. Rusya'nın Çin'in, Mısır ve Suriye'nin Irak'ı desteklemeleriyle ABD çaresiz uzun vadede başka yollar aramaya başladı. Tahmin edersiniz USA Dışişleri Bakanı Kissinger'in "Umarım birbirlerini yok ederler" dediği İran-Irak Savaşı! Kazanan taraf mı? Tabii ki her iki ülkeye de aynı anda finansörlük yapan küresel baronlar.

Saddam'ın sonu nasıldı?

Saddam'ın sonunu getiren ise kardeşleri Vatban ve Barzan, oğlu Uday, eşi Sacide Hayrullah başta olmak üzere Genelkurmay Başkanı, Hava Kuvvetleri Komutanı hatta istihbarat başkanına varana kadar etrafını saran CIA-MOSSAD ürünü Kesnizani Tarikatı'nın ajan faaliyetleri oldu. 200 yıllık bir senaryodan bahsediyoruz. Daha dün Halep'te bir günde 86 sivil masum Müslüman katledildi. ABD, Rusya'yı barbarlıkla suçladı vs. Aynı teraneler... Trajik ama her şey gözlerimizin önünde cereyan ediyor. Üstelik varlıklarını komplo teorisi olarak değerlendirdiğimiz küresel bir akıl tarafından organize ediliyor bunlar. Kudüs merkezli bir dünya devletleri federasyonu tesis edilene kadar bu emellerinden asla vazgeçmeyecekler. Bakınız Trump, başkan olursam Kudüs İsrail'in başkenti olacak diyor! Çünkü sistem bunu vaaz ediyor! Buna rağmen ABD, Hillary'i başkan yapacak. Bir aksilik çıkması durumunda 15 yıl valilik yapan, tam bir Ortadoğu uzmanı ve aşırı İsrail yanlısı Tim Kaine Amerikan politikalarını sürdürmek için hazır bekliyor olacak.

Biz paranoyak değiliz

Şimdi biz üst aklın "Yeni Dünya Düzeni" zorbalığını anlatırken birileri hala Yunan mitolojisinden pasajlar aktardığımızı düşünüyor. Öyle ki bizleri; paranoyak, sürekli üst akıl klişesine sarılarak kendilerini küçük düşüren aptallar olarak görüyorlar. Bu kasıntılı, çok bilmiş tipler düne kadar Rockefeller ve Rothschild gibi baronları fantastik bir filmin senaryosunda adı geçen birer kahraman sanıyorlardı. Bu isimlerin gerçek dünyada yaşayan birer baron olduklarını daha geçenlerde Erdoğan'ın etrafına dizildiklerinde fark ettiler. Düşünün bu isimlerle daha yeni tanıştılar! Ne diyordu ünlü düşünür Etyen; Eğer bir 'üst akıl' varsa Türkiye'yi istikrarsızlaştırabilecek ve Erdoğan'ı çok zora sokacak basit bir adım bulunuyor. Uluslararası kredi kuruluşlarının Türkiye'yi yatırım yapılabilir ülke olmaktan çıkartacak şekilde not indirmesi." Ne diyeyim, kafa bu kadar işliyor!

Korku ve Panik havası

Bakınız son zamanlarda medya aracılığıyla bir korku ve panik havası yaratılmaya çalışılıyor. Tamam, bu gözü kara milleti bir daha darbe olacak diye korkutamazlar ancak bunun psikolojik harp teknikleriyle yapılıyor olması ilginç değil mi? Lakin bir kesimin"üst akıl da neymiş, kadir-i mutlak değil ya bu" diyerek tepki koymalarını da sakıncalı buluyorum. Evet, ne ABD ne de onu 200 yıldır çekip çeviren üst akıl kadir-i mutlak değil lakin ülkemiz de süper güç değil! Öyle Halep'ten çocuk fotoğrafları paylaşarak "bütün dünya buna inansa insanlar el ele tutuşsa" türünden romantik feryatlarınızın bir faydası yok. Kaldı ki öyle bir dünya da yok. Gerçekçi olalım. Tedbiri de elden bırakmayalım. Çünkü bu sahici mücadelenin önünü açar. 15 Temmuz'dan beri söylediğim bir şey var. Ne yazık ki biz hala düşmanımızı tanımıyoruz. Onların 200 yıllık emellerini hep komplo deyip geçiştirdik. 15 Temmuz'u dünyaya anlatamadık. "Anlayan mı var" diyerek hala dünyanın vicdanlı insanlarını, halklarını ıskalıyoruz. İyi de bu Türkiye'nin tek başına işin içinden çıkabileceği bir cendere değil ki!

Üstelik üst aklın son 3 yıldır yeni sosyoloji karşısında çaresiz kaldığı şu kritik dönemlerdeu2026 Üstelik Allah'ın bu millete bir lütfu olan dünyanın en kaliteli liderini bulmuşkenu2026