İki Armağan
Üniversitelerimiz mükemmel çalışmalara zemin olmaya devam ediyor. Önümde kıymetli iki armağan duruyor: Türk Edebiyatında Kitap, Kütüphane ve Okuma Kültürü ile Okuma Kültürü ve Kütüphaneler. İki eserin editörü de Mehlika Karagözoğlu Aslıyüksek. Haftalardır bu hacimli kitapları okuyorum. Hece Yayınları’ndan çıkan ilk eser 656, Hiperyayın’dan ulaşan kitap 396 sayfa.
Marmara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nde Öğretim Üyesi olarak görev yapan genç akademisyenimiz, azimli ve çalışkan. Her iki kitabı okurken çok not aldım, derkenarlar çıkardım. Hepsinden bahsedecek olsam bu yazının sınırını epey zorlar. Mecburen, muhtasar söz edeceğim.
Türk Edebiyatında Kitap,Kütüphane ve Okuma Kültürü’ndeki şu zarif ithafa bakar mısınız: “Okunmak ve okutmak için yazarak Türkiye’nin okuma kültürü idealini yaşatan Türk edebiyatının tüm yazar ve şairlerine…” Prof. Dr. M. Fatih Andı Hoca’nın “Okumaktan İçeri Okumak’lar” sözü, eserin özünü yansıtıyor. Üniversitelerimizde hocalarımızın ne kadar kıymetli talebeler yetiştirdiklerini de görüyoruz. Aslıyüksek‘Ön Söz’de, “Üniversite ikinci sınıfta ülkem için bir ideal olarak gönlüme düşen okuma kültürü ile hayatımda hep var olan, sevdiğim, sarıldığım edebiyat… İkisini bir araya getirme fikri gerçekleşmek için doğru zamanı bekleyen bir rüyaydı zihnimde.” Mehlika Hanım’a bu ‘sadık rüya’nın gerçekleştiğini ve kültürümüzün seçkin eserlere kavuştuğunu söyleyeyim. Üniversitelerimize habire laf atanlar, bu eserleri görse yüzleri kızarır mı, sanmam. Zira cahile laf anlatmak zor. Editörümüzün şu tespiti çok önemli: “Şairler, yazarlar, edipler ne kadar önemli düşünceler, ne kadar asil duygular hakkında yazarlarsa yazsınlar, yazdıklarının kitlelere ulaşabilmesi,söylediklerinin anlaşılabilmesi için toplumun bunları okuması gerekir.”
Eser dört bölümden meydana geliyor. Birinci kısım “Dönemler Ekseninde Okuma Kültürü” başlığını taşıyor. Burada Hanifi Vural, Dursun Ali Tökel, Mesut Koçak, Abdullah Uçman, Hilmi Uçan ve Cemile Odunkara’nın yazılarını okuyoruz. İkinci bölümde “Türler ve Mecralar Ekseninde Okuma Kültürü” bizi karşılıyor. Yunus Emre Özsaray, Serhat Demirel, Şaban Sağlık, Turgay Anar, Erol Yılmaz, Çiğdem Özay, Nihan Temiz, İnci Önal’ın emeklerini görüyoruz. Hikâye, şiir, mahfiller, edebiyat dergileri işlenen konuların bazıları. “İsimler Ekseninde Okuma Kültürü”nde Nahit Sırrı Örik, Nurullah Ataç, Cahit Zarifoğlu, Mustafa Kutlu ve Selim İleri’ye özgün bakışlar var. Son kısım “Eserler Ekseninde Okuma Kültürü” serlevhalı. Burada da edebiyat ve okuma kültürü merkezli araştırma/inceleme yazıları gözümüzü ve gönlümüzü okşuyor.
Okuma Kültürü ve Kütüphaneler bir başka hazine. Eserin ‘sunuş’unda Prof. Dr. Ahmet Oğuzİçimsoy, “Okuma uğraşında günümüz taşıyıcısı olarak kitaplar çok önemli bir işleve sahiptir.” diyor. Elhak doğru. Peki talebesi Aslıyüksek ne diyor ‘Ön Söz’de? Zihnine yerleşen ve gönlüne düşen “Kütüphaneler, hoşgörünün ve düşünce özgürlüğünün merkezleridir.” sözünü el feneri ederek ışıklı yolda ilerliyor. İşe başlarken aklından çıkarmadığı, kendi ifadesiyle ‘yıllarca diline pelesenk olan’ “Bu dünya kütüphaneler ile kurtulacak” cümlesinin mihmandarlığında, sağlam yürüyüşünü sürdürüyor. İyisi mi biz, meramını yorumlayacağımıza kendisinidinleyelim: “İyi kütüphanelerin ve okuma kültürünün yaygınlaşması içinbizler okuyacak, yazacak ve her ortamda anlatacağız.Genç meslektaşlarımız kütüphanelerde yüreklerini ortaya koyarak çalışacaklar.Toplumumuz gitgide bilinçlenecek ve daha iyi bilgi hizmetleri talep edecek.Her semtte hem göz hem gönül aydınlığı veren cıvıl cıvıl,zengin kütüphanelerimiz olacak. Ve doğan her yeni gün, daha güzel bir dünyaya uyanacağız.” “Kütüphanenin TemelUnsurları Ekseninde Okuma Kültürü”, “Kütüphanecilik Hizmetleri Ekseninde Okuma Kültürü”, “Dijital Okuma Kültürü” ile “Okuma Kültürü ve Toplumsal Konular”, eserin dört bölümü.
Aziz okuyucu bu eserleri hararetle tavsiye ediyorum. Edebiyatımızı sevdirmede, okuma kültürünü kazandırmada bize yeni ufuklar açıyor her ikisi de. Kıymetli düşünceler ve hisler meşheri ile karşı karşıyayız. Burada sadece vitrindeki cevherlerden, mücevherlerden bahsediyorum. Henüz içeri girmedik. İlk fırsatta okunacak eserlere dikkat çekiyorum. Hani atalar sözünde geçer ya, “Sözün tamamı deliye söylenir.” diye. Azımızı çoğa say aziz kari. Kitap ve edebiyat tutkunu Mehlika Karagözoğlu Aslıyüksek, üniversitelerimizde nasıl mümtaz akademisyenler yetiştirildiğine dair iyi bir örnek. Üstün emekleri için kendisine teşekkür ediyorum. Tabii bu eserlerde ‘göz nuru’ makalelere imza atan yazarlarımıza da müteşekkirim. Türk edebiyatına ve kütüphanecilik dünyamıza değerli bilim insanlarını kazandıran hocalarımıza şükran borçluyuz. Okuyan, araştıran, düşünen, yazan, sonra bu gayretlerini kitaplaştıranlar sağ olsun, var olsun. Hepinizin eline, diline, kalemine ve yüreğine sağlık. Bilirsiniz elbette, ecdadımızın bu duası,pek güzeldir ve revaçtadır: “Ömrünüze bereket!”