İhtimal
ABD Başkanlık seçimini TRUMP kazandı. Üstelik Kongrede ’de
üstünlüğü sağlayarak, yeni döneminde eli de bir hayli kuvvetlenmiş oldu. Peki,
kimilerine göre dünyayı pozitif yönde değiştirmesi umulan Trump, “gerçekten de
beklentileri karşılayacak mı” derseniz? Orası tam bir MUAMMA. Niçin mi? Gelin
ihtimalleri birlikte analiz edelim…
Trump’un seçimlerden evvel “SAVAŞLARIN SON BULACAĞI” vaadi, elbette
ki olumlu karşılandı herkes tarafından. O nedenle de küresel ekonominin, iyiye
gideceğini değerlendi bazı otoriteler. Yalnız Trump’un İLK DÖNEMİNE bakarsak,
meselenin tam manasıyla öyle olmadığını kavramak mümkün. Kaldı ki geçmişte ABD
ekonomisini koruma amaçlı bir yol izleyen Trump’un, bu dönem piyasaya aşırı
sürülen DOLAR’ın bir bölümünü İMHA ETMESİ,
bir bölümünü de Amerika’ya GERİ ÇEKMESİ sürpriz olmayacaktır. Haliyle bu
hareket sebebiyle de, doların küresel DEĞERİNİN ARTMASI kuvvetle muhtemel
seyredecektir. Böylece petrol dahil dolara endeksli ham maddelerin maliyeti de YÜKSELECEĞİNDEN,
buna bağlı ürünlerin bir reaksiyon göstereceğini kesinlikle yadsımamak gerekir.
Bir diğer husus da Rusya-Ukrayna Savaşı özelinde, cereyan
edecek malumunuz üzere. Trump’un önceki dönem Rusya ile olan diyaloğunu
hatırlarsanız, bu savaşı bitirmesi çokta imkânsız değildir aslında. Zaten
Pasifik’ e yoğunlaşması için başka bir seçeneği de yok. Lakin bunun NİTELİĞİ çok
önemli. Şayet Trump, Rusya’nın ele geçirdiği yerleri, RUS YÖNETİMİNE BIRAKMAYA dönük
bir teklifle gelirse ki bu ihtimal çok yüksek, bu sefer “Ukrayna’nın
parçalanmasını ve Zelensky’yi bekleyen kötü akıbeti” konuşacağımız kesin. Tabi
geri kalan Ukrayna topraklarının, AB üyeliğine alınmaması için hiçbir engel
kalmaması da cabası.
İsrail’in giriştiği bölgesel fitnede ise mesele biraz farklı
görünüyor. Zira KUDÜS’ün bir önceki Trump Başkanlığında, İsrail’in başkenti
olarak tanınmasının çok şey ifade ettiği açık. Buna Trump’un kamuoyuna düşen
bakanlarını da eklersek, KATIKSIZ İSRAİL YANLISI bir politika izleyeceği kati
surette şüphe kaldırmayacaktır. Keza Trump’un atayacağını açıkladığı yeni
İsrail Büyükelçisinin; “İsrail'in Batı Şeria'yı egemenliği altına alması”
gerektiğini savunması da bunu bariz ispatlamakta. Ancak Trump’un hemen İran’a
abanmayacağı, ilk aşamada yaptırımlarla ilerleyeceği ve İran bahanesi ile
Suud’u MADDİ OLARAK tokatlayacağıysa nereyeyse muhakkak.
Gelelim konunun, bizi yakından ilgilendiren tarafına… Elbette
şimdiye kadar olanların, Devletimizi bir şekilde etkileyeceği aşikâr. Fakat
Trump’un K.Irak ve K. Suriye^deki PKK/YPG terör örgütüne olan bakış açısının,
bölgede BÜYÜK KIRILMALARA yol açacağı da net. Bu perspektifte, “sanki
diğerlerinden (Obama, Biden) farklı mı olacak” diye sorabilirsiniz doğal olarak?
Haklısınız da sayılmazsanız. Çünkü söz konusu olan, “ABD MÜESSES NİZAMININ” değişmez
politikalarından başka bir şe değil. Bunun için de sadece K.Irak Kürt
Yönetiminin, 2017 de yaptığı “bağımsızlık referandumunda”, KİMİN ABD BAŞKANI
OLDUĞUNA BAKMAK YETERLİ. Hatta o dönem defalarca Suriye’den asker çekeceğini
ifade eden Trump’un, bırakın çekilmeyi YPG’ye tırlarca silah sevkiyatını
sürdürmesini ise daha saymıyorum bile.
Anlayacağınız Trump Yönetiminde, bazı FİİLİ DURUMLARLA yüzleşeceğimiz
tartışılmaz konuma sahip. Özellikle Ukrayna mevzusunda Rusya’ya jesti
karşılığında, “Çin’den uzaklaşmasını ve Türkiye’ye YPG konusunda taviz
vermemesini” isteyeceğini hesaba katmak şart. Tabi KOLTUĞA OTURUNCAYA KADAR
FARKLI GELİŞMELER OLURSA, ona göre politika geliştirmesi de muhtemel. Bu
minvalde Ukrayna, ABD füzeleriyle Rusya’ya saldırıp savaşı büyütür mü,
göreceğiz? Ama her halükarda Devletimizin
sınır ötesi harekâtlara başlayarak, BÖLGEDE LEHTE BİR FİİLİ DURUM OLUŞTURMASI beklenebilir.
Gerçi Devletimiz her ihtimali değerlendiriyordur. Bunda bir tereddüdümüz de
bulunmuyor. Bizimkisi sadece bir öngörü. Yoksa 20 Ocak’a kadar, neler olup
biteceğini kim bile bilir ki!?