İhtimal
Dünya kritik bir evreden geçiyor. Zaten epeyce bir
süredir bu gidişatın, 2. Dünya Savaşı öncesi döneme benzediği çoğumuzun malumu.
Belki de BİR AKIL, “KÜRESEL BİR HERCÜMERÇ” ile yeni düzenin kurulmasını
hızlandırmak istiyordur, kim bilir? Zira geçmişte Pandeminin giriş, gelişme,
sonuç serüveninin HALA BOŞLUKLARLA DOLU olması, bu noktada insanın aklına deli
sorular getirmiyor değil. Hatta her şey rayına girmeye başladığında, makul bir
yol bulması gerekenlerin, aksine Zelensky’i Rusya ile alenen SAVAŞA İTMESİYSE oldukça
manidar. Nitekim devasa artan enerji fiyatlarının (elektrik, doğalgaz, petrol)
Pandemi dönemindeki açmazlarla (kaos, tedarik zorluğu, enflasyon…) çarpan
etkisi yaparak, birçok ülkede hayatı nasıl olumsuz etkilediğine (hayat
pahalılığı, huzursuzluk…) bu vesileyle yakından şahitlik ettik. Derken birde
bunun üzerine İsrail’in hedef ayırmaksızın giriştiği katliamlar da eklenince, tedirgin
olmamak için hiçbir engel kalmadı insanların zihninde. Çünkü bu tablonun BÖLGESEL
YAYILIM tehlikesini beraberinde getirdiği gibi, ARZ-I MEVUD temelinde
biçimlendiği itirafı da fazla söze hacet bırakmadı.
Hal böyle olunca büyük savaşın tarihi, yeri ve
tarafları hakkında, herkesin bir takım çıkarımlar yapması gayet doğal aslında. Bu
minvalde eldeki verileri tarih, strateji ve vicdan ile yorumlayanlara bir lafımız
olmaz/olamaz da. Kaldı ki takip ettiklerimiz de mevcut bunların içerisinde. Lakin
bunu FARKLI EMELLER için kullananların olabileceğinin de, göz ardı edilmemesi
elzem. Belki de o yüzden DIŞARIDAN Nostradamus yâda Baba Vanga adıyla servis
edilen kehanetlere, CİA ve benzeri teşkilatların PARMAĞI OLABİLECEĞİ için
ehemmiyet vermedim çoğu zaman. Egemenlerin “HER ŞEYİ BİZ YÖNETİYORUZ”
propagandasını yapan, belli DERGİ KAPAKLARINA itibar etmekten de daima kaçındım.
Yanlış anlaşılmasın sakın! Uluslararası kurumların başında adamları olduğunu,
medya ile bağlantılarını, küresel para sistemine hükmettiklerini ve bazı
ülkelerde kendilerine hizmet edecek kişiler devşirdiklerini… zaten bilmeyenimiz
yok. Fakat bu durumun, “her şeye güçleri yetecek” manasını taşımadığı da aşikâr.
Şayet öyle olsaydı şimdiye kadar MÜSLÜMANLARA ve dahi TÜRKLERE, NE İÇECEK BİR
DAMLA SU, NE DE YAŞAYABİLECEK BİR AVUÇ TOPRAK bırakmayacaklarını kim inkâr
edebilir ki?
Özetle şuan yaşananlara geniş çerçevede baktığımızda,
büyük bir savaşın tetiklemesi muhtemel görülebilir ilk etapta. Ancak farklı bir
bakış açısıyla, bunun TERSİ İHTİMALLERİ de kati surette yok sayamayız. Mesela Devletimizin
başından beri sergilediği diplomatik çabanın, Dünyada Filistin lehine bir KAMUOYU
OLUŞTUĞUNUN hakkını vermek lazım. Şu sıralar sıkıntılı günler geçiren Avrupalıların
da, liderlerinin aksine ayaklanarak bu hususta bir BASKI ARACI oldukları
yadsınamaz. Keza tüm bunların arkasına İsrail’in Gazze’de MADARA olması ve kendi
askerlerince “ANNİBAL PROTOKOLÜ' itirafı da gelince, içerdeki muhalif
hareketlenmenin başka bir iklimi doğurduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla hadise,
Batılı liderlerden ÇATLAK SESLER yükselmesi ve Biden’ın; “NETANYAHU’NUN
DEĞİŞMESİ GEREKİYOR" ifadelerine kadar ulaştı malumunuz üzere. Zira ABD’de
yaklaşan seçimlerde, Filistin konusunun belirleyici olacağını bilmemeleri imkânsızdı.
Tabi ki Ukrayna meselesinin de… O sebeple ister zorunluluk deyin isterseniz de
kendi çıkarları, ABD’nin ÜÇ VAKTE KADAR NETANYAHU VE ZELENSKY’ İ GÖNDERME
İHTİMALİ hiç abartılı olmayacaktır kanaatindeyim. Peki, “yerlerine
getirilecekler çok mu iyi olacak” derseniz? Bunu kimse iddia edemez elbette… Öyle ki fitne odaklarının uygun bir anı
kollayacağı, kesinlikle şüphe kaldırmaz. Ama olası bu FLU SÜREÇTE, kalıcı çözüm
adına bize her zamankinden daha çok FIRSAT doğacağı net. Anlayacağınız tek düze
düşünmemek gerekiyor kısaca. Neticede farklı ihtimaller de söz konusu. Hem de
küreselcileri ters köşe edebilecek seviyede… Ne diyelim! Bekleyip görelim.
Bakalım zaman kimi haklı çıkaracak?