Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Haziran 2021

​İhsan Kurt

“Bu salgının bir faydası olmuş mudur?” diye sorulursa şöyle cevap vermek isterim: Galiba biraz özümüze, değerlerimize, ailemize, yakınlarımıza, dostlarımıza dönmeye başladık. Daha vefalı olduk. Kendimizi muhasebeye çekiyor, özeleştiri yapıyoruz artık. Ömrün aslında sanıldığı gibi o kadar da çok uzun olmadığını, hayatın kıymetini daha iyi bilmemiz gerektiğini fark ettik. Eh bu da kıssadan hisse, dersten ibret, zarardan kazanç, kahırdan lütuftur. Ben yeryüzündeki bütün insanların manevi ve dinî değerlere şimdi daha çok sarıldığını düşünüyorum. Sonuçta gözle görülemeyen küçücük bir mikrop bizi tehdit edebiliyor, hepimizi alıp götürebiliyor.Cenabı Allah cümlemizi korusun.

İhsan Kurt Hoca benim son yıllarda tanıma bahtiyarlığına eriştiğim hakiki bir yazar, kıymetli bir gönül insanıdır. Kendisi Ankara’da oturuyor ve zaman zaman İstanbul’a gelip sevdiklerini ziyaret ediyordu. Başkentte en iyi dostu aziz şairimiz Abdurrahim Karakoç’tu, İstanbul’da ise Sadettin Kaplan ile muhabbeti iyiydi.Her ikisi de ebedî âleme doğru yola çıktılar. Çok vefalı olan İhsan Bey, Karakoç hakkında seçkin bir biyografi kitabı hazırladı. Anonim Yayıncılık’tan çıkan eseri dostlara tavsiye ediyorum. Kimbilir, belki Sadettin Kaplan için de bir kitap yazıyordur. Kendisi de şairdir ama sadece şiir yazmaz İhsan Hoca. Nesir kitapları daha ziyadedir. Bugüne kadar dördü roman, ikisi şiir olmak üzere deneme, inceleme, araştırma, biyografi türlerinde toplam 40 kitabı neşredildi.

Geçenlerde benim de kitaplarımı yayımlayan Akıl Fikir Yayınları’na uğramıştım. Yayınevinin Yönetmeni Fatma Ersem Yargıcı Hanım çıkışta bana yeni çıkardıkları iki kitabı uzattı. Yazıya Yolculuk ve Kent Yalnızlıkları. Kapakları güzeldi. Asıl önemlisi bu iki eser yukarıda bahsettiğim İhsan Kurt’a aitti, sevindim. Fatma Hanım’a, “İhsan Bey değerli bir yazar ama ne yazık ki Ankara’da ikamet ettiği için eserleri düzenli biçimde bir yerden çıkmıyor. Keşke bütün kitaplarını yayımlasanız.” dedim. Yargıcı, müjdeyi hemen verdi: “İhsan Kurt İstanbul’da, buraya yerleşti.” Bu haber, beni çok mutlu etti. Artık yazarımızı daha çok görüp sohbetlerinden istifade edecektik. Üstelik kitapları da daha muntazam şekilde neşredilip dağıtıma verilecek, okuyucularına ulaşacaktı.

Eve gelir gelmez hemen kendisini aradım: “Ağabey İstanbul’a hoş geldin!” Sesi iyiydi, “Hoş bulduk.” dedi. Telefonda biraz sohbet ettik. Eskiden İhsan Hoca İstanbul’a geldiğinde bildiğim kadarıyla üç yere uğrardı: ESKADER, TYB İstanbul ve Kubbealtı. Vakfa geldiği zaman uzun uzadıya dertlerimizi konuşur, meselelerimizi müzakere ederdik. Ayağı bu mübarek toprağa bağlı, yüreği ezana ve bayrağa sevdalı, örnek bir münevverle dertleşmenin bahtını ve bahtiyarlığını yaşardım. Onu pürdikkat dinlerdim.

Hayatı maarife hizmetle doludur ve binlerce talebe yetiştirmiştir. Yozgat Akdağmadeni ilçesinde 1953’te doğan yazarımız, Sivas Eğitim Enstitüsü’nü ve Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’ni bitirdi. Askerlik görevini tamamladıktan sonra GaziÜniversitesi SosyalBilimlerEnstitüsü’nde “Eğitimde Psikolojik Hizmetle” alanında yüksek lisans tezi yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın çeşitli kademelerinde öğretmenlik ve idarecilik görevlerinde bulundu. Gazi ve Selçuk üniversitelerinde öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra 2002 yılında Selçuk Üniversitesi’nden emekli oldu. Sonra kaleme sarıldı.

PekiYazıya Yolculuk ve Kent Yalnızlıkları’nda ne var? Bu iki eserde hüznümüz, neşvemiz, irfanımız, medeniyetimiz, inanç ve tefekkürümüz var. Değişen şehir hayatı ve geleneklerimiz var. Yazarın sorumluluğu, edebiyatın rolü, şiirin etkisi, taşralı olmanın zahmeti var. Edebiyatın insana ve hayata kattıkları, öz kavramlarla düşünmenin önemi var. Kent yalnızlığını buluyoruz sayfalar arasında, şehrin ve yağmurun sesini dinliyoruz. Alıç ağacını seviyor, kaybettiğimiz ariflerimize ağlıyoruz. Bâbıâli’de bir çay içmenin keyfini tadıyor, mektuplara olan hasretimizi gideriyoruz. Sanatı, aşkı, vefayı, dostluğu, iyiliği, türküleri, sılayı, gurbeti, velhasıl cümle yaşadığımız veya yaşamaya özlem duyduğumuz güzellikleri görüyor, tadıyoruz. İhsan Hoca bizi yaşadığımız dünya hayatının tantanasından ve gündelik telâşın gürültüsünden kurtarıp daha huzurlu iklimlere ve nezih yolculuklara çağırıyor. Mükellef bir fikir ve edebiyat sofrasına davet ediyor. Bu davete icabet etmek, bu kutlu sofraya oturmak gerek. Zira son bir yılda bir hayli yorulan ruhumuzun, bu manevi gıdalara ihtiyacı var.