Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Nisan 2024

​İhsan Işık

İsmiyle müsemmaydı, ‘ihsan’ etmeyi severdi. Bir ömre mal olan bilgisini, birikimini cömertçe herkese dağıttı. Soyadı ‘ışık’tı. Aydınlıktı, parlaktı, edebiyat, fikir ve biyografi dünyamızı eserleriyle ısıttı. 4 Mayıs 1952 tarihinde Diyarbakır’da doğdu, uzun yıllar Ankara’da yaşadı. Ömrünün son deminde yerleştiği Gebze’de 6 Nisan 2024 cumartesi günü ‘davet’e uydu, dünya misafirhanesinden ayrıldı.

Hezarfendi, yani çok yönlüydü. Şair, yazar, filolog, bürokrat, STK yöneticisi, genel müdür, gazeteci, ansiklopedi yazarıydı. Hizmetleri ziyade ama en çok, devasa ansiklopedileri ile hatırlanacak. Pazar günü Gebze’de Mehmed Âkif Ersoy Camii’nde kılınan ikindi namazından sonra Osman Yılmaz Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Farklı türlerde pek çok esere imza attı: Peygamberimizin Hayatı, Dört Büyük Halife, Üstad Said Nursi, Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, Ankara Şairler ve Yazarlar, Diyarbakır Ansiklopedisi, bilim ve Düşünce Tarihimizde Ünlü İsimler, Şiirler, Kültürümüzün Kimliği, Sömürgeciliğin Çağdaş Boyutları. Tek başına en zor işin üstesinden gelir, onlarca ciltlik ansiklopedileri kültür hayatımıza kazandırırdı.

1990’da neşrettiği küçük ebatlı Yazarlar Sözlüğü kitabını, büyüte büyüte 11 ciltlik büyük boy Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi’ne dönüştürmüştü. Havsalanın alamayacağı bir çalışma azmine, cehdine ve gayretine sahipti. Şiirleri bestelendi, eserleri dünya dillerine çevrildi. Çeşitli kurum ve kuruluşlardan ödüller aldı. Tek başına bir müessese, bir enstitü gibi çalışırdı. Allah vergisi muhteşem bir kapasiteye sahipti.

Ankara’da iken telefonla irtibat hâlindeydik. Gebze’ye yerleştikten sonra müşterek dost mahfillerinde buluşur görüşürdük. Samimiyetiyle gönüllerde taht kurmuştu. Kitap fuarlarında ayaküstü konuşurduk. Koronavirüs’ten önce Yeni Dünya Vakfı’nda “Bâbıâli Enderun Sohbetleri”ne davet etmiştim. Kırmayıp gelmişti. Renkli sohbetiyle dinleyenleri mest etmişti. Âdeta bütün hayatını, yazı serüvenini, faaliyetlerini, eserlerini anlatmıştı. Bir veda konuşması yapar gibi hüzünlüydü. Unutulmaz bir akşam olmuştu bizim için. Sonra araya salgın girdi. Artık sadece telefonla görüşüyorduk.

Son zamanlarda rahatsızlanmıştı. Bir görüşmemizde, “Mehmet Nuri kardeşim artık kitaplarımda ilgilenemiyorum. Bir yayıncı bulabilir misin?” diye sormuştu. Araştırdım, olmadı. “Kitaplarımın satışını yapacak bir dağıtım evi var mı?” sualine de müspet cevap bulamadım. Salgından sonra yayıncılar alanı daraltmıştı. Kitapları az basıyor, depo tutmuyorlardı. Yazık ki elindeki kitapları dağıtamamıştı. Hâlbuki iğneyle kuyu kazarcasına, denizlerden deryalardan ince mercan toplarcasına o nadide eserleri vücuda getirmişti. Türkiye’de Biyografya’mızın gelişmesinde en büyük payın sahibiydi. Nice unutulmuş, kenarda kalmış şair/yazarları tespit etmiş, hayat hikâyelerini kitaplara almıştı. Bu sahadaki aşılmaz statükoyu yıkmış, vesayeti bitirmişti. Kıymet bilenler, yaptığı muazzam işin farkındaydı.

Kültürde, sanatta, edebiyatta meşhur, çeşitli alanlarda da ünlü olan on binlerce biyografiyi toplamak kolay mı? Bunun zorluğunu bir gün kendisine sorduğumda gülümseyerek, “Ben yalnız değilim ki? Pek çok gönüllü yardımcım var. Mesela sen. Sen de hayatta olan veya vefat etmiş birçok şair, yazar ve sanatçı hakkında yazılar yazıyorsun. Ben de bunlardan yararlanıyorum.” demişti. Bir ara bazı şahsiyetler hakkındaki yazılarımı ona yollamıştım. Kitaplarımdan da iktibaslar yapıyordu. En güzeli, çalışmalarında tüm kaynaklardan bahsediyordu.

Pırıl pırıl dört evlat yetiştirdi, büyük oğlu Yûnus ile görüştüm, taziyede bulundum. Hayrülhalef, örnek bir evlat, tıpkı diğer kardeşleri gibi. Babasının emanetlerine sahip çıkacaklardır. Biyografya.com sitesini sürdürecek. Aile, yitirdikleri değerin farkında. Ama hepimize büyük görev düşüyor. Diyarbakır’a ve Ankara’ya mükemmel ansiklopediler armağan etmişti. Bu iki şehrimizde adı okullara, kütüphanelere, kültür merkezlerine verilmeli. Kadirbilir bir yayınevimiz, yazarımızın eserlerini külliyat olarak yayımlamalıdır. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri de, ansiklopedilerinden okullarımıza, kütüphanelerimize aldırmalıdır.

Biz vefalı bir milletiz, elbette İhsan Işık’ın aziz hatırası unutulmayacak, mütebessim siması kaybolmayacak, hizmetleri her daim anılacaktır. Örnek bir şahsiyet olarak gönüllerde yaşamaya devam edeceği kesin. Hazırladığı ansiklopedilere biyografileriyle giren şairler, yazarlar, sanatçılar, Bibliyografya.com sitesini her vakit ziyaret eden meraklılar, sohbetlerinde bulunanlar, sadık okuyucuları, dostları onu şükranla, rahmetle, hürmetle yâd edecek, “Fâtiha”larını, “Yâsin”lerini esirgemeyeceklerdir. İnanıyorum ki Gebzeliler de topraklarında yatan “Asrımızın Ali Emirî Efendisi”ni muhabbetle hatırlayacak, hizmetlerini çocuklarına anlatacaklardır. Cenabı Allah, gani gani rahmet eylesin. Kabri nur, mekânı cennet, menzili mübarek, makamı yüksek olsun. Ailesine, dostlarına, sevenlerine, edebiyat/sanat camiasına başsağlığı ve sabır diliyorum. Çok sevdiği şairimiz Yahya Kemal gibi söyleyelim: “Evvel giden ahbaba selam olsun erenler!” Bütün okuyucularımın mübarek Ramazan Bayramı’nı kutluyorum.