Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 May 2023

​İhmal edilmiş sesler korosu

Hepimizin içinde sahne almak için bekler; "İhmal Edilmiş Sesler Korosu"... Böyle seslerin kendini duyurması için sahne açmak ise gecenin işidir. İşte tam da bunu ifade eden bir eser küçüklüğümüzde dilimize sarılmıştır. Gönlümüz olacak kadar.

Oldukça eskidir bu şarkının dilime yerleşmesi... Kaderim olacak kadar.

"Gece sessiz ve karanlık yine her şey uyumuş/

Bilirim hiç susmayacak kalb i viranımdaki kuş"

O kuşun ne olduğunu düşünürüm yıllarca. Kalbim kılığına girmiş bütün insanlık, insanlığın derdi. Derdim midir yoksa demiş durmuşumdur. Bu bir yandan en ileriyi yakalarken bir yandan viranlaşan bağda…

Çok gürültülü, çok patavatsız bir çağdan geçiyor olduğumuz halde hiç susmadı o kuş. Belki kimi zaman ölüyor, ölümüne ötüyor.

Her gün bir başka şekilde, daha çok hüzünlü ve kimi zaman da kısa neşelerle susmuyor. Hep kendince çırpınan, kendi gibilere açılan, anlayamadığı kaygısızlığa, k"ah"k"ah"aya bunu duyurmaya çabalayan, gecenin/ dinginliğin bahçesinde kederli ötüşleri yükselen,

sıradan telaşlarda kaybolma oyunu oynayan, bir kırık dalda hıçkıran, en çok ta yutkunan

ve kendi ömrüne vakti olmayacak bir cankuş.

Derken zaman ışır. Adı gün olur, gündüz olur.

Sabah sabah bir serçenin kaderciği önce bizim pispasın* patilerinin, sonra da benim ellerime düştü. Pispas onun ağzından sağ salim kurtarılan serçeyi ısrarla "O benim hakkım! Namusumla, emeğimle bizzat ben kazandım!" diyerek geri istedi.

Süt verdim surat astı.

Mama verdim görmezlikten geldi.

"O benim" dedi.

Serçenin kaderciğini özgürlüğe bıraktım. Bi’ uçuşu var… Pispasın sümüğü aktı. Amma da bakakaldı.

Kimlerin ellerinde, kimlerin kaderleri, tıpkı bu masumun kaderi gibi durmakta diye düşündüm.

İçimden memleketim geçti. Memleketimin uzun vadeli bağımsızlık savaşı... Getirildiği son nokta. Katedilen onca mesafe ve tam da daha ileri ataklar yapacak sıçrama tahtasına çıkmışken gerisin geriye götürülme endişesini derinden hissettim. Küresel güçlerin gönüllü oyuncağı olacak yerli hainler, ah bizim memleketli acizler, sığıntı kimliksizler geçti gözlerimin önünden. Sonra uzak sevgiler, uzak merhametlerle çeşit çeşit halklar geçti. Mültecilere dedim ki içimden: "Daha düne kadar biz de kendi ülkemizde birer sığıntı gibiydik..." Hemen unuttum bizi ve saçı taranmamış, saçı tokalanmamış minik kızlar geldi gözlerimin önüne. Elleri oyuncak yüzü görmemiş küçük oğullar geçti içimden… Her coğrafyayı bir kere de ölümüyle, acılarıyla değil akan nehri, çay bahçesinde aşık olunan kaleleriyle hatırlamayı ne kadar özlediğimizi fark ettim. Belki bunun için de dedim. Belki bunun için sadece!

Zalimlerin ellerini/kudretlerini, güçlerini halkların kaderlerini sıkamayacak hale getirmeliyiz dedim içimden.

Ki sözüm ona barış ortamlarında, kendi seçeneksizliğini dayatmak suretiyle insanın insana kader biçme hakimiyetini bitirmeye vakit kalsın.

*Pispas: sokak kedilerine verdiğim özel isim. Mispas veya Paspas şeklinde versiyonları olan özel bir dil. Sokağı ve özgürlüğü de çağrıştırıyor.