İhanetin göbeğinde yer almak
“Hor ve zelil olmak”, “Arkadan vurmak” ,“Göstermesi gereken bağlılığı göstermeyip vefâsızlık etmek”, “Aralarında evlilik veya aşk bağı bulunan kadın veya erkekten birinin başka bir erkek veya kadınla ilişki kurması, sevdiğini başkası ile aldatmak” ,“Hor ve hakir görmek, küçümsemek”, “Arkadan vurmak, alçaklık, hâinlik etmek” , “Vefâsızlık etmek” gibi anlamları olan ve kişiler arasında olduğu kadar siyasi tarihimizde de çokça gördüğümüz bir kavramdır ihanet.
Osmanlı Devletinin parçalanmasının temelinde vardı ihanet. Yıllarca güven ve emniyet içerisinde yaşadıkları Osmanlı Devletini arkasından vuranların ihanetlerini gördük.
Yüzyıllarca dünyaya adaletiyle hâkim olmuş Osmanlı hanedanına mensup kadınları ve hatta ölenlerin bile kemiklerini memleketten atmak için canhıraş bir şekilde uğraşan, haysiyetten, şereften, merhametten ve şefkatten yoksun mebusların ihanetlerini gördük.
Askeri darbeye zemin hazırladıktan sonra hükümeti devirerek kendi başbakanlarını kendi elleriyle asan, demokratik bir seçimle işbaşına gelmiş hükümeti meşru yollarla yıkamayınca postallara sarılan demokrasi düşmanlarının ihanetini gördük.
Devletin ülkeyi koruması için en yüksek maaşlarla istihdam ettiği; ancak eline verdiği silahı şahsi menfaatleri ve ideolojileri uğruna seçilmiş hükümete çevirip milleti sağ sol kavgası ile birbirine düşürüp, sonra da demokrasiyi koruyorum pozlarıyla idareye el koyup masum insanları hücrelerde süründüren, bir kısmını da darağaçlarında ölüme götüren, Hak ve halk düşmanlarının ihanetlerini gördük.
Hükümet kurmak için ihtiyaç duyulan milletvekillerini motel köşelerinde bakanlık vaadiyle satanların, kendi uydurduğu irtica saçmalığı ile asıl niyetleri dini ve dindarları yok etmek olan toplum mühendislerinin, halkın oyuyla demokratik yollardan seçilmiş meclislerin kapısına darbelerle kilit vuranların, yüzlerce, binlerce insanın suçlu veya suçsuz, ama yargılanmadan, hukukun önüne çıkarılmadan, kimin emri verdiği belli olmadan, faili meçhul bir şekilde öldürenlerin, milleti Din ve Laiklik, Cumhuriyet ve Demokrasi, Türk-Kürt sorunu, Alevi-Sünni meselesi, Ermeni sıkıntısı, başörtüsü zulmü ile bölmeye çalışanların, demokrasiye, millet iradesine darbe vurup idareyi ele alan askeri cuntayı, postallarını öpercesine heyecanla tebrik edenlerin, Kemalizm perdesi arkasına saklanılıp her türlü melanete Atatürk’ü paravan yapanların ihanetlerini gördük.
27 Mayıs’ta
darağaçlarını kuran, 12 Mart’ta seçilmiş iktidarları deviren, 12 Eylül’de
hapishaneleri dolduran, 28 Şubat’ta ocakları söndüren, 27 Nisan’da post modern
kalkışma yapan anti demokratların, 17-25 Aralık’ta ruhu esir bürokratların, 15
Temmuz’da aklı ve kalbi satılmışların, dini ve dünyevi değerlerimizi, bütün iyi
niyetlerimizi suiistimal ederek sonuna kadar kullananların da ihanetlerini
gördük.
İhanetler bir türlü bitmedi bu ülkede. En son AK Parti’de milletvekilliği ve bakanlık yapmış Ali Babacan’ın itiraflarında gördük. 2018 yılında üyesi ve milletvekili olduğu AK Parti’de Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı için imza verdiği günde CHP, HDP ve İYİ Parti ile anlaşarak Abdullah Gül’ü aday göstermek için de gizli çalışmalar içinde bulunduğunu, CHP ile anlaştıklarını ancak son anda başka bir partiyle pürüz çıktığı için başarısız olduklarını katıldığı bir televizyon programının canlı yayınında itiraf etti. Bir de bunu “Masanın merkezinde ben vardım” sözleriyle pişkin pişkin gülerek ifşa etti. “Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler” ya, o cinsten.
Şimdi bu Ali Babacan’ın yukarıda saydığım hainlerden ne farkı kaldı. Onlar da huzur içinde bulundukları ülkeye, dostane şekilde birlikte yaşadıkları millete, demokratik bir seçimle işbaşına gelmiş meşru hükümete, kendilerini yetiştiren ailesine, doğruları söyleyen fikir adamlarına, yüksek maaşlarla istihdam edildikleri hükümete ihanet etmediler mi? Bu davranış ahlak ve etik çerçevesinden uzak omurgasız bir siyaset değil de nedir. Ak Parti sayesinde makam ve mevki elde eden ve içinde olduğu davaya ihanet eden bu zavallı yarın ülkesine de ihanet etmez mi? Dün partisini ve liderini satan yarın neleri satar kim bilir.
Milletimizin feraseti bu hainlere fırsat vermeyecektir.