Dolar (USD)
34.41
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3005.11
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Mart 2023

​İğneci Hasan ile, "Seçim" sohbeti!

İğneci Hasan, 40 yaşlarında “lise” tahsilli, kavruk bir Anadolu Delikanlısı.

“Her isteyene telefon numarası verme” ihtiyatsızlığımız yüzünden, vaktimizin büyük bölümü “akıllarına estikçe arayanlara” gidiyor.

O kadar ki, gecenin 2’sinde “Abi, rahatsız etmiyorum di mi! Seni rüyamda gördüm de, dur bi anlatayım!” diyen bile oluyor.

“Abi, şöyle bana gündemi bir değerlendirir misin, neler oluyor memlekette?” yollu “kişisel yayın” talepleri sıradanlaştı artık.

Öyle bir duruma geldi ki “ilişkimiz”, iki kere arayıp ulaşamayandan mesaj geliyor:

“Senin de burnun büyüdü galiba, bir yerlere gelen böyle yapıyor!”

*

Bir yerden sonra başa çıkmak zor olsa da, “sokaktaki vatandaş”la sohbetlerden çok istifade ettiğimi söylemeliyim.

Medyadakilerin kahir ekseriyeti “sokaktaki vatandaş”ın gündeminden kopuk malûm, çokları “sırtlarını” bir yerlere dayamış, oradan ne gelirse, menfaatlerine ne gelirse öyle takılıyor…

Bizim bu yollara düşmemizi engelleyenler de, sağ olsunlar, vakitli vakitsiz, patavatlı patavatsız arayan….

Hatta ve hatta “sürpriz ziyaretler”de bulunan kıymetli “arkadaşlarımız”.

Onlardan biri de, “İğneci Hasan” olarak tanıdığımız “lise” tahsilli, çok kavruk, çok zeki Anadolu Delikanlısı.

Çok düşünen, derin düşünen, ayrıntıları kaçırmayan ve “Bu zamana kadar nerelerdeydin, iyi gazeteci olurdun on yıl evvel geleydin!” dedirten 40 yaşlarındaki genç.

Dünya ve memleket meseleleri hakkında görüş alışverişinde bulunma ihtiyacı hissediyor sık sık, sağ olsun.

*

Son görüşmemizde, “Abi, bak, bir konuya dikkatini çekeyim!” diyerek söze girdi kendileri.

“Ali Babacan, kafası çalışan bir adam. Yaptığının neye hizmet edeceğini bilemeyecek olsa, kocaman kocaman makamlarda olur muydu? “

-Eeeee?

-İktidar tam köşeye sıkışmışken, tuttu Bayraktar’a sataştı abi, dikkatinden kaçmamıştır. O vakitler, gündemde zamlar, hayat pahalılığı var. Hepimiz üç harfli marketlere yükleniyoruz, o çok zeki, çok akıllı, çok iyi yetişmiş Ali Babacan tutuyor, iktidarın en güçlü olduğu kanada saldırıyor. Ya rakibinin kaşı açık, oraya yüklensene muhalefet yapıyorsan… Öyle yapmıyor abi, tutuyor, rakibin en sağlam tarafından atak yapıyor. Rakip de bu hatayı fırsata çeviriyor, topu kaptığı gibi rakip kaleye iniyor.

Ali Babacan hata mı yapıyor sence, yoksa başka bir şey mi var?

*

Ne olabilir ki?

Hasan ne demek istiyor?

Ali Babacan, “başkaları için mi çalışıyor” yani?

Saçma!..

İğneci Hasan’a cevabım:

-Orası besbelli. Yerli ve milli savunma sanayi hamlelerinin yükselen yıldızı, sembolü Bayraktar’a lâf etti ki, bir yerlere mesaj olsun. Nerelere mi? Çok basit, HDP tabanına… Ali Babacan, Ak Parti’den oy çekecekti, olmadı. Yüzde 1’e sıkıştı kaldı. Açılım alanı olarak HDP seçmenini gördüğünden, buradan yüklendi. Bayraktar, sınır içi ve sınır ötesi operasyonlarının olmazsa olmazlarından malûm.

İşte böyle, tam damantığını oturtmuşken işin…

İğneci Hasan,

“Tamam ama, oturmayan başka şeyler de var kafamda” diyerek kesti sözümü:

“Ahmet Davutoğlu ile Temel Karamollaoğlu, üst üste altılı, yedili masaya zarar veren laflar etti.

Yok hepimiz yönetime ortak olacaz, yok masadan çıkacak cumhurbaşkanı bize sormadan bakkala bile gidemeyecek!

-Abartma istersen Hasan!..

-Tamam o kadar değil de, aşağı yukarı böyle. Niçin böyle yaptılar bir ara? Zaten yüzde yarımlık partilersiniz, hak ettiğinizden çok daha fazlasını alacaksınız… Masaya balyoz indirmenin, iktidar sevindirmenin ne anlamı var?

-O da basit;

Kemal Kılıçdaroğlu’na zerre güvenmedikleri için, üzerine üzerine gidip, bazı teminatları almak istiyorlar. Nitekim, Davutoğlu ile Karamollaoğlu senin dediğine yakın lâflar edince, Kemal Kılıçdaroğlu da çıktı, “Elbette memleketi birlikte yöneteceğiz. Öyle küçük parti, büyük parti yok, masadaki herkes eşittir!” dedi.

-Her şeye bir lâfın var… Peki, Meral Akşener meselesine ne diyeceksin? Madem masaya dönecekti, niçin o kadar ağır konuştu, o kadar zarar verdi! Hem kendisini hem de masayı yedi, bitirdi?

-Lâfı nereye getirmeye çalıyorsun anlamıyorum -ya da anlamazlıktan geliyorum- ama, orası da basit: Akşener, fevrî bir politikacı. Zamanında gittiği her yerde bir şekilde ‘uyum’ sıkıntısı yaşadı. O haklıydı, karşı taraf haklıydı, öyleydi böyleydi, oralara hiç girmiyorum. Meral Akşener’in böyle bir durumu var. Kemal Kılıçdaroğlu ise, oldukça kontrollü bir politikacı. Adaylığını kesinleştirmek için, masadaki dört genel başkanı iyice bağladı, Meral Akşener’in ise sinirlerini iyice bozdu. Rakibinizin karakteristik özelliklerini bilir ve soğukkanlılığınızı koruyabilir iseniz, hata yaptırırsınız. Tabii, Kılıçdaroğlu’nun salt kendi aklı ile hareket etmediğini, Yeni CHP Projesi’nin nasıl bir proje olduğunu da gözden uzak tutmayacaksın.

-Abi çok vaktini aldım.

-Evet, biraz öyle oldu Hasan. İşim var, birazcık!

-Dur abi, Yavuz Ağıralioğlu gitti ya, istifa etti ya… Meral Akşener, tabandaki oy kaymasını, tepkiyi azaltmak için devreye girip gitmesine engel olabilirdi, en azından böyle bir çaba gösterebilirdi, buna ne diyeceksin?

-Meral Akşener’e siyaseten ölümü gösterdiler sıtmaya razı ettiler Hasan.

Yavuz Ağıralioğlu’nu durdurmaya çalışsaydı, CHP-HDP kanadı iyice üzerine giderdi. O tarafın medyası iyice hırpalardı.

-Konudan konuya atlıyorum da, bu PKK’lılar, teröristlerin ele başları… İkide bir, yok bu iktidar gidecek, yok biz masanın arkasındayız, yok masa kazansın diye seçime kadar eylem yapmayacağız! İyi Parti’de, CHP’nin Kemalistlerinde, diğer partilerin tabanlarında zaten rahatsızlık var. HDP tabanına mesaj vermek için, böyle çıkışlara ihtiyaç yok ki. Kandildekiler, böyle masayı dağıtacak çıkışlar yapacaklarına alttan yürütebilirler işlerini.. Onlar ne yapmaya çalışıyorlar?

-Yaptıkları İktidara yarıyor, diyorsun yani?

-Evet abi, öyle değil mi?

-Bu da patronaj meselesi. Masanın fiili patronu, yaslandığı oy potansiyelinden dolayı, HDP. Bu tavırlarıyla alan genişletmiş ve ne kadar önemli olduklarının altını çizmiş oluyorlar. Masadaki basınç arttıkça, seçim kaybetme korkuları artar. Masanın vereceği tavizler artar. Masa üzerinde ağır bir HDP baskısı var. Buradan Arz-ı Mev’ud meselesine gelirim de, vaktim dar!

-Peki abi son olarak, bu seçimi kim alır?

-Şimdi, benim seçimi kim alır meselesini çoktan aştığımı, seçimden sonrasına odaklandığımı anlatmak isterim de…

Kısmetse başka sefere!..

-Erdoğan seçime giremez muhabbeti çok arttı, o neden abi?

-Seçim sonrasına hazırlık, sonuçları gayri meşru ilan etme çabası!

-Yeniden Refah’ı soracaktım, Fatih Erbakan’ı Muharrem İnce’yi soracaktım…

-Kısmetse başka sefere!

-Abi sormayı unuttum, sen nasılsın, sağlığın sıhhatin?

-Sağolasın Hasan!

Ah daha önce nerelerdeydin,

amma gazeteci olurdun 10 yıl evvel elime geleydin!..