Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Şubat 2020

İdlip’te savaş oyun değil!

TÜRKİYE ve Suriye arasında İdlib krizinden bir savaş çıkma ihtimali her zamankinden daha fazla güçlenmiştir. İdlib savaşı, herkeste bir kaygının ve endişenin doğmasına yol açmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İdlib’e her an bir operasyon yapılabileceğini ve “bir gece ansızın gelebileceğimizi” ilan etmesinden sonra Türkiye’nin Suriye’ye karşı bir savaşa gireceği artık an meselesi olarak algılanmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İdlib operasyonunun her zaman başlayabileceği şeklindeki savaş ilanını ve ultimatomunu bir blöf veya pazarlık şansını arttırmaya yönelik bir hamle olarak değerlendirmek, durumun ciddiyetini anlamamak demektir.

***

Türkiye’nin 12 gözlem noktalarında bulunan 3.000 askeri bugün Suriye ordusunun ele geçirdiği topraklar arasında kalmıştır. Türkiye 15.OOO civarındaki askeri gücünü İdlib bölgesine kaydırmıştır. Operasyona hazır bir şekilde bekletilen askeri birlikler, Reyhanlı’da konuşlanmış haldedirler. Türkiye, İdlib’te yeni askeri mevziler oluşturmakta ve buralara ağır silahları yerleştirmektedir. Suriye ordusunun Halep ve İdlib bölgelerinde birçok yeri ele geçirmesi, M-4 ve M-5 otoyollarının kontrolünü büyük ölçüde sağlaması, Türkiye’yi askeri karşılık verme durumunda bırakmaktadır.

***

Rusya ve Türkiye arasında gerçekleşen Ankara ve Moskova görüşmelerinden hiçbir ciddi sonuç çıkmamıştır. Bu durum; Rusya’nın, Suriye ordusunun ilerlemesini desteklemeye devam edeceği ve hiçbir şekilde Suriye rejimini ele geçirdiği yerlerden çıkmaya zorlamayacağı anlamına gelmektedir. Esad, Türkiye’nin itirazlarına rağmen ordunun ilerlemesine devam edeceğini söylemektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, destekçilerine rağmen Suriye ordusunun durdurulacağını ve yenilgiye uğratılacağını söylemiştir. Bu, Türkiye’nin Suriye’yle beraber Rusya ve İran’a da tavır alması demektir. ***

Diplomatik görüşmelerden sonuç çıkmaması üzerine Türkiye, Suriye ordusunun Hama ve Lazkiye’deki birliklerini vurmuştur. Rusya, Türkiye’nin Suriye ordusuna saldırmasını gerçekleşmesi en kötü senaryo olarak değerlendirmiştir. Türkiye’nin Hama ve Lazkiye’deki Suriye hedeflerini vurmasını, İdlib’te en kötü senaryonun gerçekleşmesinin işareti olarak değerlendirebiliriz. Türkiye, İdlib operasyonunda kara ve hava gücünü birlikte kullanacağı mesajını vermektedir. Başka bir ifade ile Türkiye, Rusya’nın Suriye hava sahasını açıp açmamasına bakmadan hava gücünü kullanacağı bir operasyonun hazırlıklarını yapmaktadır.

***

Krizi yakından takip eden NATO’nun olası bir çatışma halinde Suriye’ye askeri müdahalede bulunmayacağını söyleyebiliriz. İdlib krizinde Türkiye’nin yanında yer alan Amerika yönetimi, Suriye’de askeri güç kullanmayacağını ilan etmiştir. Trump’la bir telefon görüşmesi gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib operasyonu için Amerika’nın desteğini en üst düzeyde almaya çalışmaktadır. Türkiye, Suriye rejiminin meşru bir hükümet olmadığını, ona terörist bir yapı muamelesi yapılması gerektiğini dünya kamuoyuna anlatmaya çalışmaktadır.

***

İdlib krizi, sınır ötesini çoktan aşıp ülkemizin hayati bir güvenlik sorunu haline gelmiştir. Büyük bir askeri gücün yığıldığı İdlip’ten Türkiye’nin çıkacağını ummak mümkün değildir. İdlib’in düşmesi halinde Esad rejiminin bütün Suriye’de hakimiyetini sağlayacağını, siyasal sürecin tek aktörünün Esad olacağını bilen Türkiye, muhalifleri anayasa komisyonu gibi siyasal süreçlerde ayakta tutmanın yolunun İdlib’i elde tutmaktan geçtiğinin farkındadır. İdlib krizi, Türkiye’nin dış politikasında Amerikancı veya Rusyacı yaklaşımların işlevsizleştiğini göstermektedir. İdlib krizinde olup bitenlerin şaka ve oyun değil, gerçek ve yıkıcı bir tehlike olarak anlaşılması gerekmektedir.