Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
2985.52
BIST 100
9516.2
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Mart 2022

İdlip izlenimleri

Türkiye Dergiler Birliği (TÜRDEB) ve İHH organizasyonunda hafta sonu Suriye'de İdlib kırsalında ve şehir merkezinde incelemelerde bulunduk İdlip ismini daha önceleri Suriye'den gelen öğrencilerimin vasıtasıyla duymuştum. Halep, Rakka, Hama, Humus gibi Suriye’nin bilinen şehirlerinden değildi.

İdlip şehri, Galiba savaştan yirmi yıl önce Esed tarafından vilayet merkezi yapılmasıyla şehir gelişmişti. Şimdi ise Halep'ten, Deyrüzzor’dan Hama’dan gelen göçlerle ağır bir nüfus yükünün altına girmiş durumda. Şehirde muhalifler adeta yeni bir hükümet kurmuş durumda. Okul, hastane, mahkeme gibi kurumlar çalışıyor hatta asayiş ve trafik de çok iyi işliyor.

İdlip müzesi de açık olan yerler arasında… Suriye'de elektrik verilirse oralardaki trafik ışıkları bile çalışacak duruma gelir…

İdlip şehir meydanında bir ikindi vakti… Her şey güllük gülistanlık bir vaziyettey. Halk normal hayatına devam ediyordu, normal olmayan bir şey vardı o da şehirde sanki bir deprem olmuştu İdlip; Halep gibi Rakka gibi ağır bir bombardımana tutulmamıştı. Sadece şehir merkezindeki müzeyi gördüm. Müzenin kuzey bölümü yıkılmıştı ama duvarları sağlamdı. Rehberimiz bize şehir içinde de bir tur attırdı. Burada da bazı binaların yıkıldığını gördüydük. Görünen o ki binaların çoğu bombalardan hasar görmüş durumda. Yaklaşık iki yıldır İdlip'te savaş uçakları bombalama falan yapmıyor. Bu süre zarfında birçok ev de onarılmıştı.

İdlip; Halep ve Rakka’ya oranla korunaklı idi. Muhalifler burayı gerek Suriye kara ordusundan ve gerekse Rusların hava saldırısına karşı koruyacak silahları vardı. Rus uçakları İdlib'e yaklaşmadan bombalarını bırakıp kaçıyorlardı. Fetih ordusu, 2015 yılında İdlip şehrini tamamen Esed’den almıştır. O zamanlar bile şehre ciddi bir zarar verilmemişti.

İdlip müzesine tekrar dönelim. Muhalifler İdlip'te müzeyi de açık tutuyor ve ziyaretçilerin müzeyi ziyaret etmelerine izin veriyor. Bu da belki Suriyelilerin iç savaştan ve yakınlarını kaybedenleri biraz da psikolojik bir rahatlatmaya dönük bir çaba olarak algılanabilir.

İdlip Müzesi şehrin tam meydanı olan bir yerde. Oraya ilk gittiğimizde bir görevli buranın kapalı olduğunu ve ziyarete kapalı olduğunu söylemişti. Galiba heyetimizi koruyan İdlip güvenlik personeli, müze görevlisi ile konuşmuş ve bizim için izin almıştı. Bu müze günümüzde özellikle ülkemizde Kültür ve Turizm bakanlığına bağlı müzelerin estetik durumundan çok uzaktı. Hatırlayanlar bilir, bizim doksanlı yıllardaki müzelerimizin haline benziyordu İdlip müzesi… Müze içindeki önemli tarihi eserleri Esed ve ailesi tarafından buradan çıkarılmış ve Şam’a götürmüşlerdir.

Hatırlayanlar bilir. Beşar Esed'in hanımı Esma Esed, savaşın ilk günlerinde Şam müzesi'nde bazı değerli tarihi eserleri müzeden istemişti. Sonra müze müdürü, bu tarihî eserleri ne zaman vereceklerini sorunca Esma Esed de "Bu eserler bizim yanımızda kalacak" demişti. Esed ailesi daha sonra bu tarihi eserleri Rusya ve Fransa götürmüşlerdi. İşid’in Suriye’de tarihi eser kaçakçılığı gibi Ülkenin cumhurbaşkanı (!) da kendi tarihi eserini yurt dışına kaçırıyordu. İdlip müzesinde kaçırılan tarihi eserler sonrasında geriye birkaç mozaik parçası ve taş devrinden kalma alet ve edevat bırakılmıştı.

İdlip müzesindeki mozaikleri görünce şaşırdım ve biraz da heyecanlandım doğrusu. Bu mozaiklerin aynısı Urfa'da yakın zamanda Halilurrahman gölü yakınlarında yapılan bir kazıda çıkarılan Amazon Kraliçeleri mozaikleriyle ile hemen hemen aynıydı. Yani İdlip şehri; Urfa, Halep, Antep, Rakka ve Hatay bölgelerini ve mücavir alanlarıyla aynı kültür ve medeniyet katmanlarına beşiklik ettiğini söyleyebiliriz.

Not: Gelecek yazımızda İdlip’teki çadır kentleri yazacağız.