Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Eylül 2018

İdlib’te Grozni modeli mümkün mü?

Bütün Suriye’yi tekrar Esad rejiminin hakimiyeti altına sokmak için şimdiye kadar birçok askeri operasyon yapan Rusya, havadan İdlib’i vurmaya başladı. Rusya’nın büyük askeri ve siyasal desteğini alan Esad ve ordusu, karadan top atışlarıyla İdlib’i vurmaktadır. İran, Rusya ve Esad rejiminin eş zamanlı olarak İdlib’e saldırması, İdlib savaşının kaçınılmaz olduğunu göstermektedir. Rusya ve İran, İdlib’in mutlak şekilde Esad rejiminin kontrolüne girmesi gerektiği konusundaki politikalarından vazgeçmeyeceklerini dünyaya göstermektedirler. Amerika, İngiltere ve Fransa’nın bütün itirazlarına ve Türkiye’nin insani bir felaketi önlemek için gösterdiği diplomatik girişimlere rağmen, Rusya-İran-Esad bloğu, İdlib’i ele geçirmek için büyük bir savaş vermek için her türlü hazırlığı yapmışlardır.

Rusya ve Esad ordusunun İdlib’e saldırması, Avrupa ve Türkiye’de büyük güvenlik endişelerine neden olmaktadır. İdlib’i merkez edinen binlerce silahlı militanın nereye gideceği, ülkemiz ve Avrupa’yı yakından ilgilendirmektedir. Silahlı unsurların sınır illerimize yerleşmesi veya ülkemiz üzerinden Avrupa’ya geçme ihtimalleri, güvenliğimizi tehdit etmektedir. Türkiye, silahlı terörist unsurları sınırlarından uzak tutma politikasını bütün imkanlarıyla sürdürmeye çalışmaktadır. İdlib, potansiyel olarak ülkemizi bir şiddet coğrafyasına çevirecek ihtimalleri ve dinamikleri kendi içinde barındırmaktadır.

7 yıldır süren Suriye savaşı, 21. yüzyılın en ağır insani facialarından biridir. Suriye’de aslında savaş yoktur, facia vardır. 1 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği ve 8 milyona yakın insanın mülteci durumuna düştüğü savaşın sonunda aslında Suriye diye bir devlet kalmamıştır. Rusya-İran-Esad bloğu, askeri güç kullanarak eski rejimin yönetiminde tekrar Suriye’yi diriltmeye çalışmaktadırlar. Esad, Rus ve İran silahlarının üstüne oturarak Suriye’de kendi rejimini tekrar hakim kılmaya çalışmaktadır. Esad rejimini korumak uğruna İdlib’te büyük bir insani faciaya neden olacak bir dehşet savaşının senaryosu, Rusya ve İran tarafından uygulamaya konulmuştur.

Türkiye, İdlib savaşanın sadece Nusra’nın devamı olan Heyet Tahrir’üş Şam örgütünü hedef almasını istemektedir. Türkiye, ılımlı muhalif unsurlar olarak nitelenen grupların yönetimin bir parçası olmasını, savaş sonrasında Suriye’nin inşasında kendisinin aktif olmasını ve Kuzey Suriye’de hiçbir oluşuma izin verilmemesi için uğraşmaktadır. Türkiye, Rusya ve İran arasında İdlib konusunda şimdiye kadar bir anlaşmaya varılmış değildir. Tel Rıfat’a karşılık İdlib’in verilip verilmeyeceğini kestirmek mümkün değildir. Türkiye, Rusya’dan Tel Rıfat’ın kendisine verilmesini ve İdlib’teki hakim konumdaki varlığının devamını istemektedir. Türkiye, ÖSO gibi kendisine bağlı grupların korunması ve olası mülteci akınının Afrin’e yöneltilmesi konularında stratejik hazırlıklarını sürdürmektedir. Kesin olarak söylenecek şey, Türkiye’nin İdlib’ten vazgeçmemek için yoğun bir şekilde çaba gösterdiğidir. Yarın yapılacak Tahran zirvesi, 3 ülke arasında İdlib konusunda bir anlaşmaya varılıp varılmayacağı açısından büyük önem arz etmektedir.

Suriye savaşı, Rusya’nın kalıcı bir şekilde Akdeniz’e yerleşmesini sağlamıştır. İran, savaş ve krizlerden yararlanarak büyük Şii Hilali olarak adlandırılan emperyal projeyi gerçekleştirmeye çalışmaktadır. İsrail, Golan tepelerini elinde tutmayı ve İran’ın bölgesel nüfuzunu kırmayı amaçlamaktadır. Türkiye, Kuzey Suriye’de hiçbir oluşuma izin vermeyen bir politika izlemektedir. İlerleyen süreçte Türkiye, İdlib’te kendisine bağlı unsurları, Kuzey Suriye’ye kaydırabilir. Avrupa, İdlib savaşı nedeniyle yeni bir göç dalgasıyla karşılaşmayı istememektedir. İdlib, büyük stratejik hesapların ve çıkarların çatıştığı bir merkez haline gelmiştir. Bölgesel ve küresel güçlerin stratejik çıkarlarının bedelini, maalesef masum siviller ödemektedir.

Suriye savaşı, Türkiye’nin Batı bloğuyla çatışması ve kopması gibi bir sonuç doğurmuştur. Türkiye, İdlib, Cerablus, Azez ve Afrin bölgesindeki varlığını devam ettirmeye ve Kuzey Suriye’de etkin olmasını sağlayacak imkanları oluşturmaya Rusya ve İran’ı ikna etmeye çalışmaktadır. Rusya ve İran’ın İdlib’i Esad rejiminin hakimiyetine sokma politikasından vazgeçmesi halinde Türkiye, Suriye’de istediğini büyük ölçüde elde edecektir. İdlib sorununun savaşsız çözülmesi durumunda Türkiye, Menbic’e, Tel Rıfat’a ve Kuzey Suriye’ye doğru daha etkin politikalar ve operasyonlar gerçekleştirme imkanına kavuşacaktır.

Rusya ve Esad rejimi, İdlib’e ciddi bir saldırıda bulunmuşlardır. Ancak Rusya-İran-Esad bloğu, topyekun saldırı ve imha anlamına gelen Grozni modelini henüz İdlib’te tam olarak hayata geçirmemişlerdir. Grozni modelinin İdlib’te hayata geçirilip geçirilmeyeceğinin cevabı, Tahran zirvesinden sonra verilecektir. Grozni modeliyle İdlib sorununun çözüleceğini ve Suriye’de savaşın sonlandırılabileceğini ummak büyük bir yanılgıdır. Grozni modeli aslında, İdlib’i ve Suriye’yi çatışmaya ve yıkıma mahkum etmek anlamına gelmektedir.