Dolar (USD)
34.44
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3016.49
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Eylül 2018

İdlib’e Kapsamlı Bir Operasyon Olursa…

İdlib, küresel güçler için rekabet alanı, stratejistler için oyun sahası, orada yaşamak zorunda olan masum insanlar için acı ve gözyaşı, İslam dünyası için çaresizlik, insanlık ailesi için imtihan sahasıdır.

Bir süreden beridir gergin olan Türk-ABD ilişkilerine İzmir’deki Papaz(?) üzerinden gerginliğin daha da tırmandırıldığı bir dönemde, Rusya ve Suriye rejiminin Türkiye’yi zor durumda bıraktıracak İdlib’e operasyon yapacaklarını söylemeleri oldukça önemlidir.

Dolayısıyla Türkiye’ye her fırsatta Avrasya İttifakını öneren fikir erbabının gözden kaçırmaması gereken önemli bir husus, Avrasya İttifakının başını çektiği Rusya da, tıpkı ABD gibi hegemonya ve çıkar peşinde olduğudur.

İsrail, tüm dünyanın dikkatini Kudüs’ün başkent ilan etmesine çektiği sırada, Yunanistan ile beraber Doğu Akdeniz’de bulunan enerji konusunu görüşmüştü. Yunan ve İsrail medyasında yapılan yorumlardan anlaşıldığına göre, enerji paylaşımında Türkiye’yi denklem dışı bırakmak istedikleri anlaşılıyordu. Yazılarımı düzenli takip eden dostlarımın hatırlayacağı gibi, Düşünce Mektebi sitesindeki yazılarımda bu konulara dikkat çekmiştim.

Geçen haftaki yazımda G.Friedman’ın dikkatini çeken ‘’Başbakan Netanyahu’nun Moskova’yı ziyaret ettiği kadar Washington’u ziyaret etmediğini’’ belirtmişti. Aslında, İsrail’in Suriye’ye yaptığı yüzlerce saldırıya Rusya’nın ciddi tepki göstermemesi de dikkat çekici bir gelişmeydi.

Putin ile Netanyahu en son 11.07.2018 tarihinde Kremlin Sarayı’nda görüşmüşlerdi. Kremlin’den yapılan açıklamada Putin: ‘’İkili ilişkiler çok olumlu ilerliyor. Görüşmelerimiz siyasi ilişkileri de kapsamaktadır’’ (Russia Today) Netenyahu’nun açıklamaları ise daha da dikkat çekiciydi: ‘’ Rusya ile ilişkilerimiz çok kapsamlı gelişmektedir. Gelecekteki çıkarlarımızı korumak için çok yönlü görüşmeler devam edecektir’’

Tel Aviv, Moskova yakınlaşması Atina’da rahatsızlığa neden olmuş, Netanyahu ile Putin’in Kremlin Sarayı’nda görüştüğü gün, Atina iki Rus diplomatını sınır dışı etmiş, gerekçe olarak da "Bu kişilerin Yunanistan'ın ulusal güvenliğini tehdit etikleri" belirtiliyordu. (Kathimerini Gazetesi)

Sosyal ve siyasal gelişmelerin görünen ve görünmeyen tarafları olduğu gibi bir de sebep ve sonuçları vardır. Doğru sorular olayları daha iyi tahlil etmemize yardımcı olur. Gelişmeleri bu çerçevede değerlendirdiğimizde zihnimizde oluşan bazı soruları soralım.

Rusya bir tarafta bizi İdlib ile meşgul ederken diğer tarafta Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımı ile ilgili İsrail’le yaptığı görüşmeleri geçiştirmek mi istiyor?

İsrail’in çok ‘’kapsamlı ve gelecekteki çıkarlarımız’’ dediği konular keşfedilen enerjiyi kapsıyor mu?

İsrail’in, Rusya’nın müttefiklerine Suriye’de yaptığı saldırılara tepki göstermemesinin nedeni enerji paylaşımıyla bir ilgisi var mı?

Atina, Tel Aviv ve Moskova ilişkilerinin gelişmesinden rahatsızlık duymasının sebebi enerji paylaşımında Atina’yı tatmin etmeyen bir durum mu var?

Geçtiğimiz Cuma günü Taha Akyol’un ‘’Malazgirt'i ne zaman anladık?’’ başlıklı yazısı şöyle bitiyordu: ‘’ Tarih şuuru” dediğimiz şey, tarihi bütün devamlılık ve değişimleriyle “akan bir nehir gibi” kavramaktır.’’

Gelişmeleri Taha beyin filozofça yaptığı tespit çerçevesinde okuduğumuzda, yıllar önce Yalta Sarayı’nda dünyayı ikiye bölen güçlerin perde önünde düşman, gerisinde ortak oldukları daha sonra anlaşılan tarihi gerçeği hatırlattı.

İdlib’e kapsamlı askeri bir operasyon olursa, küresel güçlerin aynı oyunu sahnelediğini düşünebilir miyiz?

.