İdlib’e Edebiyat Heyeti Gitmeli
Millî duyguların kabardığı bu günleri unutmamak lazım. İdlib’de ne olup bitiyor bilmek, anlatmak ve kaydetmek için bir heyetin gezi yapması isabetli olur. Çanakkale Savaşı’na katılan heyetin benzeri bir grup İdlib’e ve mücadele verdiğimiz alanlara gitmelidir.
Askerlerimiz kanlarıyla bir destan yazıyor. Merhametin timsali askerimiz, masumların hakkını korumak için canını feda ediyor.
Suriye’de niçin bulunduğumuzu soranların tarihten haberi yok ve gaflet içindeler. Şimdi, Suriye’ye yazarlar, sanatçılar gitmelidir. İdlib’e ulusal gazetelerin başyazarları olmak üzere tanınmış yazar ve sanatçılar gitmelidir. Günbegün kayıt altına alınmalıdır her şey. Tarihi yapan biz isek, yazan da biz olmalıyız. Maalesef yazma konusunda tembeliz. Batılı tarihçilerin gözünden kendi tarihimizi okuma alışkanlığını terk etmeliyiz.
Çanakkale Savaşı’nda cepheye düzenlenen geziye şu isimler katılmıştı: Mehmet Emin Yurdakul, Ahmed Ağaoğlu, gazeteci Yusuf Razi Bel, ressam Nazmi Ziya Güran, ressam İbrahim Çallı, Ömer Seyfettin, Celal Sahir Erozan, bestekâr Ahmed Yekta Madran, Hamdullah Suphi Tanrıöver, oyun yazarı Müfid Râtib, Ali Canip Yöntem, İbrahim Alaeddin Gövsa, Orhon Seyfi Orhon, Enis Behiç Koryürek, Hıfzı Tevfik Gönensay ve şair Hakkı Süha Gezgin. 11 Temmuz 1915 Pazar günü yola çıkan heyet, cephede 10 gün kalmış ve izlenimlerini Tanin gazetesinde aktarmıştır.
Bu coğrafyanın vatan olması kanımızla olmuştur. Kanımızın aktığı toprak bize vatan olmuştur. Batı’ya karşı verilen kanlı mücadele bitmemiştir. Batı doğrudan saldırmamıştır. Maşası terör örgütleriyle Türkiye’ye saldırmaktadır. Bugün de Suriye coğrafyasında bulunan terör örgütleri arkasına birçok devleti alarak ülkemize saldırmaktadır. Yıllardır sürdürülen mücadelede binlerce şehit verdik. Şehit vermek kolay değil ama bu coğrafyanın kaderinde var şehitlik. Siyasi tartışmalar beyhudedir, ateş düştüğü yeri yakıyor. Çok güçlü devlet olmadan, tam bağımsız olmadan şehit vermemek mümkün değildir. Millî savunmasını güçlendiren Türkiye artık caydırıcı güçtür. Bölgede rolü ve etkisi artan bir Türkiye vardır.
İdlib şehitleri üzerine yapılan tartışmalar toplumu kamplaştırıyor. Bir bakıma böyle kritik günlerde kim düşman, kim dost onu da öğrenmiş bulunuyoruz. Ordumuzun İdlib harekâtını desteklemeyen, sözüm ona barış yanlıları, maalesef şehitlerimizi görmüyor, nehirlerde, denizlerde, sınır kapılarında can veren mültecilerin acısını duymuyor. Bu güruh ihanet içindedir.
İdlib’e yazarlarımız, gazetecilerimiz gitmelidir. Muhalif olanları özellikle götürmek lazım. Ofislerinde kahvesini yudumlayarak ayar vermeye çalışan yazar ve sanatçı takımını cepheye davet etmek lazım. Gidip görsünler, bakalım Türkiye’de huzur içinde yaşamanın bedelini kim ödüyor?