İdlib üçe bölündü
Moskova ateşkes anlaşmasıyla İdlib Resmen üçe bölündü. Anlaşmada M-5 karayoluna herhangi bir gönderme yapılmasa da Şam-Halep yolu M-5 karayolu ile Türk gözlem noktaları arasında kalan, rejimin saldırıları sonrasında kontrol altına aldığı alan. Lazkiye-Halep yolu M4 karayolunun güneyinde kalan ve halen muhaliflerin elinde bulunan alan. M-4 karayolunun kuzeyi ile M-5 karayolunun batısında kalan ve 3,5 milyon mülteci için sığınak olacak Türkiye’nin kontrolüne verilen alan.
Rusya’nın ve rejimin bugüne kadarki anlaşmalardaki tavrı önce önce saldır, belirli alanlarda ilerle mağlubiyeti görünce de hadi anlaşalım şeklinde oldu. İdlib’de de ateşkesi bozarak saldırmazlık alanına saldıran Esed, ağır kayıplar verdiğinde ise Putin’i devreye sokarak ateşkes için yalvarmaya başladı.
Katil Esed, anlaşmaya rağmen Putin’in etekleri altından sopa göstermeyi de ihmal etmiyor. Barış yoluyla, Anayasa komisyonunun çalışmaları sonucunda yapılacak bir seçimde iktidar yüzü göremeyeceğini iyi bildiği için tıpkı Libya’da darbeci Hafter gibi barış görüşmelerinden kaçıyor ve silahlı, askeri çözümü çözüm olarak görüyor. Yaptığı son açıklamada ilk hedefinin İdlib olduğunu İdlib’den sonra ülkenin bütünlüğü için Doğu’ya yönelebileceğini açıkladı. Barış anlaşmasına rağmen rejim ve destekçileri saldırılarını durdurmadı, Currin üsünden Gab vadisi ve lazkiye kırsalını, Maaret el Numan’dan Cebeli Zaviye bölgesini, 46. Alay’dan ise Abzimo kasabasını top atışlarıyla vurdu.
Esed, bu saldırılarında sözüm ona HTŞ teröristlerini vurduğunu iddia ediyor ama kazın ayağı öyle değil. HTŞ denilen grupların içinde 12’den fazla silahlı grup bulunuyor. Bunlardan birkaç tanesi BM tarafından terör örgütü olarak ilan edilmiş durumda. Peki bu örgütler nereden geldi. Yabancı savaşçıları bir kenara bırakarsak, Halep, Hama, Humus, Şam’dan geldiler. Hepsi koridor açılarak kamyonlarla taşındı. İdlib’e geldiklerinde ise yapılanı söyleyeyim. BM, yardımları terörist dediği gruplar üzerinden halka iletti. Tıpkı beyaz baretlilerin İngiliz istihbaratının elemanı olduğu gibi bu gruplara da Suudi- BAE-İsrail, ABD kaynaklı yardımlar geldi. Para ve silah üstünlüğü bu gruplarda olduğu için bölgenin hakimi bu gruplar gösterildi. ABD, terör örgütü olarak ilan edilen PKK/PYD’ye silah, eğitim ve mühimmat yardımında bir beis görmediği, DEAŞ’ı Obama’nın kurup beslediği gibi bu gruplar sözde uluslararası kurumlar tarafından desteklenerek Türkiye’ye de bu silahları ellerinden al, bu grupları silahsızlandır görevini vererek cinlik yaptılar.
Başkan Erdoğan’ın, Rus Devlet Başkanı Putin ile 6 saat görüşmesinin ardından imzalanan İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki durumun istikrarlaştırılmasına ilişkin muhtıraya ek protokolde Türkiye bugüne kadarki taahhütlerinden ve kazanımlarından bir şey kaybetmek istemiyor. Suriye coğrafyasındaki bütün grupların yenilmesinin tek sebebi hava hakimiyetinin olmaması idi. DEAŞ silahlandırıldı. Türkiye sahaya girene kadar kimse sesini çıkartmadı, Türkiye sahaya girdikten sonra Petrol sahalarını tutabilmek için ABD havadan vurdu. PKK/PYD elini kollunu sallayarak alana girdi ve sahte kahramanlar oluşturuldu. Rus uçakları bombaladı, gerektiğinde, Esed gerektiğinde kimyasal gaz kullandı. Emperyalistler tarafından silahlandırılan bu grupların bulunduğu alanlarda siviller katledildi veya sürgün edildi.
Yani, Hava hakimiyeti kuramayan hiçbir gücün Suriye coğrafyasında yaşama şansı yok. Türkiye, S-400-Petriot ikileminde oyalanırken Hisar’ı bir hafta içinde sınıra yerleştirecek. Bundan böyle Rus-Rejim uçakları ha dediğinde kalkamayacak. Esed, barışı bozduğu an elindeki son silahı hava hakimiyeti de alınmış olacak.
Türkiye bu anlaşma ile, milyonlarca insanın göç dalgasını durdurmuş oldu. Sınırında karda kışta ölümle pençeleşen binlerce insan İdlib’e doğru hareketlenmeye başladılar. İdlib’in statüsü HTŞ’nin değil Türkiye’nin kontrolünde olduğu deklare edildi. Bahar Kalkanı operasyonu sırasında Türkiye’ye yönelik saldırılara nasıl mukabelede bulunulacağı gösterildi. Askeri olarak bütün dünyanın şaşkınlıkla izlediği bir etkinlik gösterildi. Elektronik savaşta Türkiye, Dünya Lideri oldu. Esed, toprak kazanımlarına bakarak kısa vadede kazanmış gibi görünebilir ancak, Anayasal sürecin işletildiği bir barış sürecinde, Katil Esed ve Şebbahaları Suriyeyi terkedeceklerdir. Esed Uluslararası mahkemede erinde sonunda yargılanacaktır. Türkiye’nin hassas terazisi Irak’ta yapılan devleti çökertme hatasını yapmamaktır. Suriye’de devletsizlikten doğacak ikinci bir kaosa izin verilmeyecektir.
Başkan Erdoğan, bu adımıyla Hava sahası üstünlüğü yakalamak için birkaç gün zaman kazanmanın yanında. Milyonlarca mazlumun duasını aldı. İdlib’de kaos planı bozulan ABD yeniden DEAŞ’a sarıldı. Yapılan açıklamada; DEAŞ’ın Haseke ve Der-i Zor’da uyuyan hücrelerinin olduğu ve savaşın devam ettiğini söylediler. Başkan Erdoğan yeni kaos planını bozdu! Teşekkürler Türkiye, Teşekkürler Başkan Erdoğan.