İdlib: bitmeyen savaşın kritik merkezi
Suriye savaşı, sürekli kaos ve kriz üreten doğasıyla bölgesel ve uluslararası aktörleri ve faktörleri etkilemekte ve değiştirmektedir. Rusya ve İran'ın desteğiyle Suriye'nin üçte ikilik bölümünde tekrar hegemonyasını kurmayı başaran Esed rejimi, İdlib'i kuşatma altına almış bulunmaktadır. İdlib'e yönelik büyük saldırı için Rusya ve İran'ın sınırsız desteğini alan Esad rejimi, burada hakimiyetini tekrar tesis etmek için büyük askeri harekatlara girişeceği mesajını vermeye çalışmaktadır. Dera ve Kuneytera'yı alan Esad rejimi, sıranın İdlib'e geldiğini açık bir şekilde ifade etmektedir. Mevcut şartlar altında Rusya-İran-Esad ittifakının hiçbir şekilde İdlib'ten vazgeçmeyeceğini öngörebiliriz. Suriye savaşı İdlib savaşı olmaya doğru evrilmektedir. 2016 yılında muhalif grupların Halep'i terk etmeleri karşılığında Türkiye'nin garantörlüğünde İdlib'e yerleşmelerine izin verilmişti. Rusya ve Şam rejimi, Türkiye'yle Halep karşılığında İdlib'e dokunmama konusunda anlaşmışlardı. Rusya-İran-Esad ittifakı, İdlib'in artık dokunulmaz değil, her an vurulabileceğine dair mesajlar vermekte ve operasyonlar yapmaktadırlar. Rusya'nın onayı ve desteğiyle Esad ordusu, İdlib'i kuşatma altına almış ve nihai askeri müdahale için hızla hazırlıklarını yapmaktadır.
İdlib, yoğun bir nüfusa sahip bir yerleşim yeridir. İdlib'te 3 milyona yakın insanın yaşadığı ifade edilmektedir. Rusya-İran-Esed ittifakı, İdlib'e yapacakları saldırı halinde ortaya çıkacak muhtemel insani felaketi umursamamaktadırlar. Rusya-İran-Esed üçlüsü, İdlib'te yaşayanları, teröristler olarak görmekte, onlara yönelik her türlü saldırının meşru ve gerekli olduğuna dünya kamuoyunu inandırmaya çalışmaktadır. Rusya-İran-Esad üçlüsü, İdlib'in terörist gruplardan temizlenerek buranın Şam rejiminin kontrolüne girmesini savunmaktadır. Esad rejiminin en büyük destekçisi ve koruyucusu olan Rusya, Doğu Guta ve Halep'te olduğu gibi, terörist olduğunu iddia ettiği grupların imha edilmesi veya dışarı çıkarılması halinde bölgenin Şam rejiminin kontrolüne gireceğini öngörmektedir. Rusya, askeri güç kullanmak suretiyle bütün Suriye'yi tekrar Esad rejiminin hakimiyetine sokma stratejisini İdlib'te de uygulamaya sokmuştur. Bütün Suriye, Esad rejiminin mutlak hakimiyetine girmediği sürece, Rusya ve İran'ın askeri müdahalelerinin bitmeyeceğini öngörebiliriz.
Rusya, Türkiye'den İdlib'e yerleşen örgütleri buradan çıkarmasını istemektedir. Rusya, Türkiye'nin muhalif yapılar üzerindeki kontrol eden işlevsel gücünün farkında olup bundan yararlanmayı ummaktadır. Muhalif unsurların Halep'ten ve Doğu Guta'dan tahliyesinde Türkiye'nin belirleyici aktör olarak oynadığı rolü bizzat gören Rusya, İdlib'te de aynı rolü oynamasını Türkiye'den talep etmektedir. Rusya'nın bu talebi karşısında Türkiye, bölgeye yönelik yapılacak bir askeri müdahalenin büyük insani facialara yol açacağını Rusya'ya, İran'a ve uluslararası kamuoyuna anlatmaya çalışmaktadır. Şimdiye kadar Rusya ve Türkiye arasında, İdlib konusunda krizi çözen ve muhtemel bir insani faciayı önleyecek bir mutabakata varılmış değildir Suriye savaşının her aşamasında ve yerinde olan Rusya, İdlib krizinin her tarafında bulunmaktadır. İdlib krizinin insani bir felakete dönüşmesini engellemek için Türkiye, Rusya ile yoğun bir diplomatik müzakere yürütmektedir.
İdlib, Esad rejimine karşı savaşan silahlı grupların merkezi durumundadır. Milli Suriye Ordusu, Hey'et Tahrirü'ş-Şam ve Cephe Tahrir el-Suriye isimli örgütler, İdlib'te bulunan 3 büyük silahlı unsurdur. İdlib'in yarısından fazlasını Nusra bağlantılı Heyet Tahrir'üş Şam kontrol etmektedir. İdlib'te 100 binden fazla silahlı savaşçının olduğu tahmin edilmektedir. Rusya ve Esad ordusu, İdlib'e bir an önce saldırıp bu silahlı grupları imha etmeye can atmaktadır. Silahlı müdahaleye karşı olan Türkiye, diplomatik müzakerelerle silahsız br çözümün geliştirilmesini sağlamaya çalışmaktadır. Silahlı grupların İdlib'ten çıkarılması halinde nereye yerleştirilecekleri sorusu, Türkiye için büyük bir sorun oluşturmaktadır. Silahlı grupların kendi sınırları içine kaydırılmasına karşı olan Türkiye, Hatay ve Kilis'e yönelik oluşacak olası dev bir mülteci dalgasının oluşmasından da endişe duymaktadır. Türkiye'nin endişelerinin farkında olmasına rağmen Rusya, İdlib'in silahlı gruplardan arındırılarak Esad'ın ordusuna teslim edilmesi konusundaki ısrarını sürdürmektedir.
Astana zirvesinde çatışmasızlık bölgesi ilan edilen İdlib, bugün en sıcak çatışmaların merkezi olmaya aday bir yer olma konumuna gelmiştir. Suriye ordusuyla ve silahlı gruplar arasında çatışmalar devam etmektedir. İdlib, bugün Rusya, İran, Türkiye ve Esad rejiminin karşı karşıya geldiği bir yer haline gelmiştir. Başka bir ifade ile Türkiye ve Rusya, İdlib'te karşı karşıya gelmişlerdir. Ortada bir kriz olmasına rağmen, Türkiye, Rusya ve Esad rejiminin askeri olarak çatışacağını söyleyemeyiz. Türkiye, Kuzey Suriye'de herhangi bir statüye izin verilmemesi karşılığında Rusya ile anlaşma yoluna gidebilir. Türkiye, İdlib'teki askeri kontrolünü kaybetmek istemediği için Rusya-İran-Hizbullah-Esad ittifakının müdahalesine karşı çıkmaktadır. Amerika, Fransa ve İngiltere, Suriye'ye müdahale etme yönünde mesajlar vermektedir. Rusya, Amerika, Fransa, İran, Türkiye ve İngiltere'nin Akdeniz'de ve Suriye'de askeri varlıklarını güçlendirdikleri bir dönemde ortaya çıkan İdlib krizini, Suriye savaşının sona ermesinin mevcut şartlarda uzak olduğunun göstergesi olarak okuyabiliriz.