İdeolojik eğitim insan tabiatına aykırıdır
Bundan böyle nasip olursa Pazartesi ve Çarşamba günleri bu köşede sizlerle birlikte olacağım. Başından beri takip ettiğim ve ilkeli duruşundan asla taviz vermeyen bir gazetede yazmaktan onur duyduğumu öncelikle bilmenizi isterim. Pazartesi günleri eğitim meselelerini masaya yatırmayı planlıyorum. Eğitim bana göre bugün Türkiye'nin en önemli sorun alanlarından biridir. Dolayısıyla bir özgürlük ve insan hakları meselesi olarak karşımızda hala sorun olarak durmaktadır. Bilindiği gibi Türkiye'de eğitim, 90 yıllık bir kanun olan Tevhid-i Tedrisat çerçevesinde tanzim edilmektedir. Bu aynı zamanda yıllardır eğitim aracılığıyla bireylerin tek bir anlayışa mahku00fbm bırakılmaları anlamına geliyor.
İdeolojik, tekçi, Kemalist, milliyetçi ve merkeziyetçi eğitim anlayışı, kişinin kendini tanımasına, keşfetmesine, kendi içine doğru bir seyahat yapmasına imkan tanımayan bir eğitim anlayışı ve modelidir. Ne var ki bu ülkede yaşayan insanlara bilhassa "tek parti" marifetiyle sadece belirli bir ideolojinin kusursuz olduğu öğretildi.Oysa bu kadar farklı bilgilerin, inançların, dünya görüşlerin çeşitliliği arasında sadece birinin en doğru hakikatmiş gibi alınıp eğitim anlayışı olarak topluma dayatılması her şeyden evvel bir insan hakları ihlalidir. Herkesten toplanan vergilerle finanse edilen eğitimin toplumda sadece bilirli bir kesimin menfaatleri doğrultusunda işlev görmesi de aycıca gayr-i adil bir uygulamadır.Geçenlerde bir beyin cerrahından dinlemiştim "her insanın beyin yapısı parmak izleri gibi diğerlerinden farklıdır" diyordu. Bu denli farklı özelliklere sahip olan insanları tek bir anlayışa mahku00fbm bırakmak/dayatmak aynı zamanda insan tabiatına yapılmış ciddi bir müdahaledir.
Bakıldığında bugün başta eğitim olmak üzere sosyal ve siyasi alanlarda yaşadığımız sorunların temelinde; CHP zihniyetinin cumhuriyet dönemi boyunca tek bir renkten, inançtan, dilden ve mezhepten yeni bir ulus meydana getirmek adına özellikle eğitimi ve eğitim kurumlarını birer araç olarak kullanması yatmaktadır. Çünküeğitimle yıllardır laik, Sünni ve Türk olmayan herkesin birer tehdit unsuru olduğu gerçeği işlenmiştir.Daha çok devleti koruyan bir anlayışta,resmi ideoloji bağımlısı, itaatkar vatandaş yetiştirme yolu benimsenmiştir.Kanun ve yönetmeliklere, ders kitaplarının içeriğine ve birtakım militarist içerikli uygulamalara bakıldığında bunu daha net bir biçimde görebiliyoruz.Bu yüzden bugüne kadar birçok sorunumuzu çözmekte zorlandık. Çok şükür ki bu katı tutum son yıllarda değişmeye başladı.Bazı kesimler ısrarla kabullenemeseler de Türkiye AK Parti dönemi boyunca ciddi bir normalleşme sürecine girdi ve topluma eskiye oranla daha özgür ve demokratik bir ortam sunulmaya başlandı.
Özellikle eğitim alanında atılan adımlar eğitimin köklü sorunlarına temas etmesi açısından çok önemlidir. Sayın Ömer Dinçer döneminde 1926 yılından beri var olan ve içeriğini askerlerin belirlediği Milli Güvenlik Bilgisi Derslerinin kaldırılması, resmigeçit törenlerinde yapılan düzenlemeler, MEB Teşkilat Kanunu'ndaki değişiklikler, eksik olmasına rağmen kıyafet serbestliği, seçmeli dersler, 80 yıllık militarist bir uygulama olan ve benim de öncesinde kampanyalar yürüttüğüm andımızın kaldırılması, başörtüsü serbestliği, özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitimin önünün açılması, Fatih Projesi gibi sayabileceğim bazı reformlar yapıldı..Ne var ki eğitim alanında atılması gereken daha çok adım var.Bu adımların neler olması gerektiğini ileriki günlerde tek tek ele alacağım..Çünkü eğitim sistemi hala "milli" tek bir ideolojinin ve modelin etrafında çekip çevrilen, merkeziyetçi bir yapıda işlev görmektedir.
Bazı dostlar neden eğitimi bu denli sert eleştiriyorsun diye soruyorlar. Çünkü bu ülkenin Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni, Arap, Alevi vs fark etmez tüm çocuklarını çok seviyorum. Onların çok iyi eğitim almalarını, kendilerini keşfetmelerini, özgür ve kaliteli bireyler olmalarını istiyorum. Bu bakımdan ısrarla, tekçi, bir diğerini dışlayan, bireyin yeteneklerini körelten bir eğitim anlayışının asla bu coğrafyaya uygun düşmeyen bir eğitim anlayışı olduğunu ifade ediyorum.
Türkiye artık tek bir eğitim sistemine ve modeline mahku00fbm bırakılmamalıdır. Bu bakımdan eğitim, anlayış olarak insan ve değerlerini öne çeken, ahlak, erdem, vicdan ve şahsiyet sahibi bireyler yetiştirmeyi hedef yapan bir anlayışa hizmet etmelidir. Bireyde yüzeysel duyguların oluşmasına sebep olan mevcut eğitim anlayışının aksine eğitim daha derinlikli, tutarlı(özü, sözü bir), karakter sahibi, nazik, estetik sahibi, merhametli ve en önemlisi de insana kıymet veren özgür bireyler yetiştirmeyi hedeflemelidir. Bunun için mevcut eğitim sisteminin evvela sıfırlanması ve yeni bir eğitim sisteminin tesis edilmesi elzem. Çocuk Bayramı'nda çocuklara verilecek en güzel hediye; onları kendilerine bırakmak ve aileleriyle birlikte tercih edebilecekleri özgür ve kaliteli bir eğitim sistemini devreye sokmaktır.Haftaya devam ederiz..