İdeal Siyaset (1)
Eleştiriyi ihanetle suçlayan bir siyasal geleneğimiz var. Güçlü muhalefet nasıl oluşsun ki? Tercihini yap: Ya benim yanımdasın ya da düşmanımsın tehditleri altında ara renkler nasıl güçlensin ki? Ara renklerin güçlenmediği bir zeminde güzel resimler nasıl çizilsin ki? Güzel resme bakmayan çocuklardan nasıl güzel adamlar çıksın ki? Güzel adamların olmadığı yerler nasıl güzel toplumlara, güzel toplumların olmadığı süreçler nasıl güzel yerlere dönüşsün ki?
İdeal siyaset; ideal inançtan, ideal ahlaktan, ideal düşünceden yararlanan ideal toplumun sosyal hayata yansımasıdır. İdeal siyaset ideal insanı arar, bulamazsa oluşturmaya çalışır. İdeal siyaset ideal inançtan beslenir ve onun tıkanma kanallarına çare arar, beslenmesinin pratik zeminini geliştirir. İdeal siyaset ideal ahlaktan beslenir, ideal ahlakı kurumsallaştırır ve bu ahlaktan hiçbir şartta ödün vermez. İdeal siyaset, varsa, ideal düşüncelerin yeşerme atmosferini kurar, yoksa, onun için mücadele eder. Toplum vücuda benzetilirse ideal siyaset, ideal bir toplum inşa etmenin uç noktası, elidir ve bu el yanlış yerlere dokunduğunda, yanlış işler yaptığında sadece kendisi yanmıyor, gerisindeki bedeni yakıyor, gerisindeki ruhu da kasıp kavuruyor.
Toprak aynı toprak ama çimen de yeşertiyor çiçek de, diken de veriyor meyve de. Toprak aynı toprak ama turuncu da veriyor kırmızı da, mavi de veriyor beyaz da. Toprak aynı toprak ama akasya da yetiştiriyor erik de, elma da yetiştiriyor üzüm de. Toprak aynı toprak ama tatlı da veriyor acı da, ekşi de veriyor tuzlu da. Ve toprak hiçbirini reddetmiyor ve toprak hepsini bağrına basıyor ve toprak hepsine benim diyor, benim eserim diyor ve toprak hepsiyle gurur duyuyor. Ve toprak eserine ve eser toprağına tebessüm ediyor. Ve biz münbit toprakları seviyoruz, çeşniye kucak açanları, dört mevsimi de bağrına basanları…
Geriden baktığınızda tek biçimli renklerin egemen olduğu bahçeler mi daha hoş görünüyor, sayısız rengin armonik bir şekilde dağıldığı bahçeler mi? İdeal bir toplum, güzel bir bahçede olduğu gibi, içinde sayısız meyvenin, sayısız rengin, sayısız usarenin birbirinin sınırını ihlal etmeksizin, toprağın altında kökler birbirine temas etse bile dallarını birbirinin üzerine salıp ötekinin güneşini engellemeden, belli bir mesafede durarak ve ötekiyle şiir gibi uyumlu bir şekilde varlığını sürdüren bahçelere benzer. İçine girdiğinizde birbirinden farklı biçimler, farklı renkler, farklı geometriler, farklı tatlar, farklı kıvrımlar, farklı gölgeler görürsünüz. İdeal toplum ideal bir bahçedir. Dışarıdan bakıldığında uyumlu; içine girildiğinde faydalı, hoşluk, hoşnutluk bahşedici… Meyve vermeyen ağaçlarının bile zarafetiyle şenliğe katıldığı harika bir bahçedir içinde etnik kimliklerin, farklı mezheplerin, anlayışların, arayışların, eğilimlerin, ideolojilerin birbiriyle çatışmadan varlığını sürdürebildiği. İdeal siyaset, her bir bitkinin kendine özgü doğasını bilen bahçıvan gibi davranır. Bahçedeki bütün ağaçları, bütün çiçekleri sever. Favorisi vardır elbet, ama bunu gizler. Eline batan dikeni de meyvesini yediği ağacın dalını budağını da gözü gibi korur, gözetir, bakımını yapar. Durup dururken kesmeye kalkmaz, ancak kendiliğinden kuruyanları ayıklar, hasta olanları kendine getirmek için çareler üretir. Hangi bitkinin, neye ihtiyacı var, daha o talep etmeden anlar, gereğini yapar. Bahçesiyle öyle bir özdeşleşir ki geriye çekilip onu seyre daldığında ya da bir gün oradan ayrılmak zorunda kaldığında gözleri her şeyi anlatır. Kötü siyaset ise bahçedekilerin derdinden anlamaz. Eline makası aldığında her bir bitki nereye kaçacağını şaşırır. Budamak yerine kesmektir çünkü onun görevi. Her özensiz yürüyüş, gerisinde bir talan bırakır. Yerine göre dikenin de en az yaprak kadar, meyvesiz ağacın da en az meyvelisi kadar değerli olduğunu bilmediğinden, fayda-zarar hesabıyla kılıçtan geçirir farklılıkları. Kesmek, kurutmak, özsuyunu almak, en basitiyle hasta etmek… Kötü siyasetin memleket bahçelerine yaptığı budur işte.
İdeal siyasetin en belirgin vasıflarından biri eleştiri geleneğini sürekli canlı tutmasıdır. Varolan her şeyin belli oranda zıtlıklardan beslendiği düşüncesiyle atılan her adımı tartmanın bir yolu olarak eleştiri ideal siyasete sürekli enerji sağlayan ve istikamet yolculuğunda yaşadığı yalpalamalarda tekrar yolu bulduran en önemli yöntem alanıdır.