İdeal bir kanun yoktur
İnsanlık tarihi boyunca insanlarca bulunmuş ve uygulanmış
hiçbir toplumsal ideal kural ve ideal
uygulama yoktur.
İdeale en
yakın olan; en fazla gayret edilmiş, daima
çağın ihtiyaçlarına uygun, daima en fazla kişinin hakkaniyetli bulduğu bir adil
yönetim anlayışıdır.
Böyle bir tabloyu oluşturmak ise akıl almaz ter
gerektirir. İnsanların ve siyasi liderlerin büyük bir gayret göstermesini gerektirir.
Böyle ideale
en yakın adil bir tablo tarih sahnesinde ancak ve ancak ya Allah Resulleri
tarafından ya da Allah Resullerinin dostları tarafından şekillendirilmiş,
kurulmuş ve yönetilmiştir.
Bu ideal olana en yakın yapılar dahi mükemmel
olamamıştır. Mükemmele en yakınları olmuştur. Çünkü insan ve insanın bozucu nefsinin
olduğu her yapı mutlaka ve mutlaka hata vermektedir. Zaten insan hatadan
münezzeh değildir. Kurduğu yapılar da devletler de hatadan münezzeh
olamayacaktır.
Her devlet aynen insan gibi doğar, büyür, yaşar ve
sonunda ölür. İyiye ne kadar bağlıysa o kadar yaşar veya tersi olur. Tarih, siyasi
tarih, ekonomik tarih veya vesaire diğer ilimler nazarında incelenen daha
önceki yıkılan toplumlar ve devletlerde göze çarpan şudur:
“Hak bir
nizama dayandırılmayan her toplum ve her devlet ilerleyen süreçte için için
birbirini tüketerek ve etrafını yakarak ya hızlıca ya da yavaşça batmıştır. Hak
nizama dayandırılan her toplum ve her devlet ise dayandığı nizamın merkez
fikir, güç ve eyleminden uzaklaştıkça uzaklaştığı oran kadar bir hızda yine batmıştır.”
Günümüz dünya ülkelerinin yaklaşık yüzde doksan dokuzu (%
99) Kapitalisttir. Ve şu an Kapitalizm dünyanın çok uzun yıllara dayanarak
kurulan en kalabalık ve dünyayı domino eden birliğidir. Kapitalizmin, dünyaya neredeyse
birkaç yüzyıldır hâkim olduğu bilinen bir gerçektir. Bazı ülkelerin farklı
ekollerle yönetildiklerini iddia etmeleri bu gerçekliği değiştirmeyecektir.
Bugün ister Müslüman ister gayrı Müslim olsun neredeyse
tüm insanlık Kapitalizm ve uygulamalarından mutsuz ve ayrıca aşırı derecede umutsuzdur.
Sömürülmüş bir emek, karşılığını her türden alamama duygusu, gereğinden fazla
çalıştırılma ve bunlarla beraber her türlü algı ile gereğinden fazla harcama
yapmaya alıştırılma tüm insanların ortak sorunu haline gelmiş.
Günümüz insanının her tarafı sorun, her işleri ve
istekleri çözüm beklemekte. Suya hasret, yola hasret hatta ve hatta hâlâ gıdaya
hasret milyarlarca insan var. Tüm bu sorunlar hem ortak çektirdiği çile hem de
ortak verdirdiği acının şiddeti itibari ile çok ciddi sorunlar.
Siyasi bilinç; çok yüksek bir seviyeye çıkmadıkça, insanların
ciddi sorunları asla çözülmeyecektir. Siyasi liderlerin ne yapıp edip ülke
birliğini kurması, önlerindeki yılları ve yüzyılları planlaması ve sadece
işlerine odaklanıp işlerini yapmaları gelecek için en hayati iştir.
Birlik olup
olmamak tüm hayatımızı olumlu ya da olumsuz çok derinden etkiler. Birlik olup
olmamak, birlik kalitesi, anne rahmindeki bebeği dahi etkiler. Son nefesini
vermiş, toprağa defnedilmiş insanı dahi etkiler.
Nasıl etkiler? Perşembeye devam edelim.