Dolar (USD)
35.15
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2964.56
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Mart 2020

İçimizdeki Etki Ajanları

İstihbarat örgütleri, bağlı oldukları devletin ve milletin can damarıdırlar. O can damarına bir halel gelirse, devletin ve milletin bekası tehlike altına girer. Dünyanın her yerinde istihbarat örgütleri büyük bir gizlilik içerisinde çalışır. Sıradan insanlar bu teşkilatların varlığından haberdardırlar ancak kimlerden oluştuğunu, ne işler yaptıklarını bilemezler. Çünkü bu teşkilatlara bağlı çalışanlar ve yöneticiler icra ettikleri meslek dolayısıyla yüksek oranda hassasiyet ve gizlilik içerisinde hareket etmek durumundadırlar. Türkiye’de de MİT böyle bir gizlilik içerisinde faaliyetlerini sürdürür. Kuruluş ve çalışma esaslarını belirleyen kendisine mahsus bir kanunu vardır. Bu kanunun 27.maddesi teşkilat çalışanlarının kimliklerinin deşifre edilmesini açıkça suç sayar ve bu suçun hapis cezası şeklinde bir yaptırımı vardır. Bu manada ODA TV denilen karanlık şebekenin son girişimi MİT üzerine oynanacak bir dizi oyunun başlangıcı olabilir. ODA TV’nin yaptığı bir gazetecilik faaliyeti değil, açık bir istihbarat oyunudur. Arkasından başka neler çıkabilir bekleyelim görelim.

***

Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu birer parti kurdular. Birisinin adı “Gelecek” bir diğerinin adı ise “Deva”. Bunlar “gelecek”te derdimize “deva” olabilecek bir reçete sunabilirler mi? Zor görünüyor. Elbette ülke, sözüm ona demokrasi ile yönetiliyor ve yeterli şartlara haiz herkes bir siyasi parti kurabilir. Ancak kuracağınız partiler, kadrolarıyla, programlarıyla, duruşlarıyla liderleriyle bir ışık yakabiliyorlar mı, yakamıyorlar mı ona bakılır. Vatandaş şu dakikadan sonra ister istemez şu soruları kendilerine soracak: AK Parti’de iken yapamadığınız ne vardı da bugün parti kurdunuz? Eğer geçmişten rahatsız olup bu partileri kurduysanız, siz de bu geçmişin birer önemli aktörü değil miydiniz? Millet size hangi farklarınızdan dolayı oy versin? Ve Erdoğan gibi güçlü bir lider halen aktif olarak gemiye kaptanlık ederken sizin böyle bir atmosferde başarı şansınız ne? Bu sorular cevap bekleyen sorulardır. Bu sorulara ise kaçamak yapmadan cevap verebileceklerini pek sanmıyorum açıkçası. Ha unutmadan Deva’nın kurucular kurulundaki bir eski askerin FETÖ ile iltisakından söz ediliyor? Bence cevap bekleyen en bomba soru bu!

***

İçimizdeki “etki ajanları” ve “yerli gavurlar” gerçekten iyi çalışıyorlar. Önce kendilerine fikren yakın olan toplumda ve sonra genel kamuoyunda iyi kötü bir saygınlık kazanıyorlar. Kendilerini bir şekilde şirin göstererek en azından haklarında bir negatif kanaat oluşmaması için çaba sarf ediyorlar. Pek çoğu zamanında yabancı misyonerlerin kurduğu okullardan mezunlar. Sonra yine ipi aynı yabancıların elinde bulunan medya organlarında, şirketlerde işbaşı yapıp yükseliyorlar. Ne zamanki kendilerine kritik bir görev veriliyor ve enseleniyorlar, o vakit gayr-i milli maskeleri düşüyor ve hiç de bizden olmadıkları anlaşılıyor. Bunlar sözde Marksist ama özünde sadık birer Amerikan köpeği. Bunlar sözde milliyetçi ama özünde vatan düşmanı, bunlar sözde insan hakları savunucusu ama sıradan bir vatandaşın hakkı söz konusu olduğunda dünya umurlarında olmuyor. Çünkü varsa yoksa tasmalarını ellerinde tutan sahiplerinin çıkarları için havlıyorlar. Bunların bir bir maskeleri düşüyor. Herkes sırayla görüyor, öğreniyor. Bu ülkede kurulan bürokrasi düzeninin, bu ülkede kurulan medya düzeninin, bu ülkede kurulan iş dünyası düzeninin gerçekte kimlerin elinde olduğunu millet artık görmeye başlıyor. Yavaş yavaş maske düşüyor ve oyunun sonuna geliniyor. Ayılmayan birkaç kesim var, kış uykusuna devam ediyorlar. Onları da bu uyanıklar Atatürkçülük maskesi altında uyutuyor, avutuyor. Kendilerini hapsettikleri dar dünya içinde gerçeği görmemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ne diyelim Allah uyandırsın!

***

Yayınevlerine, gelecek yayın sezonu planlamaları için bir önerim var. Piyasada baskısı bulunmayan pek çok eser var. Bunlar kimi zaman kütüphanelerde dahi bulunamıyor. Bu kitapları yeniden yayın hayatına kazandırabilir, okuyucu ile buluşturabilirsiniz. Mesela bir ara Wright Mills’in “İktidar Seçkinleri” bulunamıyordu, bir yayınevi eseri yeniden bastı. İyi de oldu. Bu ve bunun gibi pek çok kaliteli eser basılmayı bekliyor. Bunlar arasında yerli ve bizden eserler de var. Yayıncılar bu işe bir el atıversin deriz. Ekmek çıkar.