İçimizdeki Amerikancılar
Bu sütunları takip edenler bilir. Bazen gönlünüze hoş gelecek, fakat aklınızı zorlayan hatta hayal mahsulü gördüğünüz iddiaları gündeme getiriyoruz. Onlardan en önemlisi "Türkiye'nin 'Altın Vuruşu' tamam"( http://www.milatgazetesi.com/turkiyenin-altin-vurusu-tamam-makale,125555.html ) başlıklı yazımızdı.
Yazımızın içinde Türkiye'nin dünyada yedi eminlerde bulunan altın rezervlerini toparladığı, Türkiye'ye getirdiğinden, 1,5 yıllık operasyonunda tamamlandığında bahsederek, yıllardır bu operasyonu yapmazı ABD'nin engellediğine işaret etmiştik. ABD'nin bu operasyon karşısında girdiği şoktan da bahsetmiştik.
Bu işlerden anlamam, ekonomiden de finans sisteminden de, ticaretten de devlet işleyişinden de en fazla sıradan vatandaşların anladığı kadar anlarım. Söz konusu bilgileri aktarırken Özal Döneminin efsane Maliye Bakanının danışman ekibinden dostlara dayanarak aktarmıştım iddiaları. İddia dedimse öyle inanmadığım şeyleri buradan sizlere aktarmaktan hicap duyarım.
Türkiye'nin tarihin en büyük mali darbe girişimi ile karşı karşıya kaldığı şu günlerde bazı şeyler su yüzüne çıkıyor. Yazdıklarımız üzerine her ne kadar dostlar "Hani nerede bizim kaynaklar? Niye devreye konulmuyor? Bugün değil ne zaman devreye konulacak?" gibi serzenişlerde bulunsalar da... Sabırlı olunması gerektiğini söyledim. Bir ara döviz iyice çıldırınca biraz endişelenmediğim değil. Ama sabrın zamanında çekilmeyen silahtan daha etkili olduğunu öğretiyor bize durum. Dün öğleden sonra her hangi bir sürpriz gelişme olmadıysa döviz dalgalanması duruluyordu.
Kaleme aldığım bu yazıyı bir dostumun Altındağ'daki bürosundan çıkarak Altınpark'ın içindeki çay bahçesinde kaleme alıyorum. Geç kalmayayım diye. Güzel sessiz yemyeşil bir park. Rahmetli Mehmet Altınsoy'un Ankara'ya hatırası. Parkta hava aynen Türkiye'nin yaşadığı ekonomik fırtınanın ardından sakinleşen durum gibi. Sessiz, sedasız. Herkes işinde gücünde.
Son 10 gündür yaşadığımız fırtına sonrası çıkarılması gereken önemli dersler var. ABD'nin yıllardır hatta tamı tamına 200 yıldır sürdürdüğü içimizdeki oyun aşikar olmuş bu saatten sonra açık oynadığı hiçbir oyun tutmayacaktır. ABD bu oyunları tek başına oynamamıştır. ABD kendi oyuncularının sahne aldığı Rahip gibi niceleri fenersiz yakalanmıştır. Bundan böyle yapacağı her aşikar hareketi Türkiye başarı ile püskürtecektir. Osmanlı ve Selçuklu coğrafyasında bundan böyle açık veya kapalı oynama ihtimali kalmamıştır. Bundan sonra maşalarını ağırlıklı kullanacaktır. Bu topraklarda ABD'nin kullanabileceği insan kaynakları bellidir. O nedenle Türkiye'nin bu insan kaynaklarına yönelik operasyonlara ağırlık vermesi kaçınılmazdır.
Türkiye Cumhuriyeti sonrası önce İngiltere'nin devşirdiği ve etki mekanizmasını işlettiği her kademedeki kamu, özel sektör, iş dünyası, sosyal, kültürel, aydın, akademisyen dünyasındaki kadrolardan başlayarak 1943'ten sonra ise ABD'ye devrettiği silsilelerin çökertilmesi gerekmektedir. Son ekonomik operasyon gösterdi ki Türkiye bu kadrolara müdahale etmeden rahat yüzü göremez. Bugüne kadar batının desteği ile servet edinmiş, makam edinmiş, mevki sahibi olmuş, meşhurlulaşmış yapılar bundan böyle ya yerlileşecek ya da bitirilmesi gerekmektedir.
ABD'nin döviz operasyonunda çok açık olarak ortaya çıktı. Bugün Türkiye'nin en büyük holdinglerinin ekonomideki ateşi körüklemeden başka bir iş yapmadıkları görüldü. Hatta asıl ateşi el altından onların başlattığını söylemek mümkündür. Dışarıda yatırım adı altında milyar dolarlarını yurtdışına kaçıranlar. Yurtdışına kaçırdıkları paralara karşı içerde finansal ve ekonomik kriz peşinde koşanlaru2026
Tüm bunlara karşı dövizdeki dalgalanmayı bahane edip mal ve ürün satışlarını durduranlar, ham madde stoklarını donduranlar, döviz dalgalanmasına adeta bu yaptıkları ile ekonomik krize çevirme derdine düşenlerinde çok iyi belirlenmesinde fayda bulunuyor.
ABD'nin ekonomik operasyonunu fırsat bilerek fiyatlarını çılgınca artıran nice kesimler ortaya çıktı. Bu durum gösteriyor ki ABD'nin Türkiye içindeki maşaları sadece iş dünyasındakiler değil yerele kadar inen kesimler bulunuyor.
Son bir haftadır Türkiye genelinde gezdiğim, dolaştığı bölgelerde enteresan hikayelerle karşılaştım. Döviz yükseldi diye ekmeğe zam yapan fırınlar, ulaşım ücretlerini artırma girişimde bulunan firmalar, yemek ücretlerini artırmayı düşünen restoranlar. Her şeyden önemlisi de dün ziyaretine gittiğim dostumun ortağının söyledikleri. "Bir bina tadilatımız var. Çatısı kapatılacak. Alüminyum çatı yapacağız. Alüminyumcuya ölçü aldıracağım 'Abi alüminyuma ABD vergi koydu. O nedenle fiyatı yükseldi' diyor. Şaşırıp kalmış. Oysa ABD Türkiye'den alacağı alüminyumun vergisini artırıyor.
Bu örnekten de görüleceği gibi dövizdeki dalgalanma her alanda fırsatçıları doğurdu. O nedenle öncelikle Türkiye bundan böyle içimizdeki Amerikancılara karşı tedbir almasını gerektiriyor. Yoksa ABD'nin Türkiye'ye karşı bundan böyle oynayacağı her türlü oyun bozulacak toplumsal bilinç oluşmuştur. Bizi kesen baltanın sapı bizden almazsa kimse bize bir şey yapamaz.
Cuma'nın hayrı üzerinize olsunu2026