İçene HDP Kaçmış CHP
Dünya Afganistan’da yeni bir gerçeklikle karşı karşıya. ABD
ve müttefiklerine çekilme için verilen sürenin dolmasının hemen ardından
Afganistan’da yeni bir hükümetin kurulması bekleniyor. Hükümetin kurulması ise
Taliban’ın yerel unsurlarla ne kadar uzlaştığını gösterecek. Afganistan’ın bir
iç savaşa sürüklenip sürüklenmeyeceğinin ilk testi hükümetin dizaynıyla ortaya
çıkacak.
Enkaz devraldık sözü 80’lerin Türkiye’sinde, yeni hükümete
gelen parti liderlerinin ağzından sık sık duymuşsunuzdur. Taliban, ABD destekli
Gani’den resmen enkaz devraldı. Yeni kurulacak hükümetin ilk işi bu enkazı
kaldırmak olacaktır.
Enkazın kaldırılarak, Afganistanlıların hayatlarını
kolaylaştırmak yerine, Taliban’ın ideolojisini sorgulayarak kontrollü kaosun
derinleşmesine el ovuşturan o kadar çok kaos tüccarı var ki….
Avrupa bile, bundan böyle Talibanla ilişki kurmakta beis
görmezken, kırmızı çizgileri olarak insan haklarının korunması, insani
yardımlara erişimin garantisi, terörle mücadele ve göçün etkin yönetimini
kendisine yol haritası olarak belirlerken bizim muhalefetin, zinhar Taliban’la
ilişki kurmayın şeklindeki yaklaşımlarını emperyalizmin sözcülüğünden başka bir
şey olmadığını çok iyi biliyoruz.
CHP ve emperyalizm kelimelerini yan yana kullanınca birileri
kökleri milli mücadeleye dayanan bir partinin emperyalizmle ilişkisi
olmayacağını çemşiriyorlar.
CHP’nin yerel seçimler döneminde HDP ile müttefik olduğunu,
karşılığında da işbirliği yaptığı belediyelerde kontenjan kopardığını defalarca
söyledik, ama yüzsüz ve arsızca yalanlandı. Hamidiye su şişelerinin içine
Şile’de kuyu suyu doldurtup vatandaşa kakalayan olay ortaya çıkınca da bu sular
Valilik ve Sağlık bakanlığı tarafından kontrol ediliyordu yalanını ortaya
atabilen bir sahtekarın daha hangi konularda yalan söylediğini varın siz hesap
edin. İmamoğlu, Şile’deki kuyu suyunu alıp, sağlığa zararlı değilse Şile suyu
diye vatandaşa satman meşrudur. Ama Şile’deki kuyu suyunu hamidiye su
şişelerinin içine doldurup satmak ahlaksızlıktır. Bal eteketli kavanoza reçel
doldurup satmak gibi bir şey, sonra da efendim bunlar denetleniyor. Pişkinlik
bu kadar olur.
İSKİ genel müdürünün bizim daha en az 16 biyolojik arıtma
tesisine ihtiyacımız var, İstanbul’daki bütün arıtmalar biyolojik olmalı diye
bas bas bağırmasına rağmen, planlanmış, ödeneği ayrılmış biyolojik aratma
tesisi, iptal ederek temel atmama töreni yapan sonra da biz parkı ve ağaçları
kurtardık diye böbürlenebilen dünyada başka bir siyasetçi olmasa gerek.
CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin daha binlerce
kanuna, nizama uymayan işlerini sıralayacak değiliz. Ancak sıcağı sıcağına,
Suriyeli göçmen istemiyoruz, Afgan göçmen istemiyoruz diye çemkiren CHP
yöneticilerine bir ihbarda bulunayım.
Tarih 26.08.2021. Sahrayı Cedid parkı. Üzerinde İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Amblemi bulunan 34 RBR 22 plakalı bir minübüs yanaşıyor.
İçersinden onlarca sırtına Kadıköy Belediyesi amblemli yelekler giymiş mülteci
çıkıyor. Parkta temizlik yapıyorlar. Mültecilere talimatlar yağdıran elemana
yanaşıyoruz. Kim olduğunu soruyoruz, HDP kontenjanından Büyükşehir’de istihdam
edilmiş. Park ihalelerini de bir şekilde almış. Peki bu işçiler kimler, nereli
diyoruz. Biz Diyarbakırlıyız, bunlar Diyarbakırlı, Siverekli…. Diye sıralıyor.
İşçilerle konuştuğumuzda herifin alenen yalan söylediğini görüyoruz.
Çalıştırılanların hiçbirinin kimliği veya pasaportu yok. Afganistan’dan
gelmişler. Çark şöyle işliyor. HDP onayı ile Kadıköy Belediye Başkanı olan Şerdil
Dara Odabaşı, bu tür işleri HDP’lilere veriyor. Kendisi Siverekli olduğu için
usulsüzlük yapanlar da otomatikman Siverek ismini veriyorlar.
Malumunuz olduğu üzere HDP’yi yöneten PKK terör örgütü
uyuşturucu ve insan kaçakçılığı yapıyor. Afganistanlı göçmenlerin Türkiye’ye
sokulmasında da etkin rol oynuyorlar. Türkiye’ye soktukları göçmenlerin etinden
sütünden herşeyinden yararlanıyor. Bu insanları CHP’li belediyelerde boğazı
tokluğuna çalıştırıyorlar. Peki, Büyükşehir belediyesi ve Kadıköy
belediyesinden bu parkların temizlenmesi için para çıkmıyor mu? Fazlasıyla
çıkıyor. Hem de çifte faturalandırma. AKP’nin kendi tabanını küstüren bir
hamlesini daha zikredelim. Yıllardır, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Erdoğan
çizgisinde yönetildi. Bu arada taşeron işçilerden birçok işte yararlanıldı.
Hiçbirisi kadrolu yapılmadı. İmamoğlu gelince bütün iştiraklerdeki taşeronların
sözleşmelerinin sona ermesini bekledi. Sözleşmeler bitince de hepsinin işine
son verdi. Yerlerine seçim mutabakatında belirlendiği oranda CHP, HDP, İYİ Parti, Saadet’en elemanlar
doldurdu hem de kadrolu olarak. Buraya kadar HDP ilişkilerini inkar etmenin
dışında anormal bir şey yok. İşin ilginç yanı bundan sonra başlıyor. Kadrolu
CHP ve HDP’liler işe gitmeden, tıpkı eski CHP belediyelerinde olduğu gibi
bankamatikten maaşlarını alıyorlar. İşleri yapmak ise Afganistanlılara, PKK
bağlantılı insan kaçakçılarının yurda soktuğu göçmenlere kalıyor.
CHP Merkez yönetimi, bir yandan Afganistanlı göçmenlere
nefret söylemi üzerinden hükümeti vuruyor. Diğer yandan her şeyi olduğu gibi
göçmenleri de iliklerine kadar sömürüyor. Kılıçdaroğlu ise Afganistan’da huzur
ve güvenliğin sağlanması yerine, Türk askerini çekin, kadınları evlere kapatan
Taliban ile ilişki kurmayın babından Türkiye’nin bölge ile ilgilenmesine mani
olmak için elinden geleni yapıyor. Afganistanlı kadınların önceliği,
kendilerinin, kocalarının çocuklarının yaşaması. İç savaşın çıkmaması, açlık ve
kıtlıkla mücadele. Emperyalizmin bakış açışı ve önceliklerini Türkiye gündemine
dayatarak gerçek sorunları gözden kaçırmaya çalışıyor. Orman yangını çıkan
bölgelerde CHP-HDP ilişkisini sorgularsanız daha ilginç şeyler bulabilirsiniz.
Sözün özü, içine HDP kaçmış CHP Türkiye için Milli Güvenlik sorunudur.
Vesselam…..