Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.19
Gram Altın
2952.62
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

​İbretle okunması gereken hayatlar

Biyografi kitapları, ders çıkarmamız, ibret almamız gereken hayatları bize anlatıyor. Son yıllarda biyografilerde büyük artış var.

Eskiden meşhur şahsiyetler hakkındaki biyografi kitapları azdı. Tanınmış birçok kişi hakkında bile ayrıntılı biyografik eserler bulmak güçtü. Bugün artık din, devlet ve işadamları, şairler, yazarlar, âlimler, mutasavvıflar, mütefekkirler, hattatlar, ressamlar, askerler, kâşifler, gazeteciler, yayıncılar, fikir/dava adamları hakkında çok kıymetli biyografik kitaplar yayımlanıyor. Kütüphanelerin önemli bir bölümünü bu tür eserler dolduruyor. Şüphesiz bu gelişme, kendi değerlerimizi tanıma, anlama, çocuklarımıza ve gençlerimize sevdirme adına son derece önem arz ediyor. İnsan, yakından tanıdığı, hizmetlerini bildiği, gayretlerinden haberdar olduğu kişileri sever. Öyleyse aziz milletimizin ilmine, irfanına, edebiyatına ve bütünüyle medeniyetimize hizmet etmiş eski veya yeni bütün değerlerimizi tanımak ve tanıtmak zorundayız. Son zamanlarda elime ulaşan bazı biyografi kitaplarından bahsedeceğim.

MEHMED ÂKİF

Mehmed Âkif yaşarken bir destan adamdı. Bugün de bir efsane olarak gönüllerde taht kurdu. Niçin? Çünkü ‘bütün hüneri samimiyeti’ olan bir şair, fikir ve ideal adamı da ondan. Sanırım hakkında en fazla yazı yazılan, biyografi kitabı kaleme alınan edibimizdir. Yeni gördüğüm eser, Mehmet Kurtoğlu’nun Taceddin Dergâhı’ndaki İstiklâl Şairi Mehmed Âkif adını taşıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları arasında okuyucuya ulaşan kitap, güzel kapağıyla, temiz baskısıyla ve içindeki orijinal fotoğraflarla dikkat çekiyor. Yazarımız da şairimizin mühim yönleri üzerinde etraflıca ve titizlikle duruyor. Mehmet Kurtoğlu şöyle diyor: “İslam âleminin içinde bulunduğu medeniyet krizini dile getirdiğinden dolayı ‘İslam Şairi’, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde en ön saflarda yer aldığı ve Millî Marşımızı yazdığı için ‘İstiklal Şairi’, Millî Mücadele döneminde İstanbul’dan Ankara’ya halkı ayaklandırmak için vaaz vererek geldiğinden dolayı ‘Camideki Şair’, hem Osmanlı hem Cumhuriyet döneminde aydınlara mahsus üvey evlat muamelesi gördüğü için ‘Mustarip Şair’, vatan sevgisini güzel şekilde dile getirdiği için ‘Vatan Şairi’, devrinin büyük savaşlarını en çarpıcı şekilde marş ve destanlarla dile getirdiği için ‘Destan Adam’, ruhundaki fırtınaları içinde yaşayıp dışa yansıtmadığı ve acılarını kimseyle paylaşmadığı için ‘Yalnızlık Şairi’, hayatı acı ve hüzünlerin toplamı olduğu için ‘Hazan Şairi’, şiirlerinde en çok Kur’an ayetlerine yer verdiği ve Kur’an’ı asrın idrakine sunma derdinde olduğu için ‘Kur’an Şairi’ sıfatı yakıştırılan Âkif’i, bu sıfatların tümü tanımlamada aciz ve eksik kalır. Çünkü Âkif, bütün bu sıfatların toplamından daha büyük bir şahsiyet, daha farklı bir sanatçıdır.”

BİLGİN’DEN ENVER PAŞA

İsmail Bilgin daha önce yayımlanan Kuşçubaşı Eşref, Medine Müdafaası, Kut’ül Amâre, İngiliz Kıskacı, 57.Alay Filistin, Zenci Musa isimli eserleri ve diğer kitaplarıyla yakın tarihimiz konusunda uzman olan değerli bir yazar. Yeni kitabı Enver Paşa adını taşıyor, alt başlığı ise “Bir Adanmışlık Öyküsü”. Bilgin iyi bir hikâyeci ve romancıdır. Biyografilerini yazdığı şahsiyetleri de âdeta bir roman üslubuyla kaleme alıyor. Araştırmalarında büyük titizlik gösteren, kütüphanelerde kaynaklara eğilen ve âdeta kılı kırk yaran bir kalem erbabıdır. Yakın tarihimiz çok sislidir. Genellikle ‘ifrat’ ile ‘tefrit’ bakışlarına maruz kalmıştır. Aşırılıklar, kesin hükümler ve keskin ele alışlar, bu dönemlerde yaşamış şahsiyetleri gerçek hüviyetleriyle tanımamızı engelliyor. İşte İsmail Bilgin’in yaklaşımı, doğru tarihi arama cehdi üzerinde yükseliyor. O hiç kimseyi ‘putlaştırma’ veya ‘şeytanlaştırma’ derdinde değil. Aksine bu tutumun sağlıklı olmadığı inancında. En doğruyu tespit etmek için çırpınır durur. “Önsöz”ün başında kitabı yazış hikâyesini şöyle anlatıyor: “Son dönemde, Enver Paşa hakkında bir kitap yazma projem söz konusuydu. Özellikle de onun Türkiye’den gidişinden şehit oluncaya dek olan dönemin hayat hikâyesini yazmak istiyordum. Okuyucularımdan gelen istek üzerine Enver Paşa’nın hayat hikâyesini çocukluğundan başlatarak yurttan gidişine dek olan kesimini yazmak düşüncesi ağır bastı. Ancak paşanın hayatı öyle hareketli ve heyecan vericiydi ki, bunu kaynakları taramaya başlayınca daha iyi anladım.” Eserde, Enver Paşa’nın kronolojik olarak askerî hayatı, hayalleri, ümitleri, idealleri, düşünceleri, mücadeleleri, sevdaları, yanılgıları, cephelerdeki savaşçı kimliği anlatılıyor. Okuyup öğrenmek lazım. (Timaş Yayınları),

REFİ CEVAT ULUNAY

Çok yönlü bir yazar olan Refi Cevat Ulunay, iyi bir gazeteci ve kıymetli bir fıkra muharriri olarak tanınıyor. Peki sadece bu kadar mı? Hayır, onun aynı zamanda edebiyatı da önemseyen, hikâye ve romanlarıyla da bu alanda temayüz etmiş iyi bir edip olduğunu bilmek gerekiyor. Özgül Özbek Giray’ın Kültür ve Edebiyat Hayatına Katkılarıyla Refi Cevat Ulunay (Çizgi Yayınları), kanaatimce bugüne kadar yapılmış en iyi çalışma olarak öne çıkıyor. İhmal edilmiş, nisyana terkedilmiş ve haksızlığa uğramış bir yazarın hatırlanması ve hakkında emek mahsulü, büyük boy 528 sayfalık kitap yazılması bir vefa borcunun ödenmesidir, kadirbilirliktir. Altmış yıl boyunca gazetelerde kalemiyle geçimini sağlayan, siyasi duruşu ve muhalif kimliği dolayısıyla sürgüne gönderilen, bir Mevlâna muhibbi olan Refi Cevat Ulunay’ın çok renkli, incelikli ve dikkat çekici olan çeşitli yönlerini bu kitapta topluca görebiliyoruz.

Kitap iki bölümden meydana geliyor. “Refi Cevat Ulunay’ın Hayatı” başlıklı birinci kısımda, yazarımızın hayat hikâyesi, aile çevresi, çocukluğu, aldığı eğitim, gazetecilik yılları, bir gazeteci olarak sürgün edilişi, şahsiyeti, yazarlığı, eser verdiği türler ayrıntılı olarak anlatılıyor. İkinci kısım “Refi Cevat Ulunay’ın Gazete ve Mecmualardaki Yazıları” başlığını taşıyor. Ulunay’ın bu makaleleri, edebiyat, kültür, eğitim, gazetecilik, siyaset, tiyatro, musiki, tarih, mimari ve çevre, müzeler ve müzecilik, dinî konular, Mevlâna ve Mevlevilik, ziraat ve ormancılık, avcılık ve spor, hayvanlar, çocuklar, kadınlar, mesleklerle ilgili olup toplamda 18 ana başlıktan oluşuyor. Giray, yoğun ve yorucu bir tempo ile yazarımızın bütün yazılarını kütüphanelerde araştırmış ve hiçbirinden vazgeçmemiştir. Zira “Refi Cevat’ın yazılarının konusu her ne olursa olsun hemen hepsinin Türk kültürü ve edebiyatıyla bir bağ kuracak nitelikte olması” önemlidir.

AHMET ERSİN YÜCEL

İkisi de rahmetli olan Üstün İnanç ve Mehmed Niyazi’den “Zaptiye Ahmet”i çok dinledik. Kısa bir ömür süren ama yaşarken çok sevilen, vefatından sonra da dostları tarafından rahmetle ve hicranla anılan Ahmet Ersin Yücel hakkındaki kıymetli kitabı, yeğeni Emine Akın hazırladı. Dayım Ahmet Ersin Yücel Zaptiye Ahmet isimli eser, artık belirli bir kesimin tanıdığı, hatırladığı ve andığı bir kahramanın destansı hikâyesidir. Ahmet Ersin Yücel, 27 yıllık kısacık bir ömür sürmüş ama bu zamana kocaman bir hayatı sığdırmıştır. Başta hocası Mahir İz olmak üzere devrin âlimleri, mütefekkirleri, yazarları bu elim kayıptan, bu ani vefattan çok etkilenmiş ve ardından hüzünlü yazılar kaleme almışlardır. Uzun zamandan beri bu eser için hazırlık yapan ve dayısının dostlarının hatıralarını toplayan Emine Akın, önsözde şöyle diyor: “Ahmet Ersin Yücel, kurduğu hayalleri bizzat yaşayarak ve anlatarak bir kutsal emanet gibi dostlarına bırakıp bu dünyaya veda etti. Yaklaşık yarım asır sonra Türk-İslam dünyasına ait o muhteşem hayallerin bir bir gerçekleştiğini ve özellikle Ayasofya’nın tıpkı hayal ettiği gibi açıldığını göremese de onun gönüllerde ve zihinlerde bıraktığı ‘Osmanlı Akıncısı’ duruşuyla ülkemizin gençlerine nev-i şahsına münhasır bir örnek olmasını umuyoruz.”

Emine Akın’ın “Dayım Ahmet Ersin Yücel’i Yâd Ederken” ile annesi ve merhumun kız kardeşi Nuriye Uğur Akın’ın “Canım Ağabeyciğim…” yazıları, okuyucuyu duygulandırıyor. Burada bir ağabeye ve dayıya duyulan sevgi, hasret, hürmet, dua apaçık görülüyor. İdeal adamı Ahmet Ersin Yücel’in daha çocukluğundan itibaren fedakârlığı, feragati, azmi, heyecanı, gayreti, idealizmi göz dolduruyor. Yaşanmışlıklar bunun ispatı. Nuriye Hanım, ağabeyinin en büyük idealinin “Ayasofya” olduğunu şöyle belirtiyor: “Ağabeyim sahip olduğu derin tarih ve İslam şuuruyla, elli yıl öncesinden hep bugünün hayalini kurdu ve her ortamda bıkmadan, usanmadan anlattı. Çevresindekilere ‘Şu Ayasofya’yı tekrar cami olarak görebilecek miyiz acaba? Ben şuna inanıyorum ki Ayasofya’da rahatça namaz kılamadıktan sonra Müslüman Türk olarak içimizin rahat etmesine imkân yoktur!..” diyerek bu derin özlemini hep dile getirmişti.” Nezih Uzel, Mâhir İz, Sezai Karakoç, Rasim Cinisli, Ahmet Nuri Yüksel, Mehmed Niyazi, Özer Ravanoğlu, Galip Erdem, Münevver Ayaşlı, Galip Erdem, Ergun Göze, Nevzat Kösoğlu, Mehmed Şevket Eygi, Raif Karadağ, Üstün İnanç ve Erdem Bayazıt’ın Ahmet Ersem Yücel hakkındaki duygu ve düşüncelerini yansıtan yazıları okunmalıdır.

SAYAR, GENÇ VE ÖZDENÖREN

Abbas Sayar, Mehmet Genç ve Rasim Özdenören hakkındaki biyografi kitaplarına çok sevindim. Zira her üçü de sanat ve fikir dünyamızın mümtaz simalarıdır. Yılkı Atı romanı ve diğer eserleriyle edebiyat dünyamızın sevilen ismi Abbas Sayar hakkındaki eser, romancımızın doğumunun 100. Yılı münasebetiyle hazırlanmış. Kâmil Büyüker ve Hıdır Yıldırım’ın editörlüğünü yaptığı kitap, sempozyum bildirilerinden oluşuyor. Bilim adamları ve yazarlar, tebliğlerinde Sayar’ın romancılığı, dönemindeki yazarlarla dostluğu, edebiyatımızdaki yeri üzerinde teferruatlı bilgiler veriyor. Prof. Dr. Ahmet Cihan ile Hıdır Yıldırım’ın editörlüğünü yaptığı Cumhuriyet Nesli Bir Bilge Mehmet Genç kitabı da yine bir sempozyumun bildirilerinden müteşekkil. Mehmet Genç’in bir tarihçi olarak kimliği, fikirleri, eserleri, çevresi, dostluğu ve idealleri ayrı başlıklar hâlinde kitapta yer buluyor. Her iki eser, Mehmet Akif İnan Vakfı Yayınları arasında çıktı ve kültür dünyamıza kazandırıldı.

Rasim Özdenören, ebedî âleme kısa bir süre önce uğurladığımız bir büyüğümüzdü. Hikâyeciliği ile bir nesil yetiştiren Özdenören, düşünür olarak da okuyucularına geniş ufuklu yolculuklar yaptırıyordu. Gazete makaleleri, günlük köşe yazısı olmanın dışında maveraya açılan birer pencereydi. Osman Koca’nın kaleme aldığı Bir Gülistan Mimarı Rasim Özdenören kitabını okumak gerek. Beyan Yayınları’ndan çıkan eser, öncü bir şahsiyetin kuşatıcı dünyasını tanımak için önemli ipuçları veriyor. Edebiyatın roman, hikâye, deneme, inceleme ve tercüme alanlarında kaleme aldığı eserlerle zihin dünyamıza değerli fikirleri ve hisleri katan Özdenören, şüphesiz başucu yazarımız olmaya devam edecek. 33 yazar ve şairin kaleme aldığı metinleri dikkatle, rikkatle, anlayarak, kavrayarak okumalıyız.