Dolar (USD)
35.35
Euro (EUR)
36.51
Gram Altın
3033.25
BIST 100
9920.98
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Ocak 2016

İbn-i Haldun ve Türkiye

Türkiye çok kritik bir dönemden geçiyor.

Yaklaşık iki yüz yıllık duraklama, iki yüz yıllık ta gerileme ve çöküş döneminin ardından 80 lerde Özal'la başlayan ayağa kalkma ve atılma, 2000 lerde AK Parti ile ivmesini artırarak maratona dönüştü.

Gerileme 80 lerde noktalandı.

Yükselme dönemine girildi. Daha başlardayız.

Çok mesafeler var ama dönülmez yola girilmiştir.

Birinci körfez savaşında Irak'a adım atmaktan çekinen Türkiye bugün artık bölgesel güçtür.

Suriye'de Irak'ta, Akdeniz'de operasyonlar yapmaktadır.

PKK bitme noktasına getirilmiştir.

Doğal kaynakları ve petrolü olmamasına rağmen yegane sermayesi müteşebbis insan gücüyle Türkiye adeta bir fırtına gibi esmektedir.

İbni Haldun'a göre insan toplulukları "Bedevilik" ve "Hadarilik" aşamalarından geçerler.

Bedeviler doğal şartlarda yaşar tabiatla iç içedirler, sert, haşin, çatışmacı, acımasızdırlar.

Hadariler, şehirlerde yaşarlar, uyumludurlar, sosyal kontrolü benimsemiş, çatışmacı ve saldırgan yönleri törpülenmiştir.

Hadariler ve bedeviler arasında, kesin coğrafi ve sosyal sınırlar bulunmaz, geçiş alanları ve dönemleri olması doğaldır.

Bedeviler saldırgan özellikleriyle genellikle hadarileri kuşatır, egemenlikleri altına alır, yeni devletler kurarlar. Bedevilerin hükümranlıkları çoğunlukla üç nesil devam eder. Üçüncü nesilden sonra bedeviler artık hadarileşir kendileri de yeni bir bedevi toplumun saldırısına açık hale gelirler.

Günümüz Türkiye'sinde kırsal kesimler hızla şehirlere akmaktadırlar.

Türkiye' nin kırsal kesimleri adeta İbni Haldun'un tarif ettiği "Bedeviler" dir.

Hızla şehirleri, ekonomiyi, bürokrasiyi, siyaseti ele geçirmekte enerjileriyle Türkiye'yi ileriye doğru itmektedirler.

Milletlerin enerjilerinin taştığı, kabına sığamadıkları dönemler vardır, beş-on asırlık periyotlarla gelir.

Avrupalıların; keşiflerle dünyayı işgal ettikleri, okyanusları aştıkları, Amerika hazinelerini yüklenip getirdikleri "Rönesans" böyle bir devirdir.

Arapların; Hz. Peygamber'i (S.A.V.) takip eden yüz yıl içinde İspanya'dan Çin'e kadar yayılıp, hakim olmaları enerjilerinin taştığı bir dönemdir. Dört asır sürmüştür.

İslam'la tanışan Türklerin İslam'ın enerjisiyle 10. Asırdan başlayarak Hindistan ve Çin'in içlerinden Viyana' lara, Fas'a kadar yayılarak Cihan hakimiyeti kurmaları böyle enerjik bir dönemdir.

Tarihin garip bir cilvesidir ki, sanki bir lütf-u İlahi olarak, ikinci bir enerjik döneme girilmiş, altın bir çağa adım atılmıştır.

Ülke bir uçtan bir uca yeniden imar edilirken, hangi ülkeye gitseniz bir müteşebbisimizle karşılaşıyorsunuz. Afrika'dan Avustralya'ya, Orta Asya' dan Amerika'ya her yerde Türkiye'nin sesi gelmektedir.

Çevremizde bir kaos var. Suriye merkezli bölgesel krizle Türkiye tökezletilmeye çalışılıyor.

Ama, krizler fırsatları da beraberine getirirler.

Türkiye'nin "Bedevi" lerinin enerjisi bu krizi fırsata çevirecektir.

Nitekim tarih böyle akmaktadır!