Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Haziran 2019

İstanbullu ''Kısa Devre'' yaptı

“Müddei iddiasını ispatla mükelleftir.”

Pazar günü yenilenen İstanbul seçimlerini CHP adayı Ekrem İmamoğlu, AK Parti adayı Binali Yıldırım’a yaklaşık 800 bin oy fark atarak kazandı.

31 Martta ve üstelik bütün yolsuzluklara, hilelere rağmen İmamoğlu’nun sadece 13 bin oy farkla seçimi kazandığını göz önünde bulundurursak, 23 Haziran’da alınan sonucu seçimin iptali üzerinden değerlendirmemiz gerekir.

AK Parti’de kurumsal hatalar var mı yok mu sorularının cevabı elbette ki aramalı ve gereken yapılmalıdır, keza gençliğin doğru okun(a)maması, kibir, şatafat, liyakatsizlik gibi AK Parti’ye yakışmayan sebepler üzerinde bilahare duracağız. İstanbul seçim sonuçlarını değerlendirirken hiçbir toplumun 2 ayda siyasi değişim yaşamayacağını göz önünde bulundurarak, vatandaşın seçimin iptali ve yenilenmesi kararına tepkisini dikkate alarak değerlendirmek sonucun ruhuna uygun düşeceği kanaatindeyim.

İstanbul seçiminin yenilenmesi ve iddialar

İslam hukukunda da baş tacı edilen bir ilkedir. Her önüne gelen istediği şekilde ispatsız, tespitsiz iddialarda bulunup hakkı karartmaya çalışmasın diye hukukta, “iddia sahibi iddiasını ispatla yükümlüdür” ilkesine uyuluyor.

İddianın ispatı için müddei yani iddia eden/lerin muhataplarının kafasını karıştırmaktan uzak durmaları gereklidir ve bunun için argümanlarını sağlam ve net olarak seçmeli, açık ve seçik olarak sunmalıdırlar.

Mesela İstanbul seçimlerine itiraz ediyorsanız, haklı da olsanız itirazınızı kafa karıştırıcılıktan uzak tutmanız gerekir. Siz İstanbul seçimlerinin şaibesini, yolsuzluğunu açıklarken öyle hassas davranmalısınız ki haklılığınız konusunda vatandaşın “acaba”sı kalmamalı, olmamalıdır. Yoksa “mağduriyet” algısı bu topraklarda ekseriyetle karşılık bulduğunu biliyoruz.

Ancak;

Siz İstanbul seçimlerinde usulsüzlük olduğunu anlatırken, “Yani bir şey olmamış ise, biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu” gibi bütün iddialarınıza şaibe katan bir açıklama yaparsanız inandırıcılığınızı kaybedersiniz.

Ne demek, “Yani bir şey olmamış ise, biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu?..” Olmayan bir şeye siz “oldu” dediğinizde olmuş kabul edilir diye kat’i bir nas mı var?

İstanbullu kısa devre yaptı

Allah için söyleyin, bu cümleyi duyan İstanbullu bu yetkilinin konuşmasını izlemeye devam mı eder, yoksa hışımla televizyonu kapatıp kumandasını mı fırlatır?

Bu yetkili, “bir şeyler oldu” dedikten sonra, bu “oldu” dediği o “bir şeyler”i sayarken, yolsuzluk gerekçesi olarak;

“KHK’lılar oy kullandı” dediğinde bunu duyan İstanbullu haklı olarak “kısa devre” yaptı. İşte 23 Haziran seçim sonucunu İstanbullunun bu “kısa devre”si olarak da okunmalıdır.

Dahası, AK Partili yetkilinin vatandaşa seçimin şaibeli olduğuna dair gerekçesini anlatırken, “FETÖ’den atılanların 1. Derece yakınlarının sandıkta görev aldığını tespit ettik, kısıtlılar oy kullanmış…” gibi akıl ve izanın sükut ettiği garabetleri var ki bunları tek tek anlatırsak bu yazı bitmez.

İstanbullu ne diyor?

Seçimden önceki hafta İstanbul’daydım.

Vatandaşlarla konuştuğumuzda, “seçimin iptal ve yenilemesi haksızlıktı” diyenlerin pek çoğunun, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’a ait olan yukarıdaki açıklamaları üzerinden haklılıklarını gerekçelendirmeleri oldukça manidardır.

İstanbullu, seçimlerin iptaline gerekçe kılınan “şaibe”nin anlatılması sürecinde inandırıcılığını kaybeden yetkililerin garabetinin yanısıra YSK’nın iptal gerekçesini net olarak belirlemediği kanaatini taşıyor. Bu hadisenin de AK Parti yetkili organları vasıtasıyla yeterince anlatılamadığını görüyoruz.

Bu konularda İstanbullular ikna edilemeyince, seçimin iptal ve yenilenmesi kararını;

“Mağdurun yanındayız, kim olursa olsun mağdur desteklenir.”

“Çalmaya izin vermeseydin, bütün yetkiler sendeydi, oylarıma sahip çıkacaktın.” diyerek Ak Parti’yi eleştiriyor.

Ordu Valisi, Öcalan’ın mektubu, Sisi benzetmesi gibi konuları başka yazılarımızda ele alacağız inşaallah.