Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Haziran 2020

İstanbul Sözleşmesi Revize Edilmelidir

Kadına yönelik şiddete karşı tedbir alınması konusunda imzacı devletlere yükümlülük getiren İstanbul Sözleşmesi ile ilgili konuşanların önemli bir kısmının sözleşmeyi ciddi manada anlayarak, kavrayarak eleştirdiklerini sanmıyorum. Bunların ciddiyetten uzak, kavramları da yerli-yersiz kullanmaları var ki evlere şenlik. Bu yüzden son derece gerekli olduğuna inandığımız maddelerin de yaşanan kavram katliamından dolayı çöpe atıldığını görüyoruz.

Öncelikle belirtmeliyim ki bu tartışmalar yaşanırken Cumhurbaşkanı Sayın R. Tayyip Erdoğan'ın, "Bu bizim için ölçü değildir. İstanbul Sözleşmesi nas değildir" açıklamasını değerli ve yeterli buluyoruz. Çünkü biliyoruz ve inanıyoruz ki bu sözleşme artık bu haliyle kalmayacak, olumsuz bulunan maddeler kaldırılacak.

Tartışmalarda kavram kargaşası yaşandığını ve bu kargaşanın sözleşmenin amaçlarını anlaşılmaz hale getirdiğini gördüğümüz için öncelikle bazı kavramların sözleşmede ne anlama geldiğini açıklamamızın gerekli olduğunu düşünüyorum.

Cinsiyet kavramı sözleşmede bireyin doğuştan sahip olduğu erillik-dişillik durumu için kullanılmaktadır. Toplumsal Cinsiyet ile de kişinin toplum içinde aldığı rol, gördüğü iş, meslek kastedilmektedir.

Buna ilaveten Toplumsal Cinsiyet ile LGBT’lilerin de cinsiyetsizliklerini ön plana çıkaranların da toplum tarafından kabul görmesi sağlanmaktadır ve buna mani örf, adet, inanç gibi değerlerin ortadan kaldırılması talep edilmektedir.

Kimi milletlerde, kültürlerde kadın ve erkeklere verilen rol/görevler değişiklik gösterebiliyor. Mesela Türkiye’de bayan olan erkek berberi/kuaförü yeni yeni görülürken, Avrupa’da çok sayıda kadın erkek berberi/kuaförü bulmak mümkündür. Yine Türkiye’de nadiren bayan taksi şoförüne rastlanırken batı ülkelerinde çok yıllar önce otobüs, taksi ve diğer taşıtların sürücüleri bayanlardan oluşmaktadır. Erkek hemşireler için de aynı durum söz konusudur.

Bu iki kavrama ilaveten bir de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği kavramı var ki bir yönüyle tartışma konusu yapılması gereken bir kavramdır.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ile yapılmak istenen, işlerin, mesleklerin, rollerin kadın-erkek ve dahi LGBT’li ayrımcılığı yapılmadan dağıtılması ve görülmesidir. Bir toplumda kadınların, o güne kadar erkeklerin çalıştıkları işte kendileri için alan açma taleplerini erkeklerin doğru bulmamaları, buna karşı çıkmaları çokça görülen bir durum olduğu izahtan varestedir.

Bu madde ile kadınların hatta LGBT’lilerin şartları tuttuğu halde imam-müezzin olmalarının önünde yasal bir engel kalacağını düşünenler yanılacaklardır. Zira madde ile bütün iş ve mesleklerde kadın-erkek eşitliği amaçlanmaktadır. Zaten ileride de göreceğimiz gibi, buna mani bütün engellerin bertaraf edilmesi hedeflenmektedir.

Sözleşmede haklı olarak en çok tartışılması gereken bir diğer kavram cinsel yönelimdir zira bu kavramda hinlik olduğu iddiası yabana atılamayacak kadar güçlüdür.

Şayet “Cinsel durum” dense idi, kişinin mevcut cinsel durumunun kastedildiği anlaşılır ve arzu edilmeyen bir amaç taşıdığı düşünülmezdi. Ancak “cinsel yönelim” ile çocuk olsun, yetişkin olsun bireyin isteyerek ya da istemeyerek cinsiyet bozukluğu ve değişikliğine yönlendirilmelerini beraberinde getirmektedir. Yani yazılı, sözlü, görsel ve dahi kitle iletişim araçları ile bireyin sahip olduğu cinsiyetten başka bir cinsiyete geçmeye özendirme, yönlendirme anlamına gelmektedir ki bunun kabul edilebilir yanı bulunmamaktadır.

Bu açıklamadan sonra İstanbul sözleşmesine ve maddelerine baktığımızda tartışmaların 3 konuda yoğunlaştığını görebiliyoruz:

- Dini ve örfi değerlerin yok edilmesi,

- Ailenin yok edilmesi,

- Eşcinsellik ve eşcinsel evliliklere özendirme.

Hemen belirtelim ki sebep ne olursa olsun, kime yapılırsa yapılsın şiddete karşıyız. Aile-ev için ya da her hangi bir yerde şiddetin tasvip edilmesi, şiddete göz yumulması yanlıştır ve şiddette karşı olmak gibi şiddete göz yumulmasının karşısında yer almak da erdemli insanın ve toplumun vasıflarındandır.

Devam edeceğiz…