Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.88
Gram Altın
2308.43
BIST 100
9079.97
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 May 2020

Hüzünden rahmet doğar

Buruk bir Ramazan’a erdik. Hüzün ile sahurumuzu yapıyor, boynu bükük niyet ediyor, imsakta sabahın sessizliğine kuşların cıvıltıları eşlik ediyor, dört duvar arasında oruç tutup, sakin sofralarımızda herkesten habersiz orucumuzu açıyor, camisiz, cemaatsiz teravih kılıyoruz.

Sahur vaktinde gidip fırınlarımızdan gecenin bağrında buram buram kokan sıcacık pidemizi alıp eve gelir, maaile oturup sofranın başına sahur yapardık. Gecenin sessizliğini bir çay kaşığı bölmeye yeterdi. Şimdi ise ne içilen çayın sıcaklığı ısıtıyor yüreğimizi, ne de tuttuğumuz ekmek elimizi... Serin gecede soğuk ekmek ile hüzün tadında bir sahur yapıyoruz.

Okunan sabah ezanı bir nebze de olsa içimizi ısıtıyor ve Allah’a söz vererek niyetimizi edip başlıyoruz oruç yolculuğumuza. Huzura dururken huzura kabul edilmenin umuduyla açıp ellerimizi bir duanın sıcaklığına sığınıyoruz. Kuşların nağmeleri dolduruyor insanların boşalttığı sokakları.

Sokağa bile çıkmanın yasak olduğu şu günlerde dört duvar arasında geçerken hayatımız orucumuzu da tutuyoruz bu duvarlar arasında. Orucun sabır olduğunu daha iyi anlıyor ve gün boyu beraber olduğumuz aile fertlerimize karşı sabırlı olmayı öğreniyoruz. Evde kaldığımız bu zamanların kıymetini bilerek orucun ruhumuza nakış nakış işlediği manevi hava ev ahalisiyle hemhal olmanın lezzetini veriyor bize.

Rabbimizin rızasını ümit ederek midemizi ve ruhumuzu aç koymanın ödülü olarak hep birlikte hazırladığımız iftar soframız duruyor önümüzde. Akşam ezanı ruhumuza işlerken bir Ramazan pidesi tadında, bir hurma eşliğinde açıyoruz orucumuzu. Bize verilen nimetlerin şükrüne bir dua eşliğinde erme vakti şimdi:

"Allah'ım! Senin rızan için oruç tuttum. Sana inandım. Sana güvendim. Senin rızkınla orucumu açıyorum.”

Midemizi Rabbimizin bize lütfettiği nimetlerle ödüllendirirken; ruhumuzu dua, şükür ve ibadetle doyurup içimiz de bir bardak çay ile ısıtıyoruz. Bu anı günün en güzel aile karesi olarak duruyor zihnimizin çerçevesinde.

Vakit yatsı varınca bir garip hüzün çöküyor üstümüze. Gözümüz minareleriyle bize selama duran camilere takılıyor. Boynu bükük bir edayla iki mahzun birbirine en tarifsiz hüzünle bakıyor.

İnsan, camisiz, cemaatsiz teravihlere erdiğimiz şu zamanda “Nerde o eski Ramazanlar?..” demekten kendini alamıyor. Bu kadar acının yanında Kıblemiz Kâbe bile cemaatsiz... Kor gibi oturuyor insanın içine bu acı. Zamanında kıymet bilemeyişimizin bedelinin en ağır şekilde ödüyoruz.

Herkes kendi kabuğunda bir dünya haline geldi. Camisi evlerimiz, imamı da cemaati de kendimiz olan teravihler kılmaya başladık.

Bu kadar hüznün içinde bedenimizi ve ruhumuzu şu dünyanın açlığından alıkoyabiliyor ve bize verilenlerle mutlu olmayı öğrenebiliyorsak o vakit Ramazan bize hoş gelmiş ve bizi de hoş bulmuş olacaktır.

Ramazan arınma ve bağışlanma ayıdır. İki hilal arasında huzura ermenin yolunu gelin hep beraber bulalım.

Aramıza görünmez duvarların örüldüğü şu zamanlarda birbirimizden uzak kalmışlığımızda ‘Vardır bir hikmet’ idrakiyle bir Ramazan yaşayalım. Tuttuğumuz oruçların nihayeti ne de olsa bayram değil mi? Kim bilir, belki kapımızda bu yıl çifte bayram duruyordur?

Her karanlık geceyi sabaha vardıranın, vardır elbet bir hesabı. Biz seferden sorumluyuz ve sefer bilincinde en saf duygularımızla dilimiz oruçlu olarak açıp ellerimizi Rabbimizden isteyelim. Ki O değil midir, hesap yapanların en Güzeli? Vardır bunda da bir bildiği.

Hüzünden rahmet doğar, biz yeter ki umudumuzu ve inancımızı diri tutalım.

Mahzunluğumuzun mahsumluğumuza vesile olması ümidiyle...

 
ABONE OL
Deniz feneri detay
Deniz feneri detay
Kızılay 160x600
TDV ramazan