Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.98
Gram Altın
2460.86
BIST 100
9903.54
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

22 Kasım 2022

Hüsn-ü zan

“Kuşkulanmak, kesin bilgiye ulaşmak, itham etmek” anlamlarındaki zan “Bir şeyin mahiyeti konusunda mümkün durumlardan birinin ağır basmasıyla oluşan sübjektif kanaat” olarak açıklanır. Herhangi bir olay ya da olgunun iyiye yorumlanmasına “hüsn-ü zan”, kötüye yorumlanmasına “su-i zan” adı verilmiştir.

Yüce dinimiz İslam’ın istediği davranışlardan birisi de mümkün mertebe hüsn-i zanla hareket edip gereksiz su-i zanlardan kaçınmaktır. Allah (c.c.), “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının” (Hucurât, 49/12) buyurmuştur. Hüsn-ü zan, kişilere ve olaylara iyi niyetle bakmak, iyiye yormak ve iyi düşünmek olduğu gibi, su-i zan ise kesin bir delil olmaksızın insanlar ve olaylar hakkında kötü düşünmek ve emin olmadığı hâlde karşısındaki hakkında ithamda bulunmaktır. Hüsn-ü zan ile amel etmek bazen vaciptir. Hem Allah hakkında hem de Müslümanlar hakkındaki su-i zan haramdır.

Karşılaştığımız her türlü durumu kendimiz için olumlu veya olumsuz bir sonuca çevirebilmek bizim elimizdedir. Hayata ve olaylara imani penceredn bakmakla olumluya, nefsani pencereden bakmakla olumsuza yönelebiliriz. Salih Müslümanın sıfatlarından biri de insanlara ve olaylara hüsn-ü zann ile bakmasıdır.

İyimser olmayı emreden dinimiz kötümserliği yasaklamıştır. Aksini gösteren kesin bir delil olmadıkça kimseye suç isnat edilemez. Çünkü Müslümanlarda beraet-i zimmet yani suç ve günahtan uzak olmak esastır. Su-i zan, Kur’an-ı Kerim’de günah davranışlar arasında sayılmış, Yüce Allah su-i zannı emirle yasakladığı gibi Peygamber Efendimiz de (s.a.s.) zandan sakındırmış, “Zan, yalanın ta kendisidir” (Müslim, Birr, 28) buyurmuştur.

Zan ile hareket etmek insanlar arasındaki ilişkilerin bozulmasında etkili olduğu gibi, Müslümanlar hakkında kötü düşünmek, şeytana fırsat veren ve birçok kötülüğe kapı açan bir yaklaşımdır. Telafisi imkânsız zararlar verip büyük fitnelere sebep olabilir. Müslüman, bardağın dolu tarafına bakmayı kendine şiar edinmeli, hayatın ve olayların güzel ve faydalı yönlerini görmeye çalışmalıdır. Çünkü Müslümana karşı hüsn-ü zannı ilke edinmek ve su-i zanla başkalarına zarar vermekten kaçınmak dinimizin temel bir ahlak ilkesidir.

“Şu üç özelliği taşıyan Müslümanın kalbinde hıyanet ve kin bulunmaz, Allah için ihlaslı amel, bütün Müslümanlara karşı iyi niyetli ve nasihatçi olma ve fikir ve amelde Müslümanlarla birlik olma” (İbn Mâce, Mukaddeme, 1 8). Buyuran Hz. Peygamberimiz (s.a.s) “Her duyduğunu nakletmesi kişiye yalan olarak yeter” (Müslüm, Mukaddime,5) sözüyle zannın ne kadar sakıncalı olduğunu, yalanla bir olabileceğini bizlere bildirmekte ve sakınmamızı emretmektedir.

Zannın bir yüzü ilim ise diğer yüzü ise cehalettir. Bir yüzü helal ise diğer yüzü haramdır. Bir yüzü mutluluk ise diğer yüzü mutsuzluktur. Bir yüzü doğru ise diğer yüzü yanlıştır. İlmi, helal, mutlu ve doğru yönüyle hüsn-ü zan, öncelikle Allah’a karşı daha sonra da müminlerin kendi arasında uymaları gereken bir haslet olduğu gibi diğer yönüyle cehalet, haram, mutsuzluk ve yanlış olan su-i zan zan heva, heves ve nefsanî arzuların yörüngesindeki insanın felaketidir. Hüsn-ü zan bir güzel haslet olduğu gibi su-i zan bir kul hakkıdır. Saygı istiyorsan önce sen saygı göster. Sevgi istiyorsan önce sen sev. İyilik istiyorsan önce sen iyilik yap. Şefkat istiyorsan önce sen şefkatli davran.

Ya Rab! Bize susma halimizin tefekkür, konuşma halimizin zikir, bakışımızın ibret olmasını ve iyilikleri emredip kötülüklerden sakınmamızı nasip eyle. Bizleri hüsn-ü zan sahibi insanlardan eyle.