Hürriyet lazım
İnsan
evladının yeniyi üretmesi zor ve meşakkatlidir. Hadi zora rağmen üretti diyelim
sonrası daha zordur. Ürettiği eser kabul edilinceye kadar göbeği çatlar, hayal
kırıklığı yaşar.
İnsanoğlu bir yazı yazacaktır, bir konuşma yapacaktır
ya da fikri, sınai bir eser bir icat ortaya koyacaktır. Eser ortaya çıkınca
muhatabı insanların ilk soracağı soru “Sen kimsin?” şeklinde olacaktır. Eser
sahibi, “bir şey mi olmalıyım” diye düşünebilir, sorabilir.
Evet.
Bir şey olması gerekiyordur. Bir şey olmadan eseri asla kabul görmeyecektir.
Çünkü Batıda maddi manevi her konuda insanları düşünmeye zorlamak ve harekete
geçirmek için kodlar geliştirilmiştir. Bu kodlar üzerinden insanlar
yönlendirilir, çalıştırılır. Dolayısıyla kontrol altında olan bir insanlık
oluşturulur.
Kontrol
altına alınmayan insanlık, kurulu düzeni bozacak en büyük bela demektir. Hem
istenilen sayıda ve kalitede üretim yaptırılır hem de var olan düzen
bozdurulmaz. Kurulu düzenin yıllarca ayakta durması ve kazancının bollaşması
için kodlarla oluşturulmuş bu düzen devam etmeli, sorguya açık olmamalıdır.
Ayrıca bu düzen, sadece Batıda değil her yerde, her ülkede böyle olmuştur.
İnsanlar, bu kodlar ile ticarette, sanayide,
akademide, siyasette hatta dinde dahi türlü türlü zihni tercihler oluşturup
istenilen tarafa yönlendirilmekte. Kimi ticari veya siyasi bir iş için bir
sanatçı, bir araba, bir robot ile istenilen bu kodlar yüklenilmekte. Aynı
mantık ve aynı tarz iş ile din bile kodlanıyor. Yeni Kuran, yeni ve en faydalı
hadis kitapları, … özellikle dua kitapları. 1001 dua, âşık titreten, en kısa ve
en hızlı yoldan cennete götürecek yeni dualar, … (!) vesaire.
Hak dini bozmaya çalışanların çabaları böyle.
Uydurulmuş ideolojik ve seküler dinler zaten böyle. Bilmem kimin mucizesi,
uçması, kaçması, … vesaire. O var ya o… O olmasaydı çadırda yaşar, tezekle
ısınırdık. Hayatın tüm akışını, kazanımlarını sadece bir kişiye, bir gruba
bağlamak, sayesinde oldu kabul etmek büyük bir acziyet içerisinde olmaktır.
Düşünebiliyor
musunuz?
Batı
tarzı bir kodlama ve usul ile dua kitabı, hatasızlık-ilahlaştırma, ruh
dinginliği, hatadan münezzehlik eserleri satılıyor. İster mekruh deyin ister
haram deyin. Herhalde bu durum bir insanın günah hududunu tek başına ağzına
kadar doldurur. Arşı titreten dualar kitabı… Sen olmasaydın biz olmazdık
kitabı… Işığımız, canımızsın kitapları… İş mi bu Allah aşkına? Olacak şey mi?
İnsanı
ve eserini anlarken de eseri değil insanı yargılarken de bu kodlar ile hareket
ediliyor. Yazılar, icatlar, fikirler, konuşmaların hepsi bu kodlarla
değerlendiriliyor ve anlaşılıyor. Kodlara uygun mu değil mi? Siz isterseniz en
iyi yazıyı yazın ya da en iyi konuşmayı yapın. En iyi uçağı yapın ya da SİHA
uçurun. Ne fark eder ki? Kodlara göre yapılamaz, yapılsa da noksandır bakışı
varsa her eser şarlatanca, vahşice kabul görmeyecek ve yerle yeksan
edilecektir.
Sadece
bir insanın aklını, zekâsını ve bilgisini ululaştırmak, insanların geri
kalanını yok saymak kadar büyük bir yanlışlık yoktur. Oysa her insan bir
deryadır, koca bir dünyadır. Yeter ki insanları okuma, anlama ve fikir üretme
konularında terbiye edin. Onlardan neler neler göreceksiniz. İnsanlığa faydalı
ne eserlerle karşılaşacaksınız.
Her insana hürriyet lazım. Yeter ki insanı, hudutları başkalarının inancına, kişisel özelliklerine saldırmayacak şekilde bir hürriyet ile terbiye edin ve hak olan bu hürriyeti verin. Ve bu insanların değerlendirilmesi için kurduğunuz düzeni çalıştırın yeter. O zaman insanlık için ne hayırlı fikirler ortaya çıkacak tüm dünya görecektir. O zaman, nasıl fikir üretilir nasıl o fikirle ülke büyür ve güçlü olur herkes görecektir.