Hümayun'dan tarihimize armağan eserler
Tarihimize dair kaleme aldığı eserleriyle tanınan Mustafa Armağan’ın bütün kitapları artık Hümayun Yayınevi’nden çıkıyor.
Mehmet Nuri Yardım
Değerli romancı ve
fikir adamı Kemal Tahir, “Biz tarihi çalınmış bir milletiz.” diyordu. Sadece
çalınmadı tarihimiz örselendi, yalanlara bulandı, karanlığa itildi. Yıllar boyu
nesiller, yanlış bilgilerle kandırıldı. Tarihî hakikatler göz ardı edildi çoğu
zaman. “Yalan söyleyen tarih”ler revaçta kaldı uzun süre. Ve sonra gerçekler
anlaşılmaya, doğrular bulunmaya ve insanlarımız aydınlatılmaya başlandı. Hakikat
güneşi artık doğuyordu. Türkiye’de tarihimizin doğru okunması ve yazılması,
ömürlerini bu konulara hasreden yazarlar sayesinde mümkün olmuştur. O yazarlardan
biri de şüphesiz Mustafa Armağan’dır.
Mustafa Armağan’a Dair
Şanlıurfalı bir
anne-babanın çocuğu olarak 1961 yılında Cizre’de doğan Mustafa Armağan, ilk ve
orta öğrenimini Bursa’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olduktan sonra çeşitli yayınevlerinde
editör olarak çalıştı. İlim, Risale, İnsan, İz, Ağaç, Etkileşim ve Ketebe Yayınları’nda
editör, yayın danışmanı ve yayın yönetmenliği görevlerinde bulundu. İzlenim ve Derin Tarih dergilerini yönetti.
Bugüne kadar 50’ye
yakın kitaba imza atmış olan Armağan, özellikle tarih yazıları ve kitaplarıyla
geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmayı başardı. Hâlen Akit TV’de “Kayıtdışı
Tarih” programını yapmakta, konferanslarının yanısıra Yeni Akit gazetesine
haftalık tarih yazıları kaleme almaktadır. TYB ve ESKADER gibi kuruluşlardan
ödülleri bulunan yazarımızın yayımlanmış eserleri arasında Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası, Şehir Ey Şehir, Osmanlı, İnsanlığın Son Adası, Kızılelma Peşinde Bir Ömür: Fatih Sultan
Mehmed, Küller Altında Yakın Tarih,
Tek Parti Devri, Kızıl Pençe, Yavuz Sultan
Selim Han, Âsım’ın Nesli, Ayasofya Entrikaları, İnsan Yüzlü Şehirler, Korku Duvarını Yıkmak, Osmanlı’nın Kayıp Atlası, Osmanlı’nın Mahrem Tarihi, Kır Zincirlerini Osmanlı, Ezan Şehidi Menderes de bulunuyor. Mustafa
Armağan’ın bütün eserleri, artık yeni kurulan Hümayun Yayınları’ndan çıkacak. Kitaplar
çarpıcı kapakları ve düzgün mizanpajları ile okuyucunun ilgisini çekmeyi
başarıyor.
Büyük Osmanlı Projesi
Mustafa Armağan’ın Hümayun’dan
her biri ayrı bir araştırma ve inceleme konusu olan yedi eseri yayımlandı.
Geniş bir çalışmanın ürünü olan bu kitaplar üzerinde biraz durmak gerekiyor. Dört
ayrı bölümden meydana gelen Büyük Osmanlı
Projesi’nin daha ilk sayfalarını okumaya başlarken Arif Nihat Asya gibi bir
“Bayrak Şairi”nin ‘Mağaradakiler’e dağın yüreğini nasıl sunduğu anlatılıyor.
Şiirin yanında inançlı yüreği ve doğru safı tercih etmesiyle gönüllerde taht
kuran bahtlı şairimiz Asya’nın “Yoksa şu yaprakta Yavuz / Yoksa şu sayfada Oğuz
/ Biz de yoğuz, biz de yoğuz.” mısralarıyla nasıl bir medeniyetin mensubu
olduğunu gösteriyor. Armağan, yitirdiğimiz muhteşem maziyi, kaybettiğimiz
görkemli tarihi şairlerin ışıldaklı şiirleriyle de bize hatırlatıyor, görmemizi
sağlıyor. Mesela Ziya Paşa, “Ger Endülüs olmazsa ziyâdâr / Kim Avrupa’yı ederdi
bidâr?” mısralaıyla neyi kaybettiğimizi, değerlerimizi nerede arayacağımızı son
derece etkili bir şeklide bize söylüyor. “Son söz”ün ilk satırında ihtişamlı
saltanatıyla yedi iklim, dört diyarda hükmünü icra eden ve fetihleriyle göz
kamaştıran Kanuni Sultan Süleyman’ın kalbe dokunan sözüyle uyanıyoruz: “Ve sen
dahi fâni olan nesneye gönül bağlamayasın?”
Armağan’ın kitaplarında
tarihî hakikatler, edebiyat neşvesiyle harmanlanıp okuyucuya sunuluyor.
Dolayısıyla meraklı okur, edebî bir eseri okurken tarihin gerçeklerini de
öğrenmiş ve kavramış oluyor.
Satılık İmparatorluk
Bir kitap adı olduğu gibi bir
tespit, teşhis emareleri görünüyor. Burada Osmanlı mirasının neden ve nasıl
satıldığı en ince teferruatıyla gözler önüne seriliyor. Armağan belgelerle
hareket ediyor. Öne sürdüklerinin belgesini, vesikasını ortaya koyuyor.
Dolayısıyla eserlerde vücut bulan fikirlerin sağlam bir zemini, güçlü bir dayanağı
bulunuyor. Kişiler, müesseseler ve kavramlar üzerinde titizlikle durulurken
kaybolan değerlerimizin nasıl yeniden ikame edilebileceği yolunda mühim
ipuçları da veriliyor.
Bir diğer kitap, Osmanlı Tarihinde Maskeler ve Yüzler
adını taşıyor. Gizemli bir isim ve vukufiyetle ele alınmış derin meseleler.
Arka kapak yazısından okuyalım: “Bir süredir çıktığı her tarih seferinden göz
kamaştırıcı ganimetlerle dönmeyi bilen Mustafa Armağan, ‘Osmanlı Tarihine
Maskeler ve Yüzler’ adlı tartışmalara yol açacak kitabında, okuyucusunu tarihin
labirentlerinde nefes nefese bir serüvene davet ediyor. Osmanlı tarihindeki
tartışmalı alanlara alışık olmadığımız yeni bir bakış açısıyla bakmayı
deniyor.”
Kâzım Karabekir’in Gözüyle
Kâzım Karabekir, İstiklal
Harbi’nin büyük komutanlarından. Doğu Cephesi’nde zafer üstüne zafer kazanarak
makûs talihimizi alt eden Paşa, Sevr’i yırtan ilk anlaşmanın altına imza atmış
bir öncü. Bir siyaset ve askerî harekât dâhisi olan Karabekir’in gözüyle yakın
tarihimize baktığımızda bulutlar üstündeki birçok sisin dağıldığını
görebiliyoruz. Mustafa Armağan, 1918-1922
dönemini Karabekir Paşa’nın ağzından ve onun gözü ve gözlemleriyle aktarıyor. Uzun
süre susturulan Kâzım Karabekir Paşa’yı konuşturuyor. Okuyucu, bu mümtaz
askerin mihmandarlığında tarihimizi sarsan 4 yılın hikâyesini daha iyi
anlayabiliyor ve gerçekçi bir şekilde kavrayabiliyor. Paşanın, eserin girişinde
okuduğumuz şu sözü oldukça düşündürücüdür: “Vatan çocukları! Daima kendinizden
öncekilerin yaşayış tarzını iyi bilin ve onlardan ibret ve örnek alın.
İnsanlara hürmet etmek kadar hürmet ettirmek de bir borçtur.”
Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı
Daha önce yazarımızın Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı üç cilt
hâlinde neşredilmiş ve büyük yankılar uyandırmıştı. Tarih sever okuyucuların
eline ulaşan ve büyük bir ilgi ve talep gören eser bir siyasi dehanın çok iyi
bir romanı ve serencamı gibidir. Bu eserin “Gençler İçin” versiyonu da bu talep
üzerine yapılmış bulunuyor. Etrafı ‘kurtlar’la çevrili olan akıllı, dirayetli
ve cesur padişahın, 33 yıl boyunca devlet gemisini nasıl sağ salim bir şekilde
sahile kadar yüzdürdüğünün ibretli destanını burada okuyabiliyoruz.
İçimize Açılan Şehirler
Mustafa Armağan bilhassa
tarihî şehirleri çok seviyor ve onları anlatmaktan büyük bir haz duyuyor. Kitapta,
modernleşme ile birlikte toplum olarak nasıl yeniden ayağa kalkılabileceğinin
incelikleri gösteriyor. Yazar, hepimizin yaşadığı şehirleri anlatırken onların
da âdeta canlı organizmalar gibi nefes alıp verdiklerini bize olağanüstü bir
üslûp ile anlatıyor. Şehir mimarilerinin önemini bize hatırlatan yazar,
kaybolan gelenekler ile birlikte söz konusu toplumun da bitiş süreceğine evrilebileceğini
ihtar ediyor.
Avrupa’nın 50 Büyük Yalanı
Bu kitap adını okurken gayr-ı
ihtiyari Avrupa’nın 500 Büyük Yalanı deyivermiştim. Esasen daha iyi bir
araştırma yapılabilirse Batının yüzlerce yalanı söyleyip koruduğunu, hatta
zaman içerisinde bunlara kendisinin de inandığını dile getiriyor. Peki hangi
yalanlar bunlar? Bir kısmına bakalım: “Rönesans yalanı”, “Sanayi Devrimi’nin
gerçek yüzü nedir?”, “Avrupa’da yamyamlığın Karanlık Tarihi” “Matbaanın Mücidi Gutenberg midi?”
“Shakespeare gerçekten yaşadı mı?”, “Donkişot Müslüman mıydı?” ve “Neron
Roma’yı Gerçekten Yaktı mı?” Her bir başlık kışkırtıcı bir hâlde mevzilenmiş
bulunuyor.
Aslında merakımı mucip olacak
eserin devamında şu satırlar da bizi uyandırıyor: “Kovboylar zenci miydi?”,
“Kovboyla Zenci miydi?”, “Batıda Annelik Bitiyor mu?”, “Galile Bir Efsane mi?”,
“Batı’da annelik Bitiyor mu?” , “Galile Bir Efsane miydi?”, “Haritalar Nasıl
Yalan Söyler?”.
Kitaptaki bilgiler, önce
bizde merak uyandırıyor. Bu tecessüsün ardından şaşırmaya başlıyoruz. Ama hemen ardından düşündürtme fonksiyonu
devreye giriyor. Hem de nasıl bir büyük istekle! Artık Batı’nın gerçek yüzünü
görebilmenin hüzünlü ve tatlı telâşı içindeyiz. Bu kitabı okurken bugüne kadar
üzerinde pek durulmamış mevzuları ise “muhtasar ve müfit” bir şekilde okumuş
bulunuyoruz.
Bütün Dertlerin Çözümü
Bir yerde okumuştum.
Deniliyor ki: “Bütün dertler okumakla halledilir. “ Hakikaten öyledir. İnsanlar,
tarih güneşi doğduktan sonra sadece heybelerini değil yüreklerini de bu ışık
donanmasından doldurmalı ve gelecek nesillere sağlam bir zihin, yeni ve doğru
bir ilim ile şuurlu bir anlayış bırakmanın sevincini yaşamalıdır.