Hükumeti göreve davet ediyoruz: Esnaf ve sanayicinin mahvına sebep olunuyor
Onlar, her zaman bir ahidde bulunmuşlarsa içlerinden bir takım onu bozmamış mıdır? Yaptığınız anlaşmaları tam olarak yerine getirin. Akit serbestisi önemli bir ilkedir. Tarafların serbest iradeleri ile yaptıkları sözleşmelere müdahalede edilmemesi esastır. Global ve lokal ekonomideki istikrarsızlık ve şiddetli dalgalanmalar kiralar tarafında da ciddi sorunlar doğurmuştur. Kira artış oranları ile ilgili sorunlar bilinmekte ve sıkça yazılmaktadır, aşırı artışlar sorun olduğu gibi ve enflasyon oranından düşük artışlar da sıkıntıya neden olmaktadır. Kiralarda her kira döneminde artış ve 5 yılda bir de uyarlama öngörülmüştür.
Borçlar Kanunu (BK) m.344 uyarınca, “…her beş yılın sonunda, … tüketici
fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranı, kiralananın
durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde
belirlenir...” Bu yolla, yıllık artışla karşılanamayan artışlar için,
kiraların her 5 yılda bir güncellenmesine, emsal ve rayice uygun hale
getirilmesi düzenlenmiştir.
Kiralamalarda, 10 yılını dolduran kiracıların hiçbir neden
ileri sürülmeksizin tahliye edilmesi ve isterse yeniden başka birine de kiraya
verebilir olması boyutuna hükumet inatla ve ısrarla kulak tıkamaktadır. Sorun
da bu noktadadır…
2012 tarihinde hükümet tarafından yapılan Borçlar Kanunu
m.347 “Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her
uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla,
herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir. ...kiraya veren
ise kiranın başlangıcından on yıl
geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona
erdirebilirler.” Bu maddenin uygulamasında mal sahipleri hiçbir gerekçe
göstermeksizin, 10 yılı dolmuş kiracının tahliyesini talep edebilmektedir.
Ayrıca, 10 yıl dolduktan sonra, her yıl, 3 ay önceden ihtar çekerek dava açtığı
takdirde kiracıyı kapıya koyabilmektedir. Yargıtay da “…on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her
uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla
herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir.” şeklinde
içtihat etmektedir. Bu da işletmelerin mahvına neden olmaktadır. Ayrıca, bu
düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğuna ilişkin kitaplar bile yazılmıştır. AYM de
görevini yaparak maddeyi iptal edebilir. Bu yanlışta ısrar edilerek esnaf ve
sanayiciye böyle ağır bir darbe vurulması önlenmelidir.
Uygulamada çok uzun sürelerdir faal olan, hatta asırlık
işletmeler bile sırf bu madde nedeniyle tahliye edilip yok olup gittiler.
Bir ticari işletme için 10 yıl hiçbir şeydir. Her 10 yılda bir fabrika taşımak,
işyeri değiştirmek bir işletme için yıkımdır. Özellikle, müşteri
çevresini yeri ile müşterinin zihninde yerleştirmiş işletmeler için 10 yılda
bir tahliye olmak yıkım niteliğinde sonuçlar doğurmaktadır. Kanunda 5 yılda bir
kiranın emsal ve rayice göre uyarlanması hükmü mal sahibinin kirasının erimesini
önlemektedir. Ancak, hiçbir gerekçe gösterilmeden, hatta mal sahibin bu
işyerine ihtiyacı bile yokken sırf 10 yılı doldurduğu için tahliye edilen işletmeler için süreç hep yıkım olmuştur
veya emsal kiranın çok üzerinde sözleşme yenileme sonucu doğurarak kiracının
sömürülmesine hizmet etmiştir.
Çözüm Nedir?
Cumhurbaşkanlığı, Ekonomi Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı bu
önemli soruna çok acil şekilde bir çözüm
getirmelidir. Kanun, 5 yılda bir
kiranın emsal ve rayice göre uyarlanmasını düzenleyerek mal sahibinin kira
gelirini korumuşken, 10 yılı dolduğu
için kiracının tahliye edilmesi esnaf, tacir ve sanayici için yıkıma neden
olmaktadır. Borçlar Kanunundaki 347.maddenin şu kısımları
yürürlükten kaldırılmalıdır: “... Ancak,
on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama
yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir
sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir. … kiraya veren ise kiranın
başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle
sözleşmeyi sona erdirebilirler.” Ya
bu kısım kaldırılmalı veya maddenin
başına “…işyerleri hariç…” ibaresi
eklenmelidir. Bir de geçici madde
ekleyerek, “Bu madde değişikliği devam
eden davalara da uygulanır. Devam eden
10 yıllık süreye dayalı tahliye davaları reddedilir.” şeklinde
düzenlenmelidir.
Taraflar karşılıklı edimlerini ifa ettikleri sürece,
ticarette 10 yıllık süre uzun değildir. Bir ticari işletmede en önemli husus
istikrardır. 10 yılda bir taşınma
işletmeler için yıkımlara neden olmaktadır. 20 yıldır iktidarda olan bir
partinin bulunması nasıl hiçbir anormallik taşımıyorsa, 10 yıllık kira süresi
de hiçbir anormallik taşımamaktadır. Özellikle de, krizde ayakta kalmaya çalışan eski işletmelere tahliye uygulanması da
işletmeleri bitirmektedir…