Hukuk 'Oyun'u bozdu
2010 yılında yazdığım yazının başlığıydı bu; Hukuk Oyun'u bozdu! Gazetelerde yer alan ve komutanların "Darbe planı değil harp oyun'uydu" dediği Balyoz Planı'nın içeriğine yönelik eleştirilerde bulunmuştum. Bu yazıdan dolayı hakkımda dava açıldı. İfade verdim, mahkemeye çıktım vs.
Bu sıkıntılı dönemde aklımda şu vardı, eğer mahkeme "darbe teşebbüsü olduğu" yönünde karar verirse, aynı başlığı tekrar atacaktım.
***
Ve mahkeme sonuçlandı, "Harp Oyunu'' denilen Balyoz'un hazırlayıcıları suçlu bulundu. Şimdi işin Yargıtay süreci ve Anayasa Mahkemesi'ne yapılacak bireysel başvuru süreci var.
28 Şubat sürecinin beyni olarak nitelenen Batı Çalışma Grubu'nun (BÇG) Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, 20 yıl cezaya çarptırıldı. O süreçte BÇG'nin, kişi ve kurumlar hakkında yoğun bir 'andıç'lama ve fişleme faaliyeti yürüttüğünü unutmadık.
***
İletişim teknolojilerindeki hızlı gelişme ve çeşitlilikle birlikte kapalı kapılar ardında yapılan darbe ve cunta planlarının artık gizli kalamadığını görüyoruz.
Ergenekon, Eldiven, Ayışığı, Sarıkız, Kafes Eylem Planı, Darbe Günlükleri, İrtica ile Mücadele Eylem Planı, Amirallere Suikast, Poyrazköy ve Balyoz Darbe Planı deşifre edilen cunta girişimlerinin bazılarıydı.
Şu anda sonuç üzerine odaklanıldığından yargı sürecinin başladığı ilk günleri anımsamıyoruz. Nokta dergisi ve Taraf'ta yayınlanan belgelerde insanı dehşete düşüren 'Oyun planları' vardı.
***
Fakat hiçbir darbe planı Balyoz'daki camileri bombalama eylemleri kadar kamuoyunu can evinden vurmadı. Genelkurmay eski Başkanı Başbuğ'un bile isyan ettiği "Allah'ın evi bombalanır mı?" dediği Balyoz Eylem Planı'nda, Cuma namazı esnasında Fatih ve Beyazıt Camii'nin bombalanması, eylemi yapanların olaydan sonra nasıl kaçacakları, hangi güzergahı kullanacakları bile vardı.
5-7 Mart 2003 tarihleri arasında yapılan seminere 29'u general toplam 147 subay katılmıştı. Planda ayrıca bir Türk jetinin düşürülerek suçun Yunanistan'a atılması ve terör örgütlerine yaptırılacak eylemlerin ardından halkın sokağa döktürüleceği provokasyonların ayrıntıları da yer alıyordu.
12 Eylül darbesini model alan 'Balyoz Harekatı'nı anlatan elektronik, sesli ve yazılı askeri belgelerde, amacın Türkiye çapında sıkıyönetim ilanı, Meclis'in kapatılması ve hükümetin devrilmesi olduğu da belirtiliyordu.
***
Şimdi hukukun Balyoz'u inince, her meselede olduğu gibi burada da kamplara ayrıldık gene.
Bu kararın ardından oynamak da kahretmek de anlamsız.
Hiç kimse ölümlerden ve mahkumiyetlerden sevinç duymamalı. Arkada kalan aile fertleri düşünerek insani olmayan tepkilerden kaçınılmalı.
Cuntacılar içeri adam tıkarken de içeri cuntacı tıkılırken de sevinç gösterisi yapılması "şık" değil.
***
1960 darbesi,12 Mart müdahalesi, 12 Eylül darbesi, 28 Şubat süreçleri yaşamış bir milletiz. Kimlerin Cunta referanslarının güçlü olduğunu, kimlerin masum olduğunu az çok hissederiz.
28 Şubat kararları alınırken, halkın iktidara getirdiği partiler kapatılırken "Şeriat'ın kestiği parmak acımaz. Ne yapalım hukuk bu kararı almışsa saygı duymak zorundayız" diyenlerin bugün kalkıp "Adalet Silivri'de öldü. Hakim var, savcı var ama adalet yok" diye serzenişte bulunması samimi ve inandırıcı değil.
***
Bazılarının yerden yere vurdukları Balyoz kararı ile ilgili yorumunu en merak ettiğim kişi, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'tü. Karargahtaki yemeğini bile Sefertası içinde evinden getiren ordunun baş komutanı Hilmi Özkök. Karara şaşırıp şaşırmadığı sorulunca şöyle konuşuyor Özkök; "Şaşırmadım ama çok üzüldüm. Keşke olmasaydı ama yapacak bir şey yok... Mahkeme heyeti bu davada titiz davrandı. Tanıklar dinlendi. Bilirkişi gereğini yaptı. O nedenle 'adil yargılama olmadı" diyemem!"
Pardon ama yarım yüzyılda 4 tam teşebbüs yaşamış bir ülke olarak eksik teşebbüsün ne anlama geldiği iyi bilirizu2026