Hukuk guguk olmasın
Makalemin başlığı merhum Erbakan hocam sık kullanırdı.
Eski
Türkiye’nin o zor yıllarında hukuk sistemimiz, bugünkü durumundan çok ama çok
daha haksızlıklarla karşı karşıya idi.
Darbeler,
muhtıralar ve dipçik terörü yıllarında ülkemizin anlı şanlı hukukçuları bu
çarpık sistemi ayakta alkışlamış ve maalesef o günlerin gazete manşetlerini de
bu garabetlerle süslemişlerdi.
Adaletin
sağlanması, bireylerin haklarının korunması ve toplumsal düzenin tesis edilmesi
gibi işlevleri yerine getiren bir sistem olarak, hukuk, her zaman güvenilir,
şeffaf ve istikrarlı olmalıdır.
Ancak,
"hukuk guguk olursa" tabiri, toplum algısında sistemin zayıfladığı,
yozlaştığı ve adaletin sağlanmadığı bir durumu ifade eder. Bu durumda hukuk,
adeta bir guguk kuşu gibi, işlevini yerine getirmekten uzaklaşır ve toplumun
adalet arayışını yanıltıcı bir mekanizmaya dönüşür. Bu makalede, hukukun guguk
olmasının sonuçlarını, bu duruma yol açan nedenleri ve toplum üzerindeki
etkilerinden kısaca bahsedeceğim
"Hukuk
guguk olursa" ifadesi, hukuk sisteminin işlevsiz hale geldiğini, adaletin
sağlanmadığını ve yasaların sadece kâğıt üzerinde kaldığını anlatan güçlü bir
metafordur. Bu durumun en belirgin sonuçlarından biri, toplumun hukuk sistemine
olan güveninin sarsılmasıdır.
Hukukun
adalet sağlamadığı, aksine güçlülerin çıkarlarını koruduğu bir ortamda,
bireyler hukuk sistemine karşı derin bir güvensizlik duyar. Bu güvensizlik,
bireylerin hak arama konusundaki cesaretini kırar, adaletsizliğin
yaygınlaşmasına ve toplumsal huzursuzluğun artmasına neden olur.
Adaletin
yozlaştığı bir toplumda, hukukun gücünü yitirmesi, bireylerin kendi
adaletlerini sağlamaya çalışmasına yol açabilir. Bu, kaosun ve hukuksuzluğun
egemen olduğu bir ortam yaratır.
Yasaların
tarafsız bir şekilde uygulanmadığı, adaletin satın alınabildiği bir sistemde,
güçlüler hukuku kendi çıkarları doğrultusunda kullanırken, zayıflar korunmasız
ve savunmasız kalır. Bu tür bir toplumda, hukukun amacı olan "herkese eşit
adalet" ilkesi tamamen ortadan kalkar.
Hukukun guguk
olmasının arkasında, genellikle siyasi ve ekonomik güçlerin hukuka müdahalesi
yatar. Siyasi iktidarlar yargıyı kontrol altına aldığında, hukukun
bağımsızlığını zedeler ve adaletin tarafsız bir şekilde sağlanmasını engeller.
Ekonomik güce
sahip grupların, hukuk sistemini kendi çıkarları doğrultusunda manipüle etmesi
de aynı şekilde hukukun guguk olmasına yol açar.
Bu tür bir
yozlaşmanın önündeki en büyük engel, hukukun bağımsızlığının ve tarafsızlığının
korunmasıdır. Ancak, hukukun siyasallaştırılması, adaletin bir araç olarak
kullanılması ve yargının baskı altına alınması, bu engelleri aşan faktörlerdir.
Hukukun guguk olması, aynı zamanda etik değerlerin zayıflaması ve toplumda
ahlaki bir çöküşün başlaması anlamına gelir. Bu durum, bireylerin adalet
duygusunu zedeler ve toplumun genel anlamda bir yozlaşma sürecine girmesine
neden olur.
Hukukun guguk
olmasının önüne geçmek için, hukuk sisteminin bağımsızlığı ve tarafsızlığı her
şeyden önce korunmalıdır. Siyasetin ve ekonomik güçlerin hukuka müdahalesi
engellenmeli, yargının bağımsız karar alabilme kapasitesi güçlendirilmelidir.
Ayrıca, toplumda etik değerlerin ve adalet anlayışının güçlendirilmesi, hukukun
işlevselliğini artıracak ve adaletin sağlanmasına katkıda bulunacaktır.
Bir toplumun
hukuk sistemi, o toplumun vicdanını ve adalet anlayışını yansıtır. Hukukun
guguk olması, sadece adaletin değil, aynı zamanda toplumun geleceğinin de
tehlikeye girmesi anlamına gelir. Bu nedenle, hukukun işlevini tam anlamıyla yerine
getirebilmesi için, bağımsızlık, tarafsızlık ve adaletin temel ilkelerinden
ödün verilmemelidir.
Sık gündeme
gelen yargı paketleri ile sonuç alınmadığına göre, hukuk sistemimiz daha
radikal değişimlerle desteklenmeli. Adalet arayışında sık gündem olan çifte
standartlarla toplumumuzda daha fazla güven zafiyetine fırsat verilmemelidir.
Ev sahibi-
kiracı, işveren- işçi, alacaklı- borçlu nerede ise herkes bir biri ile kavgalı
ve adalet arayışında da büyük adaletsizlik var. Devletin dini adalettir düsturu
gereğince günümüz insanı daha fazla adaletsizliklere muhatap edilmemeli.
Yanlış hesap
Bağdat’tan döner denen günlere hızlı bir şekilde geçilmeye çalışılmalıdır.
Sağlık ve
mutluluk dileklerimle.