Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 May 2015

Hukuk

Gündem seçim. Herkes 7 Haziran tarihine kilitlenmiş durumda. HDP barajı aşar mı? Ak Parti tek başına iktidar olur mu? Herkesin merak ettiği en önemli 2 soru. Zor olmakla birlikte ben bu iki konunun dışına çıkarak başka ve daha önemli bir konudan bahsetmek istiyorum. Şöyle ki; kim seçilirse seçilsin mutlaka çözmek zorunda olduğu bir konu. Hukuk reformu.
Sayın Babacan "Sıkıntılı bir hukuk sistemiyle ekonomi de demokrasi de ilerleyemez" dedi. Manşetleri kısa bir süre önce süslemişti. Ekonominin başındaki kişi gelinen noktada yargı reformunu ekonomi ve demokrasi ile direkt olarak ilişkilendiriyor. Demokrasi ile ilişkilendirilmesi normal ancak ekonomi ile de ilişkilendirilmesi önemli. Hükümetin ekonomi ayağından böyle bir çıkış sadece paralel yapı ile açıklanamaz. Zira paralel yapı her alanda var. Sadece yargı ve emniyet içerisinde bulunmuyorlar.
Peki bu ifadeyi nasıl yorumlamalıyız. Öncelikle yargı reformunu sadece paralel yapı ile ilişkilendirmek büyük hata olur. Şu anda hükümet pansuman tedbir olarak bazı düzenlemeler yaptı. Zorlama düzenlemeler bunlar. Şöyle ki uzun süre yürürlükte kalmayacak mevcut sorunları çözmek için çıkartılmış yasalar. Zira genel mevzuat sistemi ile çok bağdaşmayan düzenlemeler bunlar.
Yargı reformu özellikle Ak Parti döneminde AB uyum yasaları çerçevesinde çıkartılması gereken yasalar olarak anlaşıldı ve çıkartıldı. Buraya kadar sorun yok. Ancak konunun detayına girdiğimizde bu kanunlar cumhuriyetin ilk yıllarında yapıldığı üzere sadece çeviri kanunlar. Bizden fazlaca şeyin olmadığı metinler. Bizden fazlaca şeyler olmadığı için de bizim kanunlara uyum sorunumuz var. Bu da her alanda kendini belli ediyor. Ne yapmalıyız. Cumhuriyetin ilk yıllarına eleştiri getirirken hep vurgu yaptığımız konudur bu husus. Bu gün bizlerin yapacağı kanunların sadece tercümeye dayanması sorunların çözümünü değil sorunların yeni kanunlarla birlikte yeni nesillere aktarımını sağlamaktan öteye geçmiyor.
Yukarıda saydığımız eksiklikler güçlü bir yürütme ve parlamentodaki Ak Parti ağırlığı ile hissedilmedi. Ancak kazanımların hiçbir tanesi güvenceye bağlanmış değil. Zira Anayasa hala 82 anayasası. Kazanımların anayasa ile koruma altına alınması gerekmektedir. Bu yapılamadığı sürece kanuni düzenlemelerin tamamı parlamentoda kanun değiştirme çoğunluğunu sağlandığı anda değiştirilebilir. Anayasa içinse nitelikli çoğunluk gerekmektedir. Bu nedenle yargı reformu anayasa değişikliği başta olmak üzere düşünülmeli ve planlanmalıdır.
Aksi takdirde sorun çıkan nokta da yapılan ve diğer kanunlardan bağımsız düşünülerek yapılan düzenlemeler var olan sistemi de bozmaktadır. Bizim en büyük problemimiz de sistemsizliktir. Hukuk ise sistemsizliği kaldırmaz. Sizin tüm mevzuatınız belli bir sistem içerisinde ve birbiri ile çelişmemesi gerekmektedir. Mümkün olduğu kadar da sade olmalıdır.
Hükümetin ekonomik kurmayının hukuktan bahsetmesinin nedeni yatırımları olan yabancıların güven vermeyen ortamları sevmemesidir. Şu anda Türkiye ekonomik olarak bir üst lige çıkmaya hazırlanmaktadır. Buna uygun olarak İstanbul tahkim merkezi kurulmuştur. Arabuluculuk kurumu oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bunlar sadece yabancılara hitap etmemekle birlikte tüm yatırımcılar hızlı ve güvenli bir yargı sistemini istemektedirler. Diğer mevzuatımızda burada yaşayan herkesi ve yatırım yapan kişileri de yakından ilgilendirecektir.
Ekonomiden sorumlu bakanımız bu hususu her ne kadar ekonomik kaygılarla istemekteyse de aklınıza gelebilecek her alandaki gelişme yada geri gidiş mevzuatınızla yargı sisteminizle uygulayıcılarınızla yakından ilgilidir. Eğer siz tüm bu sistemi düzenlemezseniz hem kendi vatandaşınız hem de diğer ülkeler size güvenmez. @CavitTatli