Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.81
Gram Altın
2415.84
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Kasım 2013

Hüda\u00ee Yolu

Yollar vardır kalpleri buluşturur, yollar var gönülleri tutuşturur. Yollar vardır ki ayrı düşenleri bir araya getirir kavuşturur. Sevenler ve sevilenler sabırla, azimle, gayretle yolları kat ettiklerinde ideallerine ulaşır. Hüdau00ee Yolu da böyle bir yoldur. "Öyle bir yol var da benim niçin haberim yok?" demeyin sakın. Bu yolu biliyorsunuz, günlerdir haberlerini alıyorsunuz, hatta bir kısmınız belki de bu yolda yolculuk bile ettiniz. Marmaray'ı kast ediyorum elbette. Tabii hikayesi eski.

Yaklaşık on yıl önce Marmaray konuşulduğunda denizaltında yapılacak bu tünele sıradan bir isim değil bir maneviyat büyüğümüzün adının verilmesini isteyen bir gazeteci yazar vardı. 35 yıllık dostum, kardeşim Muammer Erkul. Kendisi de İstanbullu, hatta Üsküdarlı olan Muammer, gönül sultanlarından Aziz Mahmud Hüdau00ee'nin yolu olarak bilinen bu yolun manevi bir yol olduğunu belirterek, Marmaray'a bu ismin verilmesini istemişti. Denizciler bu yolun mübarek bir yol olduğuna inanıyordu. Yazarımızın konuyla ilgili yazıları, ses getirmiş, takdir toplamıştı. Yazılar, www. muammererkul.com sitesinde mevcut.

Aziz Mahmud Hüdau00ee Hazretleri menkıbesini bugün kültür tarihçimiz Dursun Gürlek'e sordum. Anlattı, şöyle ki: "Padişah Birinci Sultan Ahmed, Sultanahmed Cami'nin açılışına, hürmet ettiği Aziz Mahmud Hüdau00ee Hazretleri'ni de davet eder. Hazret birkaç müridiyle birlikte Üsküdar'dan kayığa biner ve yola çıkarlar. Boğaz akıntısı malum. Dalgalar kabarmaya, kayık sallanmaya başlar. Müritlerden biri çok korkar ve kayığın kenarındaki tahtaya tutunur. Endişesini de şeyhine söyler: "Efendim, ölümle aramızda sadece şu tahta parçası kaldı." der. Aziz Mahmud Hüdai sesini çıkarmaz, tevekkülle bekler. Kayıkla sahil-i selamete çıkarlar. Sirkeci'ye ulaştıklarında bu sefer Hazret, müridine seslenir: "İşte şimdi ölümle aramızda o tahta parçası bile kalmadı." Ne kadar hikmetli bir söz değil mi aziz okuyucular? İnsanoğlunun ölüme her an hazırlıklı olması gerektiğini bu sözler ne kadar iyi anlatıyor.

Türkiye'de güzel gelişmeler artarak devam ediyor. Allah'a şükrediyor, hamd ediyorum. Mecliste başörtüsü meselesinin olgunlukla halledilmesi büyük bir başarıdır. Laiklik elden gitmediği gibi, her şey yerli yerinde duruyor. Devletimizin temelleri sapasağlam üstelik. Birkaç şaşkının dışında herkesin ortak kabulüyle karşılaştı bu serbestiyet. Devlet-millet bütünleşmesi sağlandı. Demek ki bugüne kadar bazı insanların hastalık derecesindeki vehim, kuşku, korku ve zulümleri boşunaymış, hatta art niyetliymiş.

Bazı beldelerin, ilçelerin isimlerinin iade edilmesi de çok sevindiricidir. Mesela Tillo. Siirt'in Aydınlar ilçesinin adını Tillo olarak değiştiren kanun teklifi Meclis Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. İyi de Tillo hiç bir zaman Aydınlar olmadı ki. 1990'dan beri sadece ilçenin girişindeki tabelada ve resmi kurumların levhalarında Aydınlar yazıyordu. 7'den 70'de herkes, bütün halk, Siirtliler ve dışarıdan gelen ziyaretçiler 23 yıldan beri Tillo'nun adını değiştirmemişti. İbrahim Hakkı Hazretleri'nin türbesinin ve eserlerinin bulunduğu bu şirin ilçeye uygulanan anlamsız, baskıcı ve dayatmacı anlayış kaldırılmış oldu. Ülke bölünmedi, aksine kalpler arasındaki soğukluklar giderildi. Demek ki Türkiye'miz normalleşiyor, hayırlı uğurlu olsun.

Marmaray veya Hüdau00ee Yolu'nun açılması bir bayram coşkusuyla karşılandı. Vatandaşlar akın akın gidiyor, trene biniyor. Bu yolculukla Üsküdar Sirkeci arası 4 dakikaya indirildi. Günde 1.5 milyon kişiyi taşıma kapasitesi var. Aziz milletimiz bu üstün hizmeti takdir, vesile olanlara dua ederken gözleri görmeyen, basiretleri bağlanmış, kalpleri mühürlenmiş olanlar da var. Onlar hala reddediyor, hatta köpürüyor. Yok efendim neymiş, tehlikeliymiş, gereksizmiş. Hasta ruhlular her zaman ve her yerde bulunacak. Her şey zıddıyla bilinir ya! Karanlık olacak ki ışığın, kötülük yapılacak ki iyiliğin kıymeti bilinsin.

Kültür ve sanat dünyasında faaliyetler de katmerlenerek büyüyor. Belediyeler kültür hizmetlerinde önde gidiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, valilikler, kaymakamlıklar, milli eğitim müdürlükleri ellerinden geleni yapıyor. Özellikle yeni kurulan bir çok vakıf ve dernek adeta yarış halinde. Bu arada bizi biz kılan şahsiyetler, milletimize cansiperane hizmet etmiş kültür sanat ve fikir adamları unutulmuyor, hatırlanıyor. Ebedu00ee aleme daha yeni uğurladığımız mütefekkir yazar Nevzat Kösoğlu hakkında beş gün içinde üç büyük toplantı yapıldı. Türkocağı Genel Merkezi, ESKADER ve İstanbul Türkocağı Nevzat Kösoğlu'na dair anma programları gerçekleştirdi. Üçüne de büyük katılım oldu. Yakın dostları, dava arkadaşları Nevzat Beyin efsanevu00ee hayatını, ihlasını ve mücadelelerini anlattılar, fikirlerinden ve eserlerinden bahsettiler. Dinleyicilerin sorularına cevap verdiler. En önemlisi gençlik, ardından gideceği ışık adamları tanımaya ve anlamaya başladı.

Son yıllardaki kültürel inkişafta kitap fuarlarının büyük payı vardır. Bu mekanlarda kitap satışıyla yetinilmiyor, yazarlar ve okuyucular buluşuyor, tanışıyor ve sohbet ediyorlar. Paneller, konferanslar, açık oturumlar fuarları taçlandırıyor. Dün İstanbul Beylikdüzü'nde TÜYAP Kitap Fuarı 32. defa kapılarını kitapseverlere açtı. Geçmişte sınırlı yayınevinin katılabildiği fuara şimdi sağdan soldan yüzlerce yayınevi rahatlıkla iştirak edebiliyor. Bu durum, fanatizmin, ayırımcı ve dışlayıcı anlayışın geride kaldığını gösteriyor. Artık herkes birbirine tahammül etmek, saygı duymak zorunda. Düşüncelerine saygı duymasa da katlanmak durumunda. Aziz okuyucular, bugün saat 16.00'dan itibaren kitap fuarında Çağrı Yayınları stadında olacağım. Görüşmek ümidiyle.