Dolar (USD)
35.33
Euro (EUR)
36.40
Gram Altın
2998.48
BIST 100
10075.17
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Ocak 2025

​Hücre duvarındaki gözyaşları

Dr. Fetin Ramazan, Suriye’nin katil Esed rejiminden kurtulmasının ardından babasının ağır işkenceler görerek öldürüldüğü hapishanedeki hücresine gitti. Fetin Ramazan’ın teslim olması için babasını, kardeşini ve kocasını tutuklayan zalim Esed şebbihaları, yer kaplamasın diye onbinlerce Müslümanı pres makinalarında ezip yok ettiği gibi akla hayale gelmeyecek işkencelerle Fetin’in babasını da öldürdü. Geriye, babasının duvara kazıdığı kızının adı kaldı. İşte Fetin o hücrede babasının kendi eliyle yazdığı adını görünce hıçkırıklarını tutamadı, içinde biriktirdiği acıyı, öfkeyi bir solukta duvardaki okşadığı ismine gözyaşı olarak bıraktı. Çünkü o oraya babasının son defa tutamadığı eli değmişti.

İşte biz bu acı dolu sahneyi videodan izledik, ya birebir yaşayanlar, başına gelenler… Daha kötüsünü, daha acısını, daha daha daha… Ne yazık ki zulmün insanı insanlığından utandıracak o kadar çok çeşidi ve örneği var ki; Biz bunları Gazze’den de biliyoruz, geçmişte Bosna’dan, Hocalı’dan ve Irak’tan da… Sednaya Hapishanesi sadece malumun ilamı oldu, tüm dünyanın yüzüne tokat gibi çarptı. ‘Suriye’de savaş filan yok, ülkelerine gitsinler’ diyenlerin bile ağızlarını açık bırakacak vahşilikte manzaralar yalnızca buzdağının görünen küçük bir parçasıydı, herkes öğrenmiş oldu.

Şimdi Suriye’de hesap zamanı! Tek suçları Sünni Müslüman olmak olan yüzbinlerce kadını, çocuğu hapishanelere tıkıp tecavüz eden ve öldüren, erkekleri akıl almaz işkencelerle yok eden zalim Esed’in katil şebbihalarının yargılanması gerekiyor. Elinde yüz binlerce mazlumun kanının bulunduğu şebbihaların çocuklara dahi zevkle işkence yapıp bıçakla parçalarken görüntüleri mevcut. Bu alçak katillere sahip çıkan da savunan da en az onlar kadar canidir, psikopat ruhludur.

Israrla yazmaya devam edeceğiz

Önceki gün denk geldiğim kadın programlarından birinin başlığı“Hamsi tutkunu kocasını bıraktı, pastacı ustasına kaçtı” şeklindeydi. Sabah saatlerinde dejenere ilişkiler sarmalını konuşmaya başlıyorlar, ana habere kadar devam ediyor, üstelik istisnasız tüm kanallarda bunlar konuşuluyor. Sonra da ‘toplum nasıl bu hale geldi’ diye soruyorlar. 7 gün 24 saat üstüne kanalizasyon boşaltılan bir insan çiçek kokacak değil herhalde! O çok eleştirdiğimiz evlilik programları bile bunların yanında masum kaldı. Yıllardır yazıyoruz, aklı başında herkes tepki gösteriyor ama duyan yok. Topluma her yerden kötülük boca ediliyor. Tek başına sosyal medya bile bunun için yeterliyken gelecek nesli yetiştiren ev hanımlarına bunların anlatılması ile hedeflenen nedir? Niye müsaade ediliyor? 70 yaşında torun torba sahibi kadınların ‘aşık oldum’ diye feveran ederek kendisinden 30 yaş küçük adamları aramaya çıktığı, genç kadın sevdası üzünden dolandırılan yaşlı başlı dedelerin katıldığı programlar yüzünden Anadolu’yu temsil eden amcaya, teyzeye yani yaşlılara saygı sıfıra indi. Çok vakit kaybedildi, RTÜK artık harekete geçip ekrandan akan kirin önünü kesmeli!