Hücre duvarındaki gözyaşları
Dr. Fetin Ramazan, Suriye’nin katil Esed rejiminden
kurtulmasının ardından babasının ağır işkenceler görerek öldürüldüğü
hapishanedeki hücresine gitti. Fetin Ramazan’ın teslim olması için babasını,
kardeşini ve kocasını tutuklayan zalim Esed şebbihaları, yer kaplamasın diye
onbinlerce Müslümanı pres makinalarında ezip yok ettiği gibi akla hayale
gelmeyecek işkencelerle Fetin’in babasını da öldürdü. Geriye, babasının duvara
kazıdığı kızının adı kaldı. İşte Fetin o hücrede babasının kendi eliyle yazdığı
adını görünce hıçkırıklarını tutamadı, içinde biriktirdiği acıyı, öfkeyi bir
solukta duvardaki okşadığı ismine gözyaşı olarak bıraktı. Çünkü o oraya babasının
son defa tutamadığı eli değmişti.
İşte biz bu acı dolu
sahneyi videodan izledik, ya birebir yaşayanlar, başına gelenler… Daha
kötüsünü, daha acısını, daha daha daha… Ne yazık ki zulmün insanı insanlığından
utandıracak o kadar çok çeşidi ve örneği var ki; Biz bunları Gazze’den de
biliyoruz, geçmişte Bosna’dan, Hocalı’dan ve Irak’tan da… Sednaya Hapishanesi
sadece malumun ilamı oldu, tüm dünyanın yüzüne tokat gibi çarptı. ‘Suriye’de
savaş filan yok, ülkelerine gitsinler’ diyenlerin bile ağızlarını açık bırakacak
vahşilikte manzaralar yalnızca buzdağının görünen küçük bir parçasıydı, herkes
öğrenmiş oldu.
Şimdi Suriye’de hesap zamanı! Tek suçları Sünni Müslüman
olmak olan yüzbinlerce kadını, çocuğu hapishanelere tıkıp tecavüz eden ve
öldüren, erkekleri akıl almaz işkencelerle yok eden zalim Esed’in katil
şebbihalarının yargılanması gerekiyor. Elinde yüz binlerce mazlumun kanının
bulunduğu şebbihaların çocuklara dahi zevkle işkence yapıp bıçakla parçalarken
görüntüleri mevcut. Bu alçak katillere sahip çıkan da savunan da en az onlar
kadar canidir, psikopat ruhludur.
Israrla yazmaya devam
edeceğiz
Önceki gün denk geldiğim kadın programlarından birinin
başlığı“Hamsi tutkunu kocasını bıraktı, pastacı ustasına kaçtı” şeklindeydi.
Sabah saatlerinde dejenere ilişkiler sarmalını konuşmaya başlıyorlar, ana
habere kadar devam ediyor, üstelik istisnasız tüm kanallarda bunlar
konuşuluyor. Sonra da ‘toplum nasıl bu hale geldi’ diye soruyorlar. 7 gün 24 saat
üstüne kanalizasyon boşaltılan bir insan çiçek kokacak değil herhalde! O çok
eleştirdiğimiz evlilik programları bile bunların yanında masum kaldı. Yıllardır
yazıyoruz, aklı başında herkes tepki gösteriyor ama duyan yok. Topluma her
yerden kötülük boca ediliyor. Tek başına sosyal medya bile bunun için
yeterliyken gelecek nesli yetiştiren ev hanımlarına bunların anlatılması ile
hedeflenen nedir? Niye müsaade ediliyor? 70 yaşında torun torba sahibi
kadınların ‘aşık oldum’ diye feveran ederek kendisinden 30 yaş küçük adamları
aramaya çıktığı, genç kadın sevdası üzünden dolandırılan yaşlı başlı dedelerin
katıldığı programlar yüzünden Anadolu’yu temsil eden amcaya, teyzeye yani
yaşlılara saygı sıfıra indi. Çok vakit kaybedildi, RTÜK artık harekete geçip
ekrandan akan kirin önünü kesmeli!