Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Aralık 2024

HTŞ İsrail'i Vurmuyor!

Suriye BAAS rejimine karşı 14 yıldır mücadele eden, bu uğurda milyonu aşan kayıplar veren muhalif güçler bundan 24 gün önce Halep ve Tel Rıfat’ı, akabinde de Hama, Humus ve Şam’ı Esad rejiminden kurtararak Suriye’yi özgürleştirdi. Bununla da kalmadı,

Suriye'de müslüman kanı dökmek için Esad’a her türlü desteği veren İran da Suriye topraklarından kovuldu. İran, 2011’den bugüne kadar katil ve zalim BAAS rejimini ayakta tutmak için en özel komutanlarının mahiyetindeki kuvvetlerini Suriyeli Müslümanların üzerine saldı. Buna ilaveten Afganistan, Tacikistan, Pakistan ve diğer ülkelerdeki Şii gruplardan paralı ya da gönüllü elemanlarını müslüman kanını akıtmak için Suriye'ye getirmişti.

Hal böyle olunca son asrın en mütevazı devrimleri arasına giren Suriye devrimi en çok İran’ı kızdırdı. İran bu öfkesini çoğu kez yaptığı gibi kirli propagandayla, ajitasyonla ve pis algılarla müslüman dünyaya duyurmaya çalıştı, bundan sonra da çalışmaya devam edeceğe benziyor çünkü İran hem prestij kaybına uğradı, hem de teopolitik olarak büyük kayıplar verdi. Zira İran Şii Hilali ile bölgede teopolitik olarak güçlenmeyi hedefliyordu.

Bu kayıplar İran ve İrancılar gibi ülkemizin her hayrına karşı olan solcu, Kemalist, müzmin muhalif kesimleri umduğumuzdan fazla rahatsız etti. Devrimle birlikte oluşan rahatsızlık bu kesimleri Suriye devrimini bulandırmaya sevk etti.

Nasıl mı?

Bakınız, Suriye devrimi ve yönetimi yeni doğmuş bebek gibidir. Ayakları üzerinde durması bir yana henüz emekleme dönemine girememiştir. Uçağı yok, füzesi yok, düzenli ordusu yok, başka bir ülkeyle savaşa girecek imkân ve kabiliyeti yok… Ama buna rağmen yukarıda saydığımız devrim karşıtı kişi ve gruplar günlerdir:

Muhalifler neden İsrail’e vurmuyor?

Neden İsrail ile savaşmıyor?

Neden neden neden?

Bir gün olsun Esad’a söylemediklerini daha birkaç gün rejimi deviren muhaliflerden istiyorlar. İşin tuhaf tarafı bunlar kahir ekseriyetle Gazze’ye karşı İsrail’i destekleyen bir güruh…

Bazıları da kendilerince kurnazlık yapıyorlar:

Biz kışkırtalım, HTŞ ve SMO İsrail’e birkaç mermi sıksın ve akabinde İsrail gelip Suriye’yi Gazze’ye çevirsin. Böyle olunca da PKK, Acilciler, yağmacılar İsrail ile birlikte bölgeleri paylaşsın. Bu “istemezük”çüler bu kadar akıl ve zekâ fukarasıdırlar.

Yeterli silahları olmasa da muhalifler dünyayı, bölgenin gerçeklerini, konjonktür efendiyi iyi bilen bir akla sahiptirler. Atacakları bir adımın neye mal olacağını iyi hesaplayabiliyorlar.

Ama müzminler yine de boş durmuyorlar:

Bak, gördünüz mü? HTŞ, MSO İsrail ile ortaktırlar. Bu yüzden İsrail’e savaş açmıyorlar, diyerek öfkelerini yalanlarla dindiriyorlar.

Düne kadar tanımadıkları, adını bilmedikleri adamı İsrail’ın adamı olarak karalamaktan çekinmeyecek kadar vicdansızlar. Bugüne kadar ne yaptığı, bundan sonra ne yapacağına dair gram fikri olmayanlar muhalif liderleri karalıyorlar. Tanımadıkları Ahmed Şara’ya ettikleri hakaretin %1’ini, milyonu aşan masum Suriyeli’yi katleden katil, hırsız, talancı, mezhepçi, meşrepçi, ırkçı, diktatör Esad ve babasına etmediler.

Bununla da kalmıyorlar.

Suriye muhalefetine verdiği desteklerden dolayı Türkiye’yi, hususen de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef tahtası yapmışlar. 2014’ün Ocak ayında asrın ihanet örgütü FETÖ tarafından ortaya atılan iftiralarla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı itham ediyor arsız güruh. İşin enteresan tarafı “Mustafa Kemal’in Askerleri” MOSSAD’ın içimizdeki elemanları ve daha düne kadar Şii molla, irtica, gerici diye niteledikleri İran/cılarla birlik olup hem Suriye devrimine hem de ülkemize kin ve nefret kusuyorlar.