HSYK VE DEVLET ALGISI
Bizim gibi ülkelerde devlete sahip olmak tüm dünyaya sahip olmakla eşanlam içermektedir. Bunun en güzel ve gündemdeki örneği HSYK seçimleridir. HSYK seçimleri için tüm siyasi aktörler benzeşleri ya da muhtemel gelecekteki siyasi aktörleri olarak gördükleri Hakim/Savcıları desteklemekte, el altından bu kişilerle bağlantılı seçimlerde çalışmaktalar. CHP ve diğer muhalif bazı gruplar YBP (Yargıda Birlik Platformu) adaylarını hükümetin adamları olmak suçlaması ile baskı altına almaya çalışırken diğer bazı adaylar kendilerine yakın TV ekranlarında veya gazete sayfalarında mensubu oldukları siyasi grubun reklamını yapmaktalar.
HSYK çok önemli bir kurum. Buna hiç şüphe yok. Adalet Bakanlığının bir hakim veya savcı üzerinde HSYK nın 1/100 kadar dahi etkisi bulunmamaktadır. Diğer üst kuruluşlar içinde benzer durum söz konusudur. Şu anda millet egemenliğinin önündeki en büyük engel devlet içinde oluşturulmuş olan üst kurullardır. Bu üst kurullar eli ile devlet yönetilmeye çalışılmaktadır. Bürokratik oligarşik yapı olarak da adlandırılan bu yapının siyaseten devlete yön vermek gibi bir çabası kalmadı. Zira halk buna fırsat vermiyor. Bir şekilde halk kendi kararını veriyor. Bu durumda önemli kurumlar "Hukuk, ekonomi vs." devlet içinde yerleşmiş ve halka rağmen halk için hareket ettiğine inanan ve inandırmaya çalışan kişiler devlet gücü ile hareket ediyor/etmeye çalışıyorlar.
HSYK seçimlerinin önemi de buradan geliyor. İktidar için sorunsuz bir yargı önemlidir. Sorunsuzdan kasıt; adil, hızlı karar alan, kararları ile halkının memnun ve mutmain olduğu bir yargı istemektedir. Bunu tüm iktidarlarda ister. Mülkün temelinde adaletin olduğunu tüm siyasetçiler bilir. Oysa günümüzde yargı geldiği nokta itibari ile yapılan araştırmalarda %26 güvenilirlik oranı ile dip yapmış durumdadır. Bunda paralel yapının yaptıklarının ve de sistemin sahibi "Beyaz Türklerin" ilk defa yaptıklarından dolayı sorumlu tutulma ihtimalinin doğmasının etkisi büyük. Sıradan insanlar için de yargı uzun yorucu ve masraflı bir yolculuk. Bu nedenle hak aramanın değil de mecbur kalınmaması gereken bir kurum biz de yargı. Zira sorun çözmüyor bizatihi sorunun kaynağını oluşturmakta.
Yargının sacayağı üzerine oturduğu öğretildi bizlere, bizlerde iman ettik buna. Ancak her gün hakkında onlarca haber yapılan HSYK seçimleri ve hakkında daha haber yapılma gereği duyulmayan Baro seçimleri. Evet Baro seçimleri de HSYK seçimleri de halkı ilgilendirmez/ilgilendirmemeli. Ancak yargının üçüncü ayağı olan savunmanın 2 yıl boyunca yönetim kadrolarının belirleneceği seçimler hiç kimsenin ilgisini çekmiyorsa bunda tuhaflık olduğu su götürmez.
Aslında bunun sebebi basit. Sistemimiz yargıda önemli önemsiz ayrımı yapmıştır. Hakim ve Savcı önemlidir. Hem kişi olarak önemlidir. Hem de sistem açısından önemlidir. Oysa Avukat önemli değildir. Hem kişi olarak hem de sistem olarak önemli değildir. Olmaması da gerekir. Zira hakim ve savcı sistemi devam ettirir. Oysa Avukatlar sistemi sorgular, sistemin açıklarını arar, sisteme ve güce karşı vatandaşın yanında yer alır. Avukatların çok da güçlenmemesi sistemin içinde yer almaması üzerine kurulu sistem işlemektedir. Mevcut iki seçimden bir tanesinin manşette diğerinin ise küçük bir habere dahi konu olamaması mevcut sistemin neticesidir.
Sistemde yeri olmayan Baro aslında vatandaşın gerçek ihtiyacı olan bir kurumdur. HSYK ise kurallar içerisinde çalışması gereken bir idari kuruldur. Ancak HSYK devlettir. Siyaseten muhalefette kalsanız dahi devleti yönetebilmenizin yoludur. Baro seçimlerinde usul çoğunlukçudur. Anti demokratiktir. Ancak bu kimsenin çok umurunda değildir. Umurunda olanlarda bunu değiştirmek için çok fazla bir şey yapamazlar. Çoğulcu demokratik bir ülke olmaya başladığımızda Baro seçimleri de en az HSYK seçimleri kadar önemli olacaktır. Ya da HSYK seçimleri de Baro seçimleri kadar önemsiz olacaktır.