Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.71
Gram Altın
2501.97
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Mart 2023

Hoş Geldin Ya Şehri Ramazan

Ay dünyaya selam durdu ve dünya etrafında dönmeye başladı.

Dünya güneşe selam durdu ve hem kendi etrafında hem de güneşin etrafında başladı ağır ağır, huşu ile dönmeye… Anlar oluştu, saatler oluştu, günler oluştu. Aylar, mevsimler ve yıllar oluştu. Zaman dedik adına geçip giden bu deveranın.

Ve sen geldin ya şehri Ramazan, tıpkı 1399 yıl önce 14 Mart 624 tarihinde, hicretin ikinci yılında ramazanın 17’sinde Bedir gününde geldiğin gibi.

Lakin bu sene kalplerimiz kırıktı, elimiz, kolumuz kırıktı. Boynumuz büküktü. 11 şehrimizde evlerimizin, barklarımızın yıkıldığı gibi. Nice canlarımızı kaybettik yıkılan enkazın altında. Nice umutlarımız söndü ufukta sönen gün misali. Kırık döküktük, sen bir umut olarak geldin ya şehri Ramazan.

Sen gelmeden önce; yer gümbür gümbür harekete geçti, dağlar yürüdü. Toprak yüklerini attı üzerinden, sallandıkça sallandık. Ağaçlar eğildi yerlere kadar haşyetten. Binalar diz çöktü kapandı yüzüstü, diz çöktü gökdelenler. Hatalarımızın bedelini ödedik. İhmallerimizin cezasını çektik. Üç kuruş fazla kazanacağım hırsına kapılanların kurbanı olduk. Milyonlar verdiğimiz evlerimiz mezarımız oldu bize ve sevdiklerimize.

Sen gelmeden önce; gök kaynadı adeta. Bir yıllık yağışlarımız bir günde yağdı başımıza. Rahmet azaba döndü. Çamur deryasında akıp gitti bizim sandığımız her şey. Evlerimiz sular altında kaldı, sokaklarımız birer ırmak oldu sanki.

Sen gelmeden önce; yarım yaptığımız her iş, ihmal ettiğimiz her şey, savsakladığımız, ötelediğimiz her tedbir gelip yakamıza yapıştı. Tedbirsizliğimizin akıbeti ile yüzleştik. Adamsendeciliğin faturasını canlarımızla ödedik.

Sen gelmeden önce; bir kez daha müşahede ettik yaratanın karşısında aciz olduğumuzu. Böbürlenen nefsimiz, tekebbür eden nefsimiz bir kez daha anladı bir hiç olduğunu.

Ve sen geldin ya şehri Ramazan. Mahzun bir sevinçle karşıladık seni. Umutlandık birazcık. Bir nebze unuttuk acımızı, sancımızı. Seni karşılama derdine düştük. Nefsimizi terbiyeye çekip tezkiye edeceğiz diye heyecana kapıldık.

Ellerimizi ve gözlerimizi haramdan, dillerimizi ve kulaklarımızı yalandan çekmeye azmettik. Nefsimizin açlığını yine açlık ile terbiye etmek için kıyam ettik. Hakikate susuzluğumuzu susuzluk ile gidermek için tüm niyetlerimizi, fiillerimiz, sıyam ettik.

Secdeye gelmek istemeyen alınlarımızı secdeye mıhlamak için teravihlere koştuk. Kur’an’a sarıldık günlük hayhuylardan. Hatimler, mukabeleler, itikâflar bekliyor bizleri. Sayende saf saf kenetlendik birbirimize yeniden.

Manevi kirlerimizden arınmak için ellerimizi senin manevi havzana uzattık. Senin bizlere getirdiğin huzurdan, sükûndan, kutsiyetten nasibimizi alıp gönüllerimizi seninle inşiraha erdirmeye niyetlendik.

Senin manevi havanı soluyup tekrar ayağa kalkmaya niyetlendik.

Sahur vakti ateşböcekleri gibi teker teker yanmaya başlayan hanelerimizin ışıkları gibi tek tek, fert fert uyanmaya niyetlendik.

Bela ve musibetlerle, çoluğumuzla çocuğumuzla, rızkımızla, makamımızla, sağlığımızla, bedenimizle, arzu ve isteklerimizle, azgın nefsimizle sınandığımız şu dünyada sabrımızı seninle cilalamaya niyetlendik.

Elimizi, dilimizi, gözümüzü, gönlümüzü masivadan terke niyetlendik.

İmsak vakti sofralarımızı donatan her nimete her zamankinden daha fazla, daha samimi bir iştiyakla şükre niyetlendik.

Kulluğumuzu, sevgimizi, vefamızı, sıla-i rahmimizi yeniden inşa ve ibdaya niyetlendik.

Günahlarımıza karşı nasuh bir tövbeye niyetlendik.

Gıybetten, hasetten, fitneden, yalandan, iftiradan, şirkten, isyandan velhasıl tüm kebâireden uzak durmaya niyetlendik.

Namaza, niyaza, duaya, fitreye, sadakaya, zekâta velhasıl kulluğun gereklerini bihakkın yerine getirmeye niyetlendik.

Çocuklarımızı bu ulvi ibadete alıştırmaya, onlara Yaratıcımıza hamdı öğretmeye, zorluklar ve musibetler karşısında sabrı öğretmeye, havadan suya, ekmekten bin bir çeşit gıdaya kadar insanoğluna bahşedilen tüm nimetlere karşı şükrü öğretmeye niyetlendik.

Eşimizle, çocuklarımızla, komşularımızla, akrabalarımızla, din kardeşlerimizle seni idrake niyetlendik.

Fakirin, fukaranın, düşkünün sofrasını, hanesini şenlendirmeye, gönüllerini almaya niyetlendik.

Rabbimizin “kütibe aleykümüs siyam” emrine “lebbeyk ya Rabb” diye mukabelede bulunup vazifemizi gücümüzün yettiği nispette ifaya niyetlendik.

Hoş geldin ey şehri Ramazan…

Tut bizi ey şehri Ramazan…