Hoş geldin ya Şehr-i Ramazan
Allahü Teâlâ’ya çok şükürler olsun ki, bir kere daha üç ayların sonuncusu; rahmet, mağfiret ve bereket ayı Ramazan-ı şerifin manevî iklimini teneffüs etmeye başladık. Cuma gününü cumartesiye bağlayan gece, -elhamdü lillâh- ilk teravihimizi kıldık ve ilk sahurumuza kalktık...
Ramazan-ı şerif orucu, hicret-i
Nebeviyyenin ikinci yılında, Kıble’nin Beytü’l-Makdis’ten Kâbe tarafına
çevrilişinden ve Bedir savaşından sonra Şaban-ı şerif ayında farz kılındı. Konu
ile alakalı âyet-i kerimelerde şöyle buyurulmaktadır:
“Ey iman edenler! Sizden önceki (ümmet)lere yazıldığı gibi, sizin üzerinize de oruç
tutmak yazıldı (farz kılındı). Olur ki bu sayede takvâya erersiniz.
(Farz kılınan oruç,) sayılı
günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı)
günler sayısınca başka günlerde (oruç tutar. İhtiyarlığından veya tedavisi
mümkün olmayan bir hastalıktan dolayı) oruç tutmaya gücü yetmeyenlere, (her
güne karşılık) bir yoksulu (sabah-akşam) doyuracak bir fidye vermesi (gerekli)dir.
Kim de gönülden gelerek (daha fazla) bir ihsanda bulunursa bu, onun için
daha hayırlıdır. Bununla beraber (zor da olsa, işin önemini) bilirseniz,
oruç tutmanız, sizin için daha hayırlıdır.
(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki
Kuran; insanlara hidayet (doğru yol) rehberi, doğru yolun ve doğruyu
eğriden ayırmanın açık delilleri olarak onda(ki Kadir gecesinde)
indirildi. Sizden kim (mazereti olmaksızın) bu ay(ın ilk hilâlin)e
erişirse hemen orucunu tutsun, kim de hasta veya seferde (olup da yer) ise,
tutmadığı günler sayısınca (câiz olan) başka günlerde (orucunu kazâ
etsin). Allah sizin hakkınızda kolaylık ister, zorluk istemez. Bu da, o
sayıyı (kazâ ile) tamamlamanız ve size yol göstermesine karşılık
Allah’ın yüceliğini tanımanız içindir. Olur ki (düşünür de) şükredersiniz.
” (Bakara 183-185)
Mevzu ile ilgili hadis-i şeriflerde ise,
şöyle buyurulmaktadır:
“Ramazan ayı mübarek bir aydır.
Allahü Teâlâ, size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır,
Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin
aydan daha kıymetlidir. O gecenin (Kadir
gecesinin) hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.” (Nesai)
“Özürsüz, Ramazanda bir gün oruç
tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü
sevaba kavuşamaz.” (Tirmizi)
“İslam; kelime-i şehadet getirmek,
namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucunu tutmak ve haccetmektir.” (Müslim)
Mübarek Ramazan ayı, çok şerefli ve çok
kıymetli bir zaman dilimidir. Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve
bütün nafile ibadetlere verilen sevab, başka aylarda yapılan farzlar gibidir.
Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda
bir oruçluya iftar verenin günahları affolur, Cehennemden azat olur. O
oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç
azalmaz.
Bu ayda, emri altında bulunan kişilerin işlerini
hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur ve Cehennemden
azat olurlar. Ramazan-ı şerif ayında, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem
Efendimiz; esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve
iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya
saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.
Bu kıymetli zaman dilimini, elden
geldiği kadar ibadet ve taatle geçirmelidir. Allahü Teâlânın razı olduğu işleri
bolca yapmalıdır. Bu mübarek ayı, ahireti kazanmak için büyük fırsat bilmelidir.
Bu öyle müstesna bir ay ki; Kur’an-ı kerim bu mübarek ayda nâzil oldu. Bin
aydan daha hayırlı olan mübarek Kadir gecesi de bu aydadır...
Ramazan-ı şerifte; iftarı erken yapmak,
sahuru geç yapmak sünnettir. Resulullah bu iki sünneti yapmaya çok önem
verirdi. Hurma ile iftar etmek ve iftar edince: “Zehebez-zama’ vebtellet’il-urûk
ve sebete’l-ecr inşâallahü teâlâ” duasını okumak da sünnettir.