Hoş Geldin, Ruhumuzun Rehberi...
Ey Sevgili!..
Gönlümüzü alan…
Bizi kendine
bağlayıp; gül ile bülbül gibi meftun kılan…
Sen gittin gideli
salât ve selâmlar dökülüyor, kalplerin tercümanı dudaklardan.
***
Ey Sevgili!..
Başımızı dizlerine
koymayı…
Ellerimizi şefkâtli
sinene dokundurmayı…
Kalplerimize akan
rahmet nefesini solumayı…
Âlemlere yaydığın
“Lâ ilâhe illallah” rayihasını doyasıya koklamayı…
Hiçbir dilin
terennüm etmediği duâlarına âmin demeyi…
Özlüyoruz.
***
Ey Sevgili!..
Dünyayı aydınlatan
o nûrunun, ruhumuza kondurduğun o bûsenin aşkıyla yanıyoruz.
“Canımız, anamız-babamız Sana feda olsun Yâ
Rasulallah” diyoruz.
Uyanıkken;
gezdiğin, oturduğun, sevindiğin, üzüldüğün, coğrafyaya dalıyoruz.
Gözyaşları arasında
“Medet, ey Sevgili, medet!..” çırpınışıyla Sana hicret ediyoruz.
***
Ey Sevgili!..
Öyle bir zamandayız
ki; ne işlediği belli, ne de durduğu…
Akrep ahir zamana
kilitlenmiş; yelkovan “Çöle İnen Nûr”u gösteriyor.
İnsanlık ârafa
hapsolmuş; ruhlar hoyratça savruluyor.
Mazlumlar yollara
düşmüş; Senin huzur veren gölgeni arıyor.
***
Ey Sevgili!..
Kıtaları,
ummanları, sahraları, dahası zamanları aşarak bir kez daha Sana geldik.
Kirlenmiş ruhumuzun
içindeki mecnunca halimize bakarsın diye…
Kapındayız; baksan
da, bakmasan da…
***
Ey Sevgili!..
En Sevgili!..
Kâinatın serveri...
Ruhumuzun
rehberi...
Canlar canı...
Gönüller dermanı...
Hoş geldin…