Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2324.92
BIST 100
9145.97
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Hoş Geldin Ramazan

Cana can katan ramazan hoş geldin. Alphonse de Lamartine’in, “Şark’ta her şey biraz şiirdir” dediğini bilir misin? Birilerini özleyenler, birilerinin yollarını gözleyenler, hasretini çekenler hemen şiire sığınır. Bugün Şark’ın en şöhretli şairi olarak bilinen Sezai Karakoç da öyle. İsmini vermemiş sevdiğinin ama gelişinin sevincini şöyle dile getirmiş:

Sen geldin ve benim deli köşemde durdun

Bulutlar geldi ve üstünde durdu

Merhametin ta kendisiydi gözlerin

Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu

Bulutlar geldi altında durduk

N’olur benden böyle şiirler yazmamı bekleme, bana rahmet et. Sen ki rahmet duygusunun yer ile yeksan olduğu bir dünyada bize rahmet ve şefkat edip geldin. Bize herkesten daha yakın, bize bizden biri olarak geldin; ismin bile bizden biri: Ramazan. Hoş geldin.

Sen geldin, tutunacak dalı, uzanacak eli olmayana sığınak oldun, barınak oldun, azık oldun, rızık oldun.

Sen geldin, kardeş olduğumuzu hatırladık. Sakinleştik, kendimize geldik, huzura kavuştuk. Gelişin gönlümüzü şad, bizi kaygıdan azat eyledi.

Zahmet değil, bir yük değil, âlemlere bir büyük rahmetsin sen. Solan yüzümüz senin gelişinle güldü; senin sayende yeniden izzetüikbal kazandık.

Şimdi sokaklar kavgasız, gürültüsüz ve sessiz; kalpler yanık ama huzurlu, vesvesesiz. Gafil gönüller gelişinle dirildi, canlandı. Kirlenmiş dünyamız pürnur oldu. Hiçlikten alarak yükselttiğin herkes mutlu, coşkulu şimdi.

Sen geldin şehirlere şekil verdin, renk verdin, ruh verdin, huzur verdin. Geceler bile nurunla aydınlandı. Hasretten çatlayan gönüllerimiz gibi susuz kalan kurak topraklar bile suya kandı.

Sen saf sinelere konuk oldun olalı her gece ama her gece gecenin bir vaktinde kalkar seni gözetlerim.

Belirlenen süre dışında bir şey yendiğinde içildiğinde bozulacağını söylüyorlar. Sahi öyle mi? Mesela kul hakkı yesem bozulur musun, küser misin bana? Tövbeler olsun yemem, yeter ki küsme.

Ahde vefa göstermeyene, sözünde durmayana, yalandan ant içene de bozulur musun? Seni gönderene ant içerim ki yalandan ant da içmem. Hatta senin hatırın için belirlediğin süre içinde hiçbir şey yemem ve içmem.

Sen gidene kadar ve benim gücüm yetene kadar ne dilersen onu yapmaya çalışırım. Yeter ki sen bozulma, giderken memnun ayrıl benden.

Çünkü sen benim evrensel dilimsin; gören gözüm, mazluma uzanan elimsin. Bu yüzden seni hoşnut etmeye, seni tutmaya çalışıyorum. Ama asıl sen tutuyorsun beni. Bunu da biliyorum. Beni dizi dizi günahlardan uzak tutuyorsun. Hep böyle ol; tut beni ne olursun.

Sen gelmeden önce ruhlarımız hasta, bitkindi. Ama daha bir hırslıydık; “delicesine çatlarcasına/yarışa girmiş atlarcasına” bir koşuşturmada, bir büyük yarıştaydık. Daha üst makamlara gelmenin, daha üstün olduğumuzu ispatlamaya çalışmanın, daha çok şöhret bulmanın, daha çok mal biriktirmenin yarışındaydık.

Hani, “Aşksız iman, merhametsiz aşk, öfkesiz merhamet, merhametsiz adalet olmaz” derler ya imanımız vardı ama aşksızdık. Adaletimiz de merhamet kokmazdı. Senin gelişinle biz de kendimize geldik. Yeni bir bilinçle bilendik, yenilendik, yeniden dirildik.

Mademki sen geldin helalleşmenin vaktidir, dedik. İçimizdeki isli paslı mekânlardan çıkmanın, kan kin kokan sokaklardan uzaklaşmanın vaktidir. Şefkat etmenin, selam vermenin, gülümsemenin, gönül almanın, hâl hatır sormanın, tasadduk etmenin vaktidir, dedik. El ve gönül birliğiyle onu yapmaya çalışıyoruz şimdi.

Şimdi şeytanlar sürgün ve şeytanların belirgin dostları tedirgin. Onlar öyle kalsın ne olur? Çünkü gelişini fark etmeyen dünya halen kan kokuyor. Dünya hâlen anlamsız ve bitimsiz bir kin ve öfkenin sarmalında ve hâlen kan akıyor İslam coğrafyasında. Kadın erkek, çoluk çocuk kan revan içinde. Geldin, bunları gördün. Hâlimize, vaziyetimize sen de artık şahitlik ediyorsun.

Bu yüzden sana daha bir muhtacız. Daha bir yumuşat yüreklerimizi. Bileklerimizi daha bir güçlendir. Dileklerimizi daha bir özenle sun seni gönderene. Acılarımızı duyur, her şeyi duyana, Semȋʽ olana. Her şeyi bilene, Âlim olana. Her şeye gücü yetene, Kâdir olana.

Sen gidersen biz dağılırız, şeytanların hilelerine maruz kalırız, yeniden ölürüz diye korkuyorum. Bizi de dirilttiğin gibi bırak. Kapısını aşındıracak yüzümüz kalmadı; sen dile yerimize, dilekleri kabul edenden, Tevvab olandan.

Başkasına kul köle olmaktan, şeytanların ve şeytanlaşmış olanların maskarası olmaktan kurtulalım. Hep uyanık, hep birlik, hep dirlik içinde olalım.

Ey can ramazan! Tekrar hoş geldin.

Dünya gözüyle seni bir kez daha gördük. Seni gönderene hamdolsun.

Seni fark edene, seni görene, hissedene, anlatana ve tutana aşk olsun.

Seni anlamayanlar zarar ve ziyandadır. Onları geç.

Ama bilirim ve ümitvarım; bugün ben burada, bu kırık dökük kelimelerimle anlatamasam da ileride görür, anlar, sevinirsin.

Seni gönderene hamdolsun. Yeni bir nesil doğuyor. Bu nesil kadr ü kıymetini bizden çok daha iyi bilecek ve seni yepyeni bir dil ile daha güzel anlatacaktır.

Biz seni sevdik, bizden sonra gelecek nesil de seni sevecektir. Sen de sev bizi; sevgiye ve sevilmeye muhtacız.

 
ABONE OL
Deniz feneri detay
Deniz feneri detay
Kızılay 160x600
TDV ramazan