Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.74
Gram Altın
2963.18
BIST 100
9677.05
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Haziran 2021

Hocam 'ODTÜ' mü?

Edebiyat öğretmenliği yaptığım Ankara Laborant Meslek Lisesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ile komşuydu. Güvenpark ile Milli Eğitim Bakanlığı arasındaki duraktan Balgat ve Yüzüncüyıl mahalleleri ile ODTÜ minibüslerinin kalkardı.

Semtlerin dolmuş güzergâhı farklı olduğundan yolculuğun yanlış olmaması için ‘değnekçi’ adı verilen görevlinin yönlendirmesiyle bindiğimizde şoförün ücreti eksik veya fazla almaması için parayı uzatırken ineceğimiz durağı da söylerdik. Arkada oturanlar önlerindeki koltukta oturana, onlar da sırayla bir öndekine ücretini uzatıp şoföre iletirdi. Böylesi bir yolculuğumda omzuma dokunan gencin ‘Hocam, şuradan bir ODTÜ’ deyip ücretini avucuma sıkıştırmasıyla şaşırmıştım. Bana ‘hocam’ diye hitap eden delikanlıyı ilk defa görüyordum. Talebem değildi, kim olduğunu çıkartmaya çalışırken bir diğer yolcunun önünde oturana ‘hocam’ hitabı meseleyi vuzuha kavuşturmuştu. ODTÜ kapısında güvenlik görevlisinin ‘kimlik hocam’ sorusuna yeni kayıtlı öğrenciler şaşırmış olsalar da sonraki günlerde birbirlerine ‘hocam’ dediklerini öğrenmiş olduk.

Geçtiğimiz günlerde bir vesileyle elimize ulaştırılan ODTÜ HOCAM kitabının sayfalarında dolaşırken ODTÜ’lünün dolmuş şoförüne ‘Hocam ODTÜ mü?’ sorusuna ‘daha ötmedi’ cevabınıtebessümle başlık yapıvermek kolay oldu.

ODTÜ’ de sıkıntılarla geçen öğrencilik yıllarını da okuduğumuz Zekiye Demir’in editörlüğünü üstlendiği ‘hayatlar/hayaller/hatıralar’ ile ODTÜ nün hikâyesiyle yerli ve yabancı ilim insanlarını, siyasetin önde gelen isimlerinin hayırla anıldığı kitabın sayfalarını çevirdikçe üniversite yıllarımı süzgeçten geçirmiş oldum. O yıllarda üniversitelerimizde yaşatılan başörtüsü olaylarında yaşadıkları, ODTÜ de sol fraksiyonların güç devşirmek adına öğrencilere yaptıkları demokratik (!) zorlamalar dahil pespayelikleri yaşayan zihinlerden okuyunca bildiklerimizi tashih etmemiz kolaylaştı.

Hatıraları okurken onların yaşadıkları dönemlerde ülkemizdeki siyasi olaylarla birlikte yakın tarih okuması da yapmış olduk. Anadolu’nun değişik bölgelerinden gelip ODTÜ de okuma mücadelesi veren gençlerimizin Ankara’da kullandıkları ortak cümle ‘ilk defa köyümüzden, şehrimizden ve ailemizden ayrılmıştık’ gibi ortak paydada buluşunca yolumuzun kesişmesi gayet normal.

Kitapta hatıralarını okuduğum gençlerin bir kısmı Ankara’da okul dışında kültürel gelişimlerini ev sohbetlerinde sağladıklarını ancak uğrak yerlerinin başında Türkiye Yazarlar Birliği’ni zikretmeleri hoşuma gitti. O yıllarda Hatay sokaktaki küçük mekânda yüreği büyük ağabeyleriyle hasbihal ettiklerini hatta onları karşılayıp ev sahibi konumuna gelmeleri için Yazarlar Birliği’nin yedek anahtarını veren ağabeyleri D. Mehmet Doğan’ı hayırla yâd etmişler.

Geçtiğimiz aylarda covid virüsünden vefat eden Ak Parti milletvekili Ömer İnan hocamızla yapılan sohbeti okurken gözlerimin buğulanmasına engel olamazken, röportajlar dışında isimleri geçen Hilmi Güler, Cahit Bağcı, İrfan Neziroğlu, Abdullah Cengiz Makas, Abdullah Çalışkan, Fikri Işık, Hüsnü Demircan, Mete Gündoğan, Murtaza Ata ve Ruhi Açıkgöz gibi isimlerle yolumuz kesiştiği çok olduğundan ‘kimler gelmiş, kimler geçmiş?’ diyorum.

Türkiye Yazarlar Birliği çatısı altında onlarla birlikte olmanın gururunu perçinleyen Mustafa Acar, 2013 yılında Aksaray Üniversitesi rektörüyken yazarlar birliğinden yol arkadaşlarını misafir ettiğinde mutluydu. Prof. Dr. Mustafa Acar gibi dostlarımızın arttığını birliğin müdavimlerinden ve bürokrasiden bildiğimiz Prof. Dr. Ömer Demir’in hatıralarını geçmişe yolculukla okuduk. Cemalettin Tüney ile Ankara MÜSİAD günlerinde başlayan sıcak dostluğumuzun TBMM de mesai arkadaşlığıyla sağlamlaştığını belirtirken onun yazdıklarını karşımda konuşurcasına okuduğumu rahatlıkla ifade edebilirim. Şu günlerde TİKA Özbekistan ülke koordinatörü görevindeki Tüney’in performansını sosyal medyadan takip ediyoruz.

ODTÜ günlerinde tanışma şansım olmayan Ahmet Eroğlu ile Öz-Finans-İş Sendikası Başkanlığı görevini yapmaktadır. Onunla yolumuz Fazilet Partisi Başkanı Recai Kutan’ın özel kalem müdürü olduğu dönemde kesiştiğinde geç tanışma meselesini sıcak dostlukla kapatmış olduk.

Altını çizerek ‘evet, böyle olmuştu’ dediğim cümleleri ifade eden ODTÜ’lülerin tavsiye niteliğindeki sözlerinin gençlerin ‘kulağına küpe’ olması dileklerimi tekrar ederken, başörtüsü nedeniyle öğrenim hayatını zorlaştıran ancak bu zoru inanç ve değerlerine sahip çıkarak yarım asırlık Türkiye portresini ortaya çıkaran Prof. Dr. Zekiye Demir’e tebrik ve takdirlerimi gönderiyorum.